Paylaş
Tarih boyunca, coğrafyamızın ve sosyolojimizin kaderi budur. Bu sosyolojinin gereklerini yerine getiren devlet ve milletler payidar olmuş, gaflette bulunup gereğini yapmayanlar ise bu coğrafyadan silinip gitmişlerdir.
Bu toprakların en büyük handikabı mebzul (bol) miktarda ‘hain’ yetiştirmiş olmasıdır. Okumuşumuz olsun, cahil insanımız olsun çok kolay devşirilebiliyoruz.
Dün ve bugün en büyük yanlışı, insanımızın hamur mayasının yoğrulduğu dinimizi ve dini değerlerimizi tahrip ederek yaptık. Yönetim eliyle dine ve dindarlara baskılar artırılınca din yerin altına çekildi ve insanımız maalesef kapanın elinde kaldı.
İyi niyetli ve halis cemaatlerin yanında çok daha fazlası, kötü niyetlilerin ve hatta yabancıların (düşmanların) güdümünde olarak içimizde fink atmaya başladı. FETÖ belası bu yüzden başımıza geldi. F. Gülen denilen bir iblis geldi, sözde nurculuk adı altında din adına sam yeli estirilen çorak arazileri sözde din diye on yıllar boyunca sürdü, her yaştan ve meslekten insanımızı ve özellikle genç beyinlerimizi iğdiş ederek devşirdi.
Hatırlayın; insanımız evlatlarını FETÖ’nün okullarına bilimin yanında dinlerini de öğrensinler diye gönderdi. Halbuki bu işi devletin yapması gerekirdi. Devlet yapsaydı kontrolde olup iş, şirazesinden çıkmazdı.
Sözde ‘laik’ devlet, kendini dini eğitimden soyutlayarak nesillerimizi ne idüğü belirsiz, sapık ve sapkın dehlizlerin kucağına itti.
En büyük düşmanımız cehalettir. Cehaletimiz yüzünden önüne gelen din bezirgânları (tüccarları) kendilerine, istedikleri kadar mal ve müşteri bulabiliyorlar.
Bu tehlike FETÖ’nün takibata uğratılmasıyla bitmedi, dışarısının güdümünde devlet ve millet aleyhinde iş gören sözde cemaatler de FETÖ’nün akıbetine uğratılmalıdır.
Devlet, Anayasa’nın amir hükme gereğince vatandaşının manevi gelişimini sağlamak zorundadır. Laikliği din düşmanlığı şeklinde anlayan ve tatbik etmek isteyen zihniyet, din eğitimini yasakladı ve din konusunda tabir caizse milleti ‘saldım çayıra!’ mantığıyla boş bıraktı.
Halbuki her şeyde olduğu gibi din de boşluk kaldırmazdı ve bırakılan o boşluk, şeytanlar tarafından doldurulurdu. Nitekim dolduruldu da.
Bütün bu kepazeliklerden sonra bugün hâlâ FETÖ’cüler faaliyetlerine devam edebiliyorlarsa, işin vahametini anlamak gerekir.
Dikkat edin; Türkiye’miz, yarım asırdır maruz bırakıldığı bir beladan, terör belasından kurtuluyor ama görüyorsunuz ki içimizdeki birileri, sevinmek yerine üzülüyor. Nedenmiş efendim? Bu tarihi barışın başarısı Sayın Erdoğan’ın ve Sayın Bahçeli’nin hanelerine yazılacakmış!
Bu kafa dün de böyleydi; ‘Edirne’yi Enver (Paşa) almaktansa, Bulgar alsın!’ diyorlardı.
Paylaş