Paylaş
Demek ki, başında bulunduğu eski dünya düzeninin yıkılmakta olduğunu o da gördü. Trump’ın aldığı radikal kararlara bakılırsa, kurulacak yeni dünya düzeninin çok parçalı olacağı görülüyor.
Kurulacak yeni düzende, Çin’in devasa ekonomik tehditleri karşısında, ABD’nin lider olması şöyle dursun, Trump’ın tabiriyle ABD, canını kurtarma derdinde.
Aksi halde; yıkılması mukadder olan düzenin altında kalmaları işten bile olmadığını bizzat Trump ifade ediyor.
Belli ki, dünün dünya patronu, hoyratça harcamaları yüzünden dara düşmüş; dünya genelinde özellikle akılsızca yaptığı harcamaları (neredeyse dünyadaki bütün terör örgütlerine, haksız yere işgal ettiği çeşitli ülkelere ve İsrail’e aktarılan yüz milyarlarca dolar) ABD’yi iflasın eşiğine getirmiştir.
ABD ekonomisi bu şekilde gerilerken, buna mukabil Çin ekonomisi ahtapot misali bütün dünyayı kuşatıyor. Bu durumu, kendisi için tehdit olarak gören ABD, Çin’in ürettiği mal ve hizmetlere karşı aşırı vergilerle gümrük duvarları örüyor.
Son aşamada ABD’nin, Çin mallarına uyguladığı toplam gümrük vergisi oranını yüzde 104’e yükseltmesi bütün dünyada tam manasıyla bir ticaret savaşı olarak yorumlandı.
ABD’nin restini gören Çin de ‘sonuna kadar savaş’ diyerek, ABD’nin yüzde 104 ek gümrük vergisi kararına yüzde 84 ile karşılık verdi.
Adeta çılgına dönen Trump, Çin mallarına vergi oranını yüzde 145’e çıkardı ve yakın zamanda ilaç ithalatına da ‘büyük’ tarifelerin uygulanacağını bildirdi. Çok yakında büyük tarifeler açıklanacağını belirten Trump, bu sayede diğer ülkelerdeki ilaç firmalarının tesislerini ABD’ye taşıyacağını söyledi.
Trump, ‘açıklayacağımız yeni kararları ilaç firmaları duyduğunda Çin’i terk edecekler, diğer yerleri terk edecekler çünkü satış yapmak zorundalar, ürünlerinin çoğu burada satılıyor’ ifadelerini kullandı.
Çin ile ABD arasındaki ticaret geçen yıl 585 milyar civarında idi. ABD, Çin’den 440 milyar dolar mal ithal ederken, Çin, ABD’den 145 milyar dolarlık mal satın aldı.
Çin ile ABD birlikte, küresel ekonominin yüzde 43’ünü oluşturuyor. Bu iki ülkenin ticaret savaşlarına girmeleri demek, her iki ülkenin de büyümelerinin yavaşlamasına ve ekonomilerinin resesyona (durgunluğa) girmesini doğurur ve bu durumdan kendileri kadar diğer ülkeler de etkilenir.
Malum, Çin, dünyanın en büyük üreticisi konumundadır. Ülke içinde tükettiğinden çok daha fazlasını üretiyor. Çin’in 1 trilyon dolarlık bir üretim fazlası var. Buradaki sübvansiyonla, devlet destekli ucuz krediler ve ucuz iş gücü üretim maliyetlerinin gerçekte olması gerekenin altında kalmasını sağlıyor.
Bundan dolayı da dünyadaki hiçbir ülke Çin ile rekabet edemiyor.
Trump, Çin ile başlattığı ticaret savaşının altında kalabilir ve bu savaş Allah saklasın sıcak savaşa da dönüşebilir.
Zira dünyadaki bütün savaşların temelinde ekonomi yatmaktadır.
Trump direttikçe, Çin alttan almıyor ve bu ikili arasında kıyasıya bir bilek güreşi cereyan ediyor.
Üstten bakan ve neredeyse bütün dünyayı karşısına alan kibirli Trump’ın bu savaşı kazanması imkânsız. Zira daha şimdiden yelkenleri indirmek zorunda kaldı.
Paylaş