Paylaş
Eleştirilerin, “Türkiye eksen değiştiriyor” görüşünde yoğunlaştığını gözlüyoruz. Ankara’nın, Batı ekseni yerine yeni arayışlara girdiği, Rusya eksenine kaydığı, Şanghay örgütüne transfer olacağı gibi Batı kaynaklı yorumlar yoğunlaştı.
Türkiye-Rusya-İran ittifakının Suriye içsavaşının sürdüğü konjonktürde, bir zorunluluk olduğu görüşü, nedense göz ardı ediliyor.
Eğer Suriye içsavaşı başladığında Türkiye’nin kaygıları ve önerileri kabul görseydi, Ankara’nın böyle bir manevra yapmasına gerek olmayacaktı. Ancak ABD ve öncülüğündeki koalisyon ısrarla Türkiye’ye kulak tıkadı ve dışlayan bir politika izledi.
TÜRKİYE’NİN ÖNERİLERİ
Türkiye’nin önerileri nelerdi?
Koalisyon güçlerinin Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturması. Bu bölgenin uçuşa yasaklanması.
Ankara’nın bu önerileri gündeme getirirken iki temel amacı vardı.
Biri, büyük boyutlardaki göç hareketinin Suriye topraklarında karşılanması ve uçuş yasağı ile can güvenliklerinin sağlanması.
İkincisi, Türkiye sınırının DAEŞ ve PKK-PYD terör örgütlerinden temizlenmesi.
Türkiye’nin bu önerileri isabetliydi ama ABD de AB ülkeleri de (Fransa hariç) ısrarla karşı çıktı.
Bu tedbirsizliğin yükünü de Türkiye, herhangi bir çıkar gözetmeden üstlendi. Milyonlarca Suriyeli göçmeni kabul etti ve barınmalarını yüklendi. Çok acıtıcı dramlar yaşanmasına, Akdeniz’in bir mezarlığa dönmesine karşın ABD’nin de AB’nin de pek fazla kılı kıpırdamadı.
Bugün ise Türkiye’nin tek başına gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı ile fiilen güvenli bir bölge oluşmuş durumda. Nitekim Halep’ten tahliyelerin bu kadar kolay ve en az kayıpla yapılabilmesinin nedeni, Türkiye’nin sağladığı güvenli bölgelerdir.
Suriye’de yaşananlar, Türkiye’nin başlangıçta ABD liderliğindeki koalisyona yaptığı önerilerin isabetli olduğunu kanıtlamıştır. Almanya bu gerçeği daha yeni yeni ifade eder bir noktaya geldi. ABD ise hâlâ ayak sürüyor.
BUNDAN SONRASI
Türkiye, ABD’nin katı karşı tutumu nedeniyle Rusya ve İran’la temas kurarak sahaya döndü ve etkili olduğu bir alan yarattı.
Bu konjonktürde, Moskova’da varılan üçlü uzlaşma, Ankara’nın gücünü artırdı. Bu ittifakın ortaya koyduğu Suriye’nin seküler devlet olarak egemenliği ve toprak bütünlüğünün korunması amacının nasıl hayata geçirileceği önemlidir.
Bu ittifakın daha uzun ömürlü olması, Rusya ve İran’ın, Kuzey Suriye ile ilgili tutumlarına bağlı olacaktır.
Türkiye ABD’den, PKK-PYD-YPG’ye verdiği destek nedeniyle uzaklaştı. Şimdi aynı konuda Rusya, İran ve Suriye rejiminin nasıl davranacağını izleyecektir.
Eğer Rusya, ABD gibi yapmaz, Türkiye’nin kaygılarını dikkate alır ve sahada PKK-PYD ile değil Türkiye ile işbirliği yaparsa, Ankara’nın desteği devam edecektir. Bu durum üçlü ittifakın Suriye’de savaşın süresini kısaltacak ve bir çözüm bulunmasını hızlandıracaktır.
ABD’nin yeni yönetimiyle bu ittifaka katılması bu süreci daha kısaltacak, aksine bir tutum alması ise Suriye’de kaosun devam etmesinden başka sonuç doğurmayacaktır.
Her şey normale döndüğünde Türkiye’nin eksen değiştirmediği de görülecektir.
Her ülke için olduğu gibi Türkiye için de kalıcı olan ulusal çıkarıdır.
Paylaş