24 Mayıs 2010
BERABERLİĞE yatmak istihareye kalmak gibidir. Gece gördüğün rüyayı ertesi gün gerçekleşmiş sanırsın. Ama gerçeğin tokadı serttir. Rüyadan uyandırıverir. Altay golü gelene kadar Konyaspor, tam takım defans yaptı. Bir tek Eser kontratakta. Golü yiyip gerçekle yüzleşince Ziya Doğan’ın hamleleri başladı. Kenarda oturtulan Ramazan gecenin adamı oldu. Zihniyetini değiştirip futbol oynamaya başlayan Konyaspor’un en büyük şansı Altay’ın defansif zaafları. Üstüne bir de Güvenç Kurtar’ın garip değişikliği var. Gol yememiş bir defansta Onur’u oyuna alıp Mehmet Budak’ı sola çekmek, Mesut’u da oyundan çıkardığın Molina’nın yerine monte etmek. Hem defansın hem kanatların dengesi bozuldu. Bu değişiklikten sonra ağırlaşan Altay karşısında Konyaspor, karambollerde ve kontrataklarda play-off’ta girmediği çok pozisyona girdi.
Altay’ın play-off’larda 4. kahroluşunda kırmızı kartlarında etkisi büyük. Maçın adamı olabilecek Tiago düşüncesizce gördüğü ikinci sarı kartla oyun dışı kaldı ve bu önemli finalde takımını kendinden yoksun bıraktı. Kaleci Soner’e ne demeli? Yaptığı iş mi? Hakem zaten sarı kartını gösterecek, rakibi cezalandırmaya kalkmanın ne anlamı var?
Doğan’dan doğru hamle
Kaleci Haluk, galibiyette en az Ramazan kadar etkili. Zafer Demir, Ziya Doğan’ın yeni Ayman’ı olmuş. 90 dakika sahada basmadık yer bırakmıyor. Koue’nin duran topları çok etkili bu da Görkem ve Eser gibi hava hakimiyeti olan oyuncuların büyük avantaj.
Hatasından erken dönen Ziya Doğan yaptığı hamlelerle Konya’yı Süper Lig’e taşıdı. Oyuna aldığı oyuncular görevlerini eksiksiz yaptılar. Mehmet forvete hareketlilik, Abdulvahit de orta sahaya canlılık getirdi. Erdal Süper Lig kalitesinde bir oyuncu. Ömer ile önlü arkılı iyi şeyler yapabilirler. “Hoşgeldin Konya” derken Altay için kahroluyoruz. Altay’a play-off hocası değil, final topçusu lazım...
Yazının Devamını Oku 17 Mayıs 2010
HAFTA içi Bursa idmanındaydım. Ertuğrul Hoca saatler önce tesisine gelmiş, ekibiyle kahvaltı yapıyor. Anadolu misafirperverliği ile bir sandalye de bana ayırdılar. Tesise her gelen futbolcu hocasını selamlamadan idman hazırlığına başlamıyor. “Futbolcularla görüşebilir miyim” diye sordum. Ertuğrul Hoca “Ne demek ağabey istediğin futbolcuyla görüş, muhabbet et” diye cevap verdi. İdman baştan sona neşe içinde geçti. Cezalı Volkan anlaşma gereği oynayamayacak olan Zapotocny bile idmanda. İşte şampiyonluğa bu havayla gidilir.
Bursa ‘Sağlam’ bir takım olmuş. Eksik gedik fark etmiyor. Sakatların cezalıların yerinde oynayanlar yokluk hissettirmiyorlar. Sistem tıkır tıkır işliyor.
Her maçın adamı Tandoğan
KALECİ Ivankov Türkiye’de golcü geçinen bir çok forveti geride bıraktı. Üstelik Ömer havadan kuş uçurtmuyor. Ne Kartal’ı ne Kanarya’sı, Bursa hava sahasını geçemedi. Mustafa bir gizli kahraman. Sercan’ın sürati müthiş. Ama bir adam var ki her maçın adamı: Ali Tandoğan. Bu kadar mı güzel orta yapılır, Toraman bile dayanamadı direğin dibine ayak içini bıraktı!
İstanbul’u yutan Timsah
ŞAMPİYON Yürekler futbol tarihinde bir mucizeye imza attı. Anadolu’nun sesi, İstanbul’a baskın geldi. Bu bir devrim, arkadaşlık birlik beraberlik, milyon dolarlara kafa tuttu. Timsah, İstanbul’u yedi yuttu. Darısı diğer Anadolu kulüplerinin başına. Yerli hocalarımız sağolsun varolsun!
Bu bir tesadüf değil, bu inanmış bir Anadolu şehrinin zaferi. Şehrin her tarafı yeşil beyaz, Bursa forması halkın üniforması olmuş. Hangi takımı tuttuklarını sorunca gururla ‘Bursasporluyuz’ diyorlar. Doğdukları şehrin takımına ‘hep destek tam destek’ veriyorlar.
Yazının Devamını Oku 8 Mayıs 2010
BEŞİKTAŞ’ın tek derdi UEFA Avrupa Ligi’nde bir eleme eksik oynamak. Bunun için de ligi 3. bitirmesi lazım. Manisa’nın derdi tasası kalmamış. Her iki takım da önümüzdeki sezonun hazırlıklarına başlamış. Varsa transfer, yoksa transfer.
Kazanılmak için oynatılan Rıdvan’ın sakatlğıı büyük talihsizlik. Kırık olduğu için de birkaç ay sahalardan uzak kalacak. Dileriz çok daha güçlü bir fizikle formasına kavuşur. Beşiktaş defansı 4 bilinmeyenli denklem! Kimin nerede, ne zaman oynacağı belli değil. Bunu ancak kahinler bilir, sağolasın Toraman. Sen olmasan Beşiktaş defanssız oynayacak.
Görünen o ki, Tabata oynamadan gidecek. Ya sakat ya kalmamış takat. Hani benim Eurolarım nerede? Necip Beşiktaş’ın en büyük kazancı olacak. Genç yetenek milli marşımızı en çok söyleyecek futbolcu olmaya aday, hem Beşiktaş’ta hem Milli Takım’da...
Hoşgeldin Nihat
Yine yeniden hoşgeldin Nihat, çok bekledik ama değecek. Senin kaliten şampiyonlara layık. Tello idare ediyor, nerede bitirici pasları, nerede frikikleri, ortaları? Bobo’nun Hüseyin ve Burak’la olan diyalogları dikkat çekici. Stoperlerle ağız dalaşının faydası olmaz, zararı olur. Sana ihtiyacımız var Bobo ama çenene değil yeteneğine.
Manisaspor, bu haftada bay geçiyor, ama 3 puan yok. Reha Kapsal yabancı arayışına başlamış, ihtiyacı da var, bu takıma takviye lazım. Hüseyin, Nizamettin ve Yiğit’ler Manisa’nın istikbali. Kaptan Güven’in de kendine güveni artık tam. Bu oyuncularla kurulan bir iskelet Tarzan’ı sarmaşıksız uçurur. Maç keyifsiz ama tribünler keyifli: Fransa’da doğdu... Çarşı çocuğu oldu... Helal olsun sana Pascal Nouma...
Yazının Devamını Oku 3 Mayıs 2010
İÇ sahada 17 dakikasını oynayabildiği Bursaspor maçından sonra sırtında malzeme çantası şehir şehir dolaş.
Maddi sıkıntılardan dolayı oyuncuların şehri terketsin. Yönetimin tasarrufundaki kadro dışılar, takımın kadro zenginliği azaltsın. Federasyon seni ceza manyağı yapsın. Hocalar terk-i Diyar eylesin. Bütün bunlara rağmen kümede kalma mücadelesine devam et. Üstelik sessiz sedasız...
Sahadaki ve kulübedeki bütün Diyarbakırsporlu oyuncuları ve teknik heyeti kutluyorum. Kartal’ın derdi gagasından büyük. Ligde, kupada, Avrupa’da, Asya’da, 7 kıtada da sonuçlar hep hayal kırıklığı. Üstüne 20 milyonluk vergi borcu! Derdimiz kaynak bulmak, keşke özkaynağımızı kaybetmeseydik de tranferlerde bu kadar parayı çar çur etmeseydik.
Beşiktaş’ta sakat sayısının çokluğu, gençlere şans veriyoruz diyerek üstü örtülmüş. Rıdvan’ın fiziki yetersizliğine artı olarak kademe noksanlığı mevcut. Ki ofsaytı bozup golü yedirdi. İsmail’in hala defansif anlamda eksiği var. Top ayağındayken vezir, rakipteyken med cezir. Necip’te umut var. Panzerlerden eksiği yok, büyüyünce tank olacak. Beşiktaş’ın en etkili silahı Bobo ağırlaşıyor gibi. Forvetteki yalnızlığın yükü ağır mı geliyor? Topla süratini, topsuz hareketliliğini özler olduk. Nihat’ın ve Tello’nun şutları sezon sonu indirimine girmiş. Ya direkte patlıyorlar, ya da kalecinin ellerinde eriyorlar.
Oyuncuya göre sistem
TRİBÜN desteği olmamasına rağmen iki takım futbolcuları da oldukça iştahlı. Kazanmak için ellerinden geleni yaptılar. Girilen pozisyonlar maçı keyifli kılıyor. Uzaktan atılan etkili şutlar, maça ayrı bir heyecan kattı. Beşiktaş’taki üçlü orta sahanın sebebi Necip’e fırsat vermek. Diyarbakır’da da kadro zenginliği olmadığı için takımın sistemini oyuncular belirlemiş. Kaderleri de bireysel yeteneklerine bağlı. Yani her iki takımda da sisteme göre oyuncu değil oyuncuya göre sistem anlayışı hakim.
Barış’lar çoğalmalı
DİYARBAKIRSPOR ikinci yarıda oyundan düştü. Bu da Kartal’ın işini kolaylaştırdı. Diyarbakırspor’un kadro noksanlığı var ve maç için yapılan seyahatlere moralsizlik de eklenince Diyar’ın oyuna asılma şansı azaldı. Bu skorda kümede kalma şanslarını zayıflatır. Kaderleri kendi ellerinde değil; hem kazanmak hem de rakibin kaybetmesini beklemek zorundalar. Talihsiz bir durum. Zira Diyarbakır bir kaç sezondur sorunlarla boğuşuyor daha uzun vadeli çözümler gerek. Altyapıya önem vermek, kendi futbolcunu yetiştirmek yani Barış’larını çoğaltmak zorunda Diyarbakırspor, yoksa asansör takım olmaktan kurtulamayacak.
Yazının Devamını Oku 25 Nisan 2010
LİG başlarında söylemler aynıdır; “Takımı yeni kurduk. 8-10 hafta iyi futbol beklemeyin. Sezon arasında ya zemin bozuktur ya sakat-cezalı çoktur. Ya da bla bla blaa...” Sezon sonuna gelirken de “Şampiyonluğa gidiyoruz, bundan sonra iyi futbol beklemeyin” denilir. Bu iyi futbol ne zaman oynanacak? Daha ne kadar bekleyeceğiz?
Süper Lig’de 4 maç oynanıyor ve ilk yarı sonucunda hiç birinde gol yok. Ey cemati hocalar, bunun açıklamasını yapar mısınız?
Koca ilk yarıda Beşiktaş’ın pozisyonu yok. Holosko’nun, rakibi rakip stoperler değil. Girdiği ofsayt sayısı. Değerli kardeşim! Allah, sana sürat vermiş. Güzel de bir surat vermiş. Burnunun üzerine iki tane de göz vermiş. Yasin ile Sedat’ın 5 metre gerisinden çıksan, 15 metrede ikisini de geçer, golünü atarsın. Bu gereksiz ofsaytlar niye? Neyin telaşı? Az dikkatin üzerine biraz süratini koysan, rakiplerini hallaç pamuğu yapacaksın. Ama nerdeee!!!
Sivasspor’un da Beşiktaş’tan kalır yanı yok. İlk yarıda girdikleri pozisyonlar Rüştü ve Ferrari’nin hediyesi. Bireysel hatanın zamanı değil futbolcu kardeşlerim. Düşme tehlikesinden matematiksel olarak kurtulmamış bir rakip karşısında hiç değil. Söylentiler ayyuka çıkmış. Adınız kötüye çıkmasın.
Makus talih
İKİNCİ yarıda takımlar biraz futbol oynamaya hevesli Sivasspor’un can simidi Cihan’a Musa peynir gibi pası verince Kartal için gol yemek kaçınılmaz. Bobo’nun beraberlik golü gecikse sıkıntı büyüyecek. Holosko ofsayta yakalanmadığı pozisyonda golü bulunca Beşiktaş, İnönü’de Sivas’ı yenecek zannedildi. Ama Rüştü’nün topu Beşiktaş’ın makus talihiydi.
Yenemiyorsa, yenilmiyor
BOBO’ya penaltı çalmak yasak mı, atamıyor diye mi çalınmıyor bu penaltılar? İnönü’deki hakem protestosu dinmeyecek gibi. Beşiktaş’ta Bobo’nun canlılığı, Holosko’nun deparları ve Tello’nun bitirici pasları dikkat çekiyor. Ama defans S.O.S veriyor. Bu gidişle ligin en az gol yiyen takımı olma unvanı elden gidecek. Mehmet Yıldız sahaya, Mesut Bakkal da kulübeye gelince Sivasspor kaderini değiştirdi. Yenemiyorsan yenilme sloganı devam ediyor.
Hocama...
SAYIN Demirören, Beşiktaş’ın çiçeği burnunda başkanı iken, takımın hocası Lucescu’ydu. Ve hoca ile devam edileceği söyleniyordu. Tesadüf bu ya, Beşiktaş’ın bütün rakipleri de düşmeme mücadelesi içindeydi. Maçların hepsi kaybedilince Lucescu’nun da bileti kesildi. Değerli hocam, sözleşmene güvenme. Tarih tekerrür edebilir.
Yazının Devamını Oku 19 Nisan 2010
Penaltı kararından sonra penaltı noktasında petrol arayan Bilica’yı ikinci sarı kartla oyundan atmıyor. Hakem yumdu gözünü, çaldı düdüğü. 3 İbrahimli Beşiktaş, ilk 11’ini görünce anlıyoruz ki İ.Toraman ön libero oynayacak. Önünde panzerler, sol önde İsmail. Sivok ve Ferrari de defansın göbeğinde. Tek forvet Bobo’nun arkasındaki tek ofansif adam da Tello ve Beşiktaş bu maçı kazanmak zorunda. Bu ne yaman çelişki, Mustafa Denizli.
Göçek’in gözleri yumuk
Fenerbahçeli futbolcular maç başlamadan önce balonları patlattılar, maç başlayınca da topu patlatma peşindeler.
Bilica ile Mehmet Topuz’un tabanına faul çalmayan hakem Hüseyin Göçek’in gözleri yumuk yumuk. Ceza sahasını içerisinde Lugano’nun kalecileri bile kıskandıran elle müdahalesine penaltı çalmıyor. Penaltı kararından sonra penaltı noktasında petrol arayan Bilica’yı ikinci sarı kartla oyundan atmıyor. Hakem yumdu gözünü, çaldı düdüğü.
Fön makinası değil
Kıdemli yan hakeme ne demeli?
Gözleri önünde Bilica, İbrahim Toraman’ın saçlarını kopardı. Koşarak olay mahaline gelince sandık ki orada hakemi uyaracak, elindeki fön makinesi değil kıdemli hakem! Bayrağını kaldıracaksın orta hakeme itiraz edeceksin ki sahada taşkın hareketlere yer kalmasın. Sayın Demirören sakın bu hakemlerle ilgili kimseye SMS yollama yine yanlış anlaşılır.
Alex’in olsun
Maça fırtına gibi başlayan taraf Fenerbahçe’ydi. İki sol bekli Beşiktaş’ın kanadından akın akın geliyor. Güiza ile Alex son vuruşlarda kararlı olsalar ilk yarı 3-0 olurdu. İlk yarı bitti, Beşiktaş’ın pozisyonu yok. Teknik direktör hamlesi şart oldu ama Denizli’nin eli zayıf çünkü jokerleri tedavide.
Alex çok özel bir oyuncu, çok fazla koşması gerekmiyor. Diğer futbolcuların kan-ter içinde yaptıklarını o yürüyerek başarıyor. Forvet arkasında 3 kreatif oyuncun olacağına bir tane Alex’in olsun.
Transfer haberi okuruz
Şampiyonluk yarışında 3 takım kaldı. Ferrari’ye rağmen Beşiktaş yarış dışında. Bundan sonra Beşiktaş sayfalarını transfer haberleri süsleyecek. Yeşil sahalarda yapacak iş kalmadı. Şampiyonluk yolunda
iki ezeli rakibini deviren F.Bahçe’nin karşısındaki en büyük engel Timsah. Yanardağ patladı uçuşlar iptal, ötmek serbest.
Yazının Devamını Oku 11 Nisan 2010
Beşiktaş’ta transfer çalışmaları devam ediyor. Alınacak oyuncunun adını soyadını merak etmiyorum.
Fener’e kaptırma riskini de göz önüne alırsak ismin gizli kalmasında fayda var. Merak ettiğim tek şey futbolcunun yaşı. Trabzon karşısındaki Beşiktaş ilk 11’inin yaş ortalamasını görünce yüreğim daralıyor. Hele altyapıdan oyuncunun olmaması başlı başına bir ızdırap. Nereye uçuyorsun Kartalım?
Mücadelede Beşiktaş
Sakat oyuncuların çokluğu şampiyonluk yolundaki en büyük sıkıntı. Sarı kart sınırındaki oyuncuların çokluğu da cabası. Önceki gün sözleşmesi tazelenen Mustafa Denizli, geçen haftaki sistem değişikliğinden randıman alamadığı için 4’lü defansa döndü. Önündeki üçlü Uğur, Fink ve Ernst orta sahayı kontrol ediyor. Sol kanadı kullanan Yusuf, Serkan Balcı karşısında etkisiz. Serkan gibi hareketli bir oyuncuyu yürüyerek geçmesi mümkün değil.
Üstelik Serkan’ın ileriye çıkışları Beşiktaş kalesi için tehlike. Çünkü Yusuf rakibini takip etmiyor. Ağır Trabzonspor defansı Holosko için büyük şans, defansın arkasına atacağı her depar onu kaleciyle karşı karşıya bırakır. Ama Holosko ilk yarıda bu fırsatı bir kere kullandı, onu da değerlendiremedi. Bobo ve İbrahim Toraman’ın yakaladığı pozisyonlar dışında Beşiktaş’ın etkili atağı yok. Ama mücadelesi iyi. Beşiktaşlı futbolcular ikili mücadelelerin çoğunda rakipten üstündü.
DERBiLERiN ONURU
TRABZON kalecisi Onur derbileri seviyor. Galatarasay maçında olduğu gibi bu maçta da takımının en iyisi. İkinci yarıdaki kurtarışları ile maça damgasını vurdu. Trabzonspor uzun yıllar kaleci aratmaz. Orta sahanın yükü Selçuk’a fazla geliyor. Colman ve Alanzinho’nun aklı fikri ofansta. Burak’ta kanadı kontrol edince Selçuk kocaman bir orta sahayı parsellemek zorunda. Umut-Teofilo ikilisi olmadı birbirlerini tamamlayamıyorlar. Yaptıkları çapraz koşularla alan yaratmıyorlar. Verkaça duvar olmuyorlar. Trabzon forvetine B planı gerek.
Her iki takımın futbolu da yakışıklıydı. Hele boylu poslu kalecilerin gol yemesi mümkün değil gibi. Bu maç 3 kaleli oynansa gol yine de zor olurdu. Maçı seyreden Hiddink mutlu ayrılmıştır. Milli kale sağlam eldivenlerde. Hollandalı demir kramponlar arayacak.
Yazının Devamını Oku 5 Nisan 2010
SOĞUK kış günlerini kafesinde geçiren Kanarya, baharı görünce bir ötmeye başladı ki sormayın. Kalesinde gol değil pozisyon bile görmüyor. Futbolu melodi gibi, top ayağındayken akordu yanlış basan yok. Sambacıları öyle öyle güzel oynuyorlar ki, Saracoğlu tam bir karnaval havasında.
Fenerbahçe’nin haftalardır gol yememesindeki en önemli etken defans oyuncularının disipline edilmesi. Tehlikeyi gören Daum, defans oyuncularını uyarmış olacak ki, eskisi kadar ofansif değiller. İleriye çıktıkları zaman da orta sahadan bir oyuncu nöbeti devralıyor. Bu da rakip atakları karşısında, eksik yakalanma riskini ortadan kaldırıyor. Emre’nin bu hırsı arzu ve isteği Fenerbahçe’nin bir kişi fazla oynamasını sağladı. Hem topu iyi kullan, hem de rakibe alan ve zaman verme. Bravo Emre. Selçuk’un özgüveni öyle bir geri gelmiş ki. Taraftarın desteği de tam. Selçuk ne yaparsa alkışlıyorlar, işte seyirci faktörü, bir alkış, bin musibetten iyidir. Mehmet Topuz artık Fenerbahçe’ye yakışmaya başladı. Uzak mesafeli gollerini sıralamaya başlayınca entegrasyon tamamdır. Biraz daha zamana ihtiyacı var ama böyle bir yeteneğin Daum’da kredisi sonsuz.
Tam gaz - ara gaz
GUİZA yerdeyken arkadaşları topu taça atmadı. Nasılsa eksik oynuyoruz diyorlardır herhalde. Kanamayı gören Yunus, yıldırım hızıyla ilk yardımı başlattı. Ama nafile atar damar coşmuş bir kere kan değişikliği lazım derken Gökhan Ünal’ı saha kenarında gördük. Bu kan değişikliği değil, kader değişikliği. Belki de kaderin bir oyunu...
Gökhan’la Fener forveti tam gaz ileri. Ara gazı da Alex’ten. Takım arkadaşlarından ne kadar aksiyon, Alex’ten o kadar atraksiyon. At deparını, e-asist gelsin.
Kafkas tasarrufu
HAFTA içinde idmanını seyrettiğim Kayserispor’da Tolunay Kafkas’ın Cangele ile ilgili tasarrufu 30 dakika. Ama bu tasarruf için ilk yarıyı gol yemeden bitirmek lazım. Kayserispor kalesinde iki gol görünce tasarruf elden gitti. 2-0 öne geçmiş Fenerbahçe defansında boş alan bulmak zor, Cangele gibi bir oyuncuyu az riske etmek lazım. Toledo’nun mucize dönüşü Kayserispor için büyük şans. Sahada durması bile yeterli. Türkiye’nin en iyi uzayan kalecesi Souleymanou’nun, iki golde de yapacak bir şeyi yok. Bu şutlar Örümcek Adam’ın ağlarına bile takılmaz, tek çare kale ağları.
Dikkat dikkat!
ŞAMPİYONLUK adaylarının dikkatine: İyi konsantre olmuş Fenerbahçe takımını yenmek zor.
Yazının Devamını Oku