Pozisyon kalemşorlarına karşı iki ilke aydını

İKİSİ de Star Gazetesi yazarı.

Hani şu patronajı ve yayın politikası AK Parti Hükümeti’ne ‘yakın’ olduğu için ‘yandaş’ olmakla suçlanan gazete.

Yazarlardan biri hukuk profesörü, diğeri eski Yargıtay Başkanı.
Önceki gün baktım iki ayrı gazeteye Taraf ve Vatan, aynı gün iki ayrı röportaj vermişler.
Ne yalan söyleyeyim ‘keyifle’ okudum.
* * *
Kimse kusura bakmasın ama Türk medyası giderek ‘pozisyon aydınlarının’ bolca racon kestiği bir mecraya dönüşüyor.
Ortalık sürekli kendi tribününe oynayan, ilkeleri değil pozisyonu için kalem oynatan ‘kesin inançlı kalemşorlardan’ geçilmiyor.
Taraf olmayanlara bertaraf olma kapısı gösteriliyor.
* * *
İşte böyle bir ortamda Star Gazetesi yazarı Sami Selçuk ve Mustafa Erdoğan kalkıyor AK Parti ile ilgili çok sert ama alabildiğine ilkesel eleştiri yapıyor.
Ben keyiflenmeyeyim de kim keyiflensin.
İmkânım olsa size iki söyleşinin tamamını aktarırdım.
Çünkü Türk siyasetini ikiye bölen en önemli iki konuyu eskilerin tabiriyle ‘efradına cami ağyarına mani’ bir kuşatıcılıkla yorumlamışlar.
* * *
Bakın mesela ‘sivil diktatörlük’ tartışmasına Sami Selçuk nasıl yaklaşmış.
“Türkiye’de bu Anayasa olduğu sürece rejim her türlü diktatörlüğe açıktır. Çünkü yasama organının varlık nedeni, yürütmeyi denetlemektir. Denetleyebiliyor mu? Hayır. Bitti. Eğer çoğunluk partisinin genel başkanı iyi niyetli değilse, diktatörlüğe gidebilir... Bu Anayasa’da buna hiçbir engel yok.”
Devam ediyor...
“AK Parti diktaya gider deniyor, elbette gider! Her parti gider.
Çünkü önleri açık... Bu AK Parti değil daha sonra gelecek bir parti ve geçmişteki partiler de olabilir. Çoğunluğu elde ettiklerinde Özal’a, Demirel’e kim karşı çıkabiliyordu? Türkiye’de milletvekilleri halkın değil genel başkanın vekilidir. Çünkü o gösteriyor halk seçiyor. Şimdi deniyor ki milletvekilleri HSYK’ya üye seçecek, kimse kendisini kandırmasın, genel başkan kimi isterse, o seçilecek!”
Fakat aynı Sami Selçuk ilkesel olduğu için şunları da söylüyor.
“Böyle bir Anayasa ile yönetilmekten azap duyuyorum. Türkiye böyle bir anayasaya müstahak değil. Mesela birileri çıkıyor ‘Bu partiyle, bu çoğunlukla anayasa değiştirilmez’ diyor. Bunların hiçbir hukuki temeli yok.”
* * *
Şimdi gelelim Kürt açılımı konusunda çok ağır eleştiriler yapan Mustafa Erdoğan’a.
“AKP askeri vesayet sorununda olduğu gibi Kürt meselesinde de bocalıyor. Çünkü bakış açısı yanlış. AKP Kürt açılımıyla Kürtleri AKP’lileştirmeyi kastediyor. Kürtlere bazı rahatlamalar sağlayıp onları AKP kanalıyla sisteme entegre etmeye çalışıyor. Açılım bir aldatmaca. Büyük ölçekli toplumlarda kimlik sorunu kardeşlikle çözülmez. Başbakan hatalarını söyleyeni yanında istemiyor.”
Ama bakın aynı Mustafa Erdoğan şunları da söylüyor.
“Bu eleştirileri yaparken AKP’ye de haksızlık yapmak istemem, çünkü AKP bu ülkede demokratikleşme için en çok çaba harcayan siyasi parti ama AKP dahil Türkiye’de hiçbir parti demokrasiyi kendi başına bir değer olarak görmüyor...”
Ne dersiniz medyadaki onca pozisyon kalemşorunun arasında bu iki ilke aydınının zihin açıcı analizi sizi de keyiflendirmedi mi?
Cevabınız hayırsa sizden ricam sürekli ‘açık deniz-açık toplum’ diyen, kategorik karşıtlığı reddeden, taraf olmadan önce tarafları dinlemeyi seçen bu köşeyle zihin konforunuzu bozmayın.
Yazarın Tüm Yazıları