Paylaş
Halbuki onlar kaybettikçe demokrasi, diğer bir ifadeyle millet kazanıyor.
Erdoğan, işin (demokrasinin) tabiatının gereğini yapıyor. Yani Meclis’in duvarında yazan ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ sözünün icabı ne ise, onu yerine getiriyor.
Örnek aldığımızı iddia ettiğimiz ve sözde imrendiğimiz demokratik ülkelere bakalım; hangisinde Genel Kurmay Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı’na değil de Başbakanlığa (o da sözde) bağlıdır?
Hiçbirisinde!
O ülkelerin hiçbirisinde bu işi yapanlar diktatör olmuyor da bizde bu işi yapan Erdoğan’a neden diktatör deniyor?
Erdoğan, tüm hastaneleri, Sağlık Bakanlığı’na bağlayarak bütün vatandaşlarımızın hizmetine açtı; asker-sivil, işçi-memur, işveren ayırımını ortadan kaldırdı. Kişilere Anayasa Mahkemesi’ne başvuru hakkını sağladı.
Ayrıca Erdoğan yaptığı tüm icraatlarını milletin onayından (referandum) geçirdi.
Eski sistemde askeriyenin zirvesindeki isimler her akşam televizyon ekranlarında arzıendam ederlerdi. Öyle ki milletçe üst komutanların isimlerini ezbere bilirdik. Milletin seçtikleri susar, millet adına onlar ahkâm keserdi.
Şu rezillikleri ne çabuk unuttuk? Üst düzey yargı mensupları Genel Kurmay Başkanlığı’na çağrılıyor ve orada kendilerine sözde brifing (gerçekte direktifler) veriliyordu. Hani yargı mensuplarının cüppelerinin önleri düğmesiz ve iliksizdi? Hani kimseden talimat almazlardı?
İşte Erdoğan, demokrasi adına işlenen bu cinayetleri, bu iğrençlikleri ortadan kaldırdı.
Hakkı sahibine teslim edip demokrasinin gereğini yaptığı için mi diktatör oldu?
Erdoğan, başörtüsü zulmünü ortadan kaldırdı; isteyen takıyor istemeyen takmıyor. Takanın da takmayanın da birbirleriyle en ufak bir problemi yok.
Üniversitelerin önlerinde itilip kakılan, okullarına alınmayan, ikna odalarında baskılanan, milletin Meclis’inden kovulan hasılı Türk kadınına reva görülen bu denli aşağılık muamelelerin hangisi demokratikti? Hangisi insan haklarına saygılı bir tutumdu?
Allah aşkına bana söyler misiniz, kaymakamların görevi, kız imam hatip okullarının kapılarına gidip başörtülü kızları okula sokmamak mıdır? Halbuki o kız çocukları biraz sonra girecekleri Kuran-ı Kerim derslerini başları açık olarak görmenin ezikliğini ve günahını yaşayacaklar.
O günah, elbette onu yaptıranlara yazılacak lakin o yavrulara yaşatılan travmalar, onların ruhlarında açılan rahneler (yara) nasıl kapanacak?
Erdoğan, işte halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan bu ülkede bu denli iğrenç ötekileştirmelere son verdi. Vatandaşın devlete, devletin vatandaşına düşmanlığına son verdi. Kimseyi ötekileştirmeden herkesi kaynaştırdı.
Bütün bunları yaparken, vesayetin çanına ot tıkadı, mahut odakların halka tepeden bakmasının önüne geçti.
Egemenliği vesayet odaklarının elinden alıp halka vermek diktatörlükse, Erdoğan en büyük diktatördür.
Demokratlıksa da en büyük demokrattır.
Vesselam!
Paylaş