Canlı silah fuarı haline gelen Ortadoğu’nun en keskin gerçeği: Savaşı durdurması gereken BM Güvenlik Konseyi üyeleri savaşın taraflarına silah satıyor

İsrail’in Gazze’ye uyguladığı vahşet kuşatmasıyla devam eden bu acılı olaylar gösteriyor ki...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği “Dünya 5’ten büyüktür” sözü artık bütün halkların önüne koyup düşünmesi gereken bir sözdür.

Ve sakın bu sözü Filistin gibi mazlum halklar için söylenmiş “duygusal bir söz” olarak görmeyin.

Bu söz çok keskin bir gerçeğin ürünüdür.

O gerçek de “milyarlarca dolarlık silah satışlarıdır”.

İsrail ve Gazze’de yaşananlar bunun son örneğidir.

Hadi düşünelim...

-Kan çanağı haline gelen Ortadoğu...

-Arap-İsrail savaşları. Filistin. Gazze...

-İran korkusuyla silahlanan Körfez ülkeleri...

Ve soralım:

-Arkadaş Ortadoğu’da ve Afrika’da akan bu kanı kim durduracak?

-BM Güvenlik Konseyi’nin güçlü ülkelerinin alacağı kararlar değil mi?

Ama ne yazık;

O savaşları durdurması gereken BM Güvenlik Konseyi üyeleri ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin... Durdurmaları gereken savaşın taraflarına silah satıyorlar.

Trilyonlarca dolar, kan üzerinden ticarete dönüşüyor.

Hamas, roket, İsrail, İran, Saddam, DEAŞ, terör sanki bir oyunun dekoru gibi.

Anlatayım;

Körfez’de ve Ortadoğu bölgesinde çok önemli iki özellik dikkat çeker.

1- Terör tehdidiyle uğraşan ülkeler...

2- Komşusuyla çatışma halinde olan ülkeler...

İşte silah satışının iki ana nedeni.

Dikkat edin;

Bugün dünyanın en büyük silah ithalatçısı ülkeler Körfez ülkeleridir.

Tehdit İran ve İran’ın desteklediği örgütlerdir.

Yıllarca İran tehdidine karşı başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri trilyonlarca dolarlık silah alımları yaptılar. Ve yapıyorlar.

En önemli tedarikçi ise malum ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin.

Yani BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri.

BİRİNCİ KÖFEZ SAVAŞI

Hatırlayın.

Bütün ajanslar ABD’li general Schwarzkopf’un Çöl Harekâtı’nı başlattığını flaş haber olarak duyurmuştu.

CNN, Bağdat’a atılan füzeleri isim isim sayıyordu.

Hatta ekranın altında füzenin hızı, vuruş gücü, menzili, etkisi maddeler halinde yazılıyordu.

Patriot hava savunma sistemini ilk o zaman duymuştuk.

Bağdat o günlerde füzelerin yağdığı tam bir “canlı silah fuarı” gibiydi.

Çöl Harekâtı’na Suudi Arabistan da katılmıştı.

Harekâtın maliyetinin 21 milyar dolarını Suudi Arabistan karşılamıştı.

İran tehdidi diğer Körfez ülkelerini de etkiliyordu ki;

ABD Bahreyn’e en büyük deniz üssünü kurdu. Katar’da ise devasa bir hava üssü.

Bugün hâlâ başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri, İran tehdidi nedeniyle ABD’den milyarlarca dolarlık silah alımına devam ediyor.

BİR PAZARLAMA ÖCÜSÜ OLARAK İRAN

Rahmetli Özal, savaş sonrası El Sabah ailesini ziyaret etmek için Kuveyt’e gitmişti.

O gezide açıkça görmüştük ki;

Kuveyt petrolü uzunca bir süre ABD’den yapılacak ithalata ayrılacaktı. Tabii en büyük pay silah ithalatıydı.

Sonuç olarak ABD başta olmak üzere Körfez ülkelerine silah satan Fransa ve İngiltere için İran; aslında bir “pazarlama öcüsü” olarak kullanılmaktadır.

Ve garip olan şudur ki;

İran da bu “öcü rolü”nü çok güzel oynamaktadır.

Aynı şekilde İsrail de yıllarca Suriye, Mısır gibi Arap ülkelerinin Rusya’dan silah almasına neden olmuştur.

Bugün Cezayir ve Fas arasındaki çatışmalar için her iki ülkeye yapılan silah satışları...

Örneğin Fransa.

1956’da Fas’tan, 1962’de ise Cezayir’den çekildi ve bu ülkelerin bağımsızlıklarını tanıdı.

Ama ya sonrası. Demokratik Sahra Arap Cumhuriyeti diye bir bölge ortaya çıktı. Fas da buranın kendisine ait olduğunu iddia edince çatışmalar başladı.

Lübnan ya da Libya gibi.

Bir sömürge klasiği yani...

Çatışmalar yükselince silah satışları da yükselmeye başladı. Kriz borsası hareketlendi.

Zaten bütün bu coğrafyayı cetvelle çizen de BM Güvenlik Konseyi üyeleri değil miydi?

BİZ YILLARCA ÇEKMEDİK Mİ?

Önce Ermeni terörü Asala. Sonra PKK terörü. Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyi. Tam 40 yıl teröre akıttığımız kan ve para. Bir o kadar silahlanma.

Ege’de Yunanistan’la çıkan gerilimden doğan silah satışları.

Neyse ki şimdi kendi savunma sanayimiz gelişti, serpiliyor.

Özetle arkadaşlar;

BM Güvenlik Konseyi’nin “silah satışına ayarlı” bu 5’li düzeni değişmedikçe.

Bu kanlı savaşlar bitmez.

Masumlar ölmeye devam eder.

Ve en çok üzüldüğüm şey de şudur;

Bu masum ve mazlum halklar, yıllardır bu oyunun içinde kıvranıyor. Hem yutuyor, hem de figüranı oluyor.

Çok üzülüyorum çok...