Paylaş
Erdoğan, Başbakan iken de aynı mealde şeyler söylemişti ve çok yadırganmıştı.
Erdoğan’ın bu denli samimi açıklamaları üzerine ne tezviratlar yapılmadı ki: ‘Sen değil misin, ne istediler de vermedik diyen?’, ‘Herkes aldanabilir, Başbakan aldanabilir mi; orası aldanma makamı mıdır?’, ‘Sen değil misin bunların avukatlığına soyunan?’, ‘Bunları devletin her kademesine atayan senden başkası mı; ee, daha ne diye dert yanıyorsun?’ ve bunlara benzer daha nice tezviratlar...
‘Söyletmen vur!’ demeden önce, vur ama dinle! Bir ülkenin başbakanı ve ya cumhurbaşkanı ‘aldandık’, ‘aldatıldık’ kelimesini kullanıyorsa burada başımızı iki elimizin arasına alıp derin derin düşünmemiz gerekmez mi?
Affedersiniz ama bana söyler misiniz, son elli yıldır bu ülkenin hangi cumhurbaşkanı veya başbakanı aldatılmadı ki? Asker olsun, sivil olsun gelip geçen tüm cumhurbaşkanları ve başbakanlar, F. Gülen olayına ‘Hizmet hareketi’ deyip sahip çıkmadı mı?
Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri’nin devlet başkanlarına bizim cumhurbaşkanlarımız, başbakanlarımız, Gülen okullarının açılmasına yardımcı olmaları için mektup yazmadılar mı?
Şu veya bu siyasetçiyi, haksız yere suçlamadan önce, salim kafayla bir durup düşünelim.
Demek ki sittin senedir bu ülkenin tüm kurum ve kurumları, bizden habersiz sürülmüş. Biz derken; özellikle hükümet ricalinden habersiz sürülmüş.
Şu iki cümle de sizin gözünüzü açmıyorsa o gözler ya gerçekten kör ya da bile bile görmek istemiyordur.
Bu ülkenin MİT Müsteşarı ‘Ben burada CIA’in Orta Doğu İstasyon şefiyim’ ve bu ülkenin Başbakanı Süleyman Demirel ‘Afrika’nın ücra köşesinde bulunan ülkedeki darbeden haberim oluyor lakin burnumun dibinde, ülkemdeki darbeden bihaberim!’ diyor.
Demek ki bu ülkenin çivisi çıkmış, bilyesi dağılmış. Bizim zannettiğimiz bu ülke, başkalarına hizmet veriyor; kendi yöneticilerine değil.
Tüm bu hengâmenin farkına varan ve onunla kıyasıya mücadeleye girişen ve devleti fabrika ayarlarına döndürmek için çırpınan kim? Elbette Sayın Erdoğan!
Görünen o ki, Erdoğan’ın dışındakiler, bu ihanet şebekesinin farkına varsalar bile, bunlardan hiçbirisi bu yapıyla mücadeleye girişmedi girişemedi.
Değil mücadeleye girmek, bugün bile o yapının yanında olduklarını, söylem ve eylemleriyle haykırıyorlar.
Erdoğan ise, her bir yanını bitlerin kapladığı yorganı yaktı; zira biliyordu ki, bunları tek tek ayıklayarak sonuç alınmaz.
Bahçeli ile el ele vererek başkanlık sistemine geçtiler ve devleti, sil baştan yeniden kuruyorlar. Bu durum, bizim gerçekten 2. Bağımsızlık Savaşımız.
Cumhur İttifakı’nın iktidarıyla beraber, bu ülke, ABD’nin ve tüm emperyalist güçlerin avuçlarından kayıp gidiyor; gerçek bağımsızlığına kavuşuyor. Erdoğan bunun için hedefte.
ABD, Erdoğan’a karşı ne kadar benzemez varsa onları bir araya getirmek için adeta yırtınıyor.
Erdoğan’ı seversiniz, sevmezsiniz; bu, sizin bileceğiniz iş. Lakin Erdoğan’ın bu halk ve bu ülke için mücadelesini takdir etmek zorundasınız.
Zira Erdoğan, bunları ölümü göze alarak yapıyor. Üstelik yaptıklarının hiç birisi kendi şahsı için değil. İsteseydi, o da diğerleri gibi suya sabuna dokunmadan rahatına bakabilirdi. Ayrıca Erdoğan’ın aldatıldığı yerde aldatılmayan mı vardı?
Hiç değilse Erdoğan, bunu samimi olarak itiraf ediyor, özür diliyor; bunu telafi edebilmek için de gerekli mücadeleyi ölümüne sürdürüyor. Ya diğerleri?!
Paylaş