İnsanlık tarihinin en zor sorusu: İlahi adalet!

KATLİAM, savaş, iç savaş, darbe, kuraklık, kasırga ve son olarak 200 bin insanın ölümüyle sonuçlanan deprem felaketi.

Haberin Devamı

Durun, daha bitmedi.

Foreign Policy son 50 yılda Haiti’de yaşananları dikkate alarak ‘en şanssız ulus’ başlığını kullanmış.

Keşke 50 yılla sınırlı olsa.

* * *

10 milyon nüfuslu Haiti’nin şanssızlığı 500 yıl geriye gidiyor.

Yani Haiti 50 yıl değil tam 5 asırdır talihsiz.

Trajik dönüm noktası Kristof Kolomb’un 1492’de Yenidünya’yı keşfi ile başlıyor. Çünkü Haiti, o zamanki adıyla Hispaniola Avrupa’dan gelenlerin en önemli üssü.

Bakın o günleri yaşamış İspanyol Katolik rahip Bartolome de Las Casas Kızılderili katliamı kitabında inancı ve vicdanını ciddi sarsan gözlemini nasıl paylaşmış:

“Ben 1508’de vardığımda bu ada üzerinde 60 bin insan yaşıyordu. Ne var ki 1494’ten 1508’e kadar 3 milyon insan savaş, kölelik ve madenlerden dolayı yok olmuştu. Gelecek nesillerde buna kim nasıl inanacak?”

* * *

Vicdanlı bir mümin olan Las Casas gördükleri karşısında dehşete düşüp bu haklı soruyu sormuş ama asırlarca bir felaketten diğer felakete sürüklenen Haitililerin böyle bir sorgulama yapma şansı bile olmamış.

Her gelen yeni nesil yeni bir felakete uyanmış.

Hem de ABD’den sonra yeni kıtada bağımsızlığını ilan eden ikinci ülke olmasına rağmen.

Önce İngiltere, Fransa ve İspanya arasında sömürgeciliğin kurbanı, sonra kendi ırkından diktatörlerin...

Bir gün ‘Papa Doc’ lakaplı kanlı diktatör baba Duvallier, diğer gün ‘Baby Doc’ yani oğul Duvallier.

Eski rahip Aristide’ın darbelerle kesintiye uğrayan kanlı demokrasi mücadelesi.

Kasırga, sel, kuraklık...

Ve en nihayetinde deprem.

* * *

Ne tabiat ananın kucağı, ne ‘Papa Doc’ların şefkati.

Haiti tam 5 asırdır felaketler ülkesi.

Şu son görüntülere bakınca -tabii eğer hâlâ bakabiliyorsanız- insanın yüreği sızlıyor.

Nüfusunun % 80’i 2 doların altında yaşayan bir ulustan bahsediyoruz.

Açlık, sefalet ve felaketi yazgısı bellemiş bir halk.

* * *

İnsanoğlunu, inancı ve vicdanı arasında sıkıştıran, şu dünyada varsa bir ilahi adalet, “Neredesin?” diye sorgulatan bundan daha büyük felaket ne olabilir dersiniz?

Hemen söyleyeyim Pat Robertson ve Rush Limbaugh gibi Amerikalı Evangelist’lerin Haitililer üzerinde sürdürdüğü insafsız tartışma.

Bakın Haitililerin başına gelen felaketleri Robertson nasıl izah ediyor.

“Yıllar önce Haiti’de önemli şeyler oldu. Bakıyorum bugün kimse bunları konuşmak istemiyor. Haitililer Fransızların egemenliği altındaydı. Tuttular şeytanla ittifak kurdular. ‘Eğer bizi Fransızlardan kurtarırsan sana hizmet etmeye hazırız’ dediler. Gerçek bir hikâye bu... Ve Şeytan onlara ‘Tamam anlaştık’ dedi. O gün bugündür Haitililer bir felaketten diğerine sürüklenerek Tanrı’ya karşı şeytanla yaptıkları lanetli anlaşmanın bedelini ödüyor...’

* * *

Robertson’un bu akıl almaz izahını duyduktan sonra ne tabiat anaya ne de ilahi adalete edecek söz bulabiliyorum.

Bugün % 96’sı Hıristiyan olan bir ülke Haiti.

Olmasa ne olur?

Şu dünyada Robertson gibi Hıristiyanlık adına konuşan ruh hastaları olduktan sonra.

Bir de Amerika’da milyonlarca dinleyicisi olan şu meşhur radyo vaizi Rush Limbaugh var. O da Obama’yı siyahlar ve esmerlerin oyunu almak için Haiti’ye ‘fazla yardım’ yapmakla suçladı.

Sanki siyahlar ve Latinlerin neredeyse tamamı Obama’yı desteklememiş gibi.

* * *

Felaketler insanları ya daha inançlı yapar ya da daha inançsız.

İnsanlık tarihinin en zor sorusudur ‘ilahi adalet’.

Aslında bugün Haiti’den hareketle bu soruya cevap arayacaktım.

Ama insanın insana ettiklerinden sonra, hele de Pat ve Rush gibi kesin inançlıların (benzer ruh hastaları Yalova depreminden sonra Türkiye’de de çıkmıştı), dilim
varmıyor ‘ilâhî adaleti’ sorgulamaya.

Haiti ile ilgili haberleri izleyemiyorum.

Tek yapabildiğim Sınır Tanımayan Doktorlar’ı aramak.

Siz de arayın, minik de olsa bir bağış yapın.

Şu vicdansız dünyada hiç değilse kendi vicdanınızı teselli ediyor.

Haberin Devamı

Sınır Tanımayan Doktorlar İletişim Numarası: 004408000887460

Yazarın Tüm Yazıları