Paylaş
2023 seçimleriyle birlikte, o da yolun sonuna geldiğini biliyor. Bundan dolayıdır ki kurduğu 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı olması, kendi siyasi hayati için bir zorunluluktur.
Hatta aday olması da kâfi değil, aday olup seçimi kazanmak mecburiyeti var. Aksi halde, siyasi hayattan silinip gidecek.
Aynı durum, mahut masanın İYİ Parti dışındakile üyeleri için de söz konusudur. Kökleri olmayan bu nevzuhur partiler, 2023 seçimlerinde boylarının ölçülerini aldıktan sonra, hayatlarını ancak tabela partileri olarak sürdürebilirler.
Muhalefetteki siyasi partilerin bu denli açmazlarını gören Meral Akşener, meydanın kendine kalacağını umarak büyük oynuyor ve bu yüzden de Kılıçdaroğlu’nun dışındaki bir adayda ısrar ediyor.
Böylece bir taşla iki kuş vurmak istiyor; cumhurbaşkanlığı seçimleri kaybedilse bile, İYİ Parti olarak ana muhalefetin yerini almak istiyor.
O da biliyor ki çığırından çıkarılmış bu CHP’den ve Kılıçdaroğlu’ndan, bundan böyle ne köy olur ne kasaba.
6’lı masanın nevzuhur partilerinin halkta bir karşılıkları yok, bunu kendileri de görüyor ve biliyorlar. Meclis’e girebilmeleri ancak, CHP veya İYİ Parti’nin saflarında (bu partilerin milletvekili seçim listelerinde) yer almalarıyla mümkün.
Diğer bir deyişle mahut ‘küsurat’ partileri, 6’lı masaya mecbur ve hatta mahkûmlar.
Kılıçdaroğlu, siyasi hayatının son kerteye geldiğini biliyor ve adeta siyaseti ‘ölümüne’ oynuyor.
Onun bu denli oynayışı, yalnızca kendine değil, partisine ve ülkeye de zarar veriyor.
Biliyorsunuz, Türkiye, savunma sanayisinde tarih yazıyor. Dost ve müttefikimiz (!) olan ülkeler (ABD, İngiltere, Almanya, Fransa vb.) yaptıkları anlaşmalarda ve verdikleri sözlerde durmayıp ülkemize karşı gizli ve açık ambargolar uygulamaktalar.
Bu ise, bizi kamçıladı; Erbakan’ın deyimiyle ‘tekeden süt sağarcasına’ yerli ve milli savunma sanayimizi kurup geliştirdik. Bunlardan bir tanesi de güney sınırımızda konuşlandırıp teröristleri inlerinde vurduğumuz Fırtına-2 obüs toplarıydı.
Bu topların motorları Almanya’dan geliyordu. Anlaşmamız olmasına rağmen Almanya motor göndermedi. Türkiye de kendi imkânlarıyla, elektrikli motor üreterek bu topların daha gelişmiş olanını yaptı. Yerli ve milli olarak üretilen Fırtına-2 obüs toplarının teslim törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan davet edildi. Erdoğan’ın konuşması, törende bulunan herkes gibi TSK’nın yüksek komutası tarafından da alkışlandı.
Bu alkış karşısında Kılıçdaroğlu’nun kimyası bozuldu; başkomutanını alkışlayan komutanlara ağza alınmayacak sözler sarf etti. Bilincini yitirmiş kişi edasıyla Türk generallerini, bol apoletli Ortadoğu ülke generallerine benzetti.
Bu iğrenç benzetmeyi, tarih boyu, Türk’ün en azılı düşmanları bile yapmadı, yapamadı.
Kılıçdaroğlu ise günah galerisinde, bardağı taşıran bu son eylemiyle; eden kendine eder özdeyişiyle, cumhurbaşkanlığına adaylığını, bizzat kendisi iki çapraz çizgiyle iptal etmiş oldu.
Zira bu millet, ‘ordu millet’tir ve ordusuna yapılan hakareti unutmaz ve kimsenin yanına koymaz. Geçmiş olsun!
Paylaş