İki ’fiziki’ utanç!

İKİMİZ de verdiğimiz sözü yerine getiremedik. Geçen yıl başında yaptığımız sohbette o "Eyüp Bey size söz 29 Ekim 2008’de yeni binanın açılışını yapacağız" diyordu bense "Söz, ilk ziyaretçiniz ben olacağım."

Ama olmadı!

Anayasa Mahkemesi’nin Ankara İncek’teki yeni binası Haşim Bey’in titizliğinden dolayı 29 Ekim’e yetişmedi.

Altı aylık gecikmeyle de olsa 23 Nisan’da görkemli bir törenle açılışı yapıldı.

Fakat ben Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a söz vermiş olmama rağmen resmi açılışa katılamadım.

Bu yüzden olsa gerek çarşamba günü Erdal Sağlam’la birlikte yeni binada Haşim Bey’i ziyaret ettiğimizde ikimiz de verdiğimiz sözü yerine getirememiş olmanın mahcubiyeti içindeydik.

Bir de Anayasa Mahkemesi’nin yeni binası ile DİSK ve 1 Mayıs kutlamaları arasındaki Türkiye’nin geleceğine dair o "görünmez bağın peşinde...

***

Dün sembolik bir katılımla da olsa DİSK öncülüğünde 1 Mayıs kutlamaları Taksim’de yapıldı.

Oysa geçen yıl aynı meydanda coplar "orantısız bir güçle" taşlara eşlik ediyor, göz yaşartıcı bombalardan dolayı "göz gözü görmüyordu."

Bu yıl en azından Taksim’de işçi-işveren, öğretmen-öğrenci, sendikacı-vali, devlet-millet "göz göze gelebildi."

Şimdi anlatacaklarım size ilk anda "ne alaka?" dedirtebilir ama inanın geçen cuma Anayasa Mahkemesi’nin yeni binasının açılışı ile, bu cuma Taksim Meydanı’nın 31 yıllık aradan sonra, ilk kez 1 Mayıs kutlamaları için açılması arasında "görünmez bir bağ" var.

O bağı görünür kılmadan, Türkiye’nin dünü-bugünü ve yarınını anlayamayız.

***

Bina ya da meydan fetişisti değilim.

Fakat geçen yıl Anayasa Mahkemesi binasında Haşim Kılıç’ı ilk ziyarete gittiğimde aramızda şöyle bir konuşma geçmişti.

"Bu ülkede hukukun üstünlüğü neden lafta kalıyor, yargıya güven tam olarak oluşmuyor, bunun kanıtı sizin bu beton yığını çirkin binanız!"

Düşünün söz konusu olan Anayasa Mahkemesi, yani Meclis’ten sonra "cumhuriyet"in en önemli kurumu.

Tamam Amerika’nın Supreme Court’u ya da Fransa’nın Adalet Sarayı’nı beklemiyorum ama bu kadar mı köhne ve çirkin olabilir bir bina!

Haşim Bey güldü. Meğer yıllardır aynı dertten o da mustaripmiş. En çok da binanın geçmişinden özellikle yurtdışından gelen yargı mensuplarını ağırlarken mahcup oluyormuş.

İşte o gün bana hem 29 Ekim’de yeni binanın açılış sözünü verdi hem de utanarak kullandıkları mevcut binanın hikayesini anlattı.

***

Meğer Anayasa Mahkemesi’nin yıllardır kullandığı bina DİSK’e aitmiş.

12 Eylül ihtilalinde tüm sendikalar gibi DİSK’in de mallarına el konulmuş.

Daha vahimi darbeyle el konulan bu bina, "hukukun üstünlüğünü korumakla görevli en üst merci" olan Anayasa Mahkemesi’ne layık görülmüş.

Binanın çirkinliğini bir kenara bıraktım, hukukun üstünlüğüne yürekten inanan bir Anayasa Mahkemesi, başkanı ve üyeleri için bundan daha "utanç verici" bir durum olabilir mi?

Neyse ki 31 yıl aradan sonra Taksim Meydanı’nın DİSK’e açıldığı günlerde, Anayasa Mahkemesi alabildiğine modern yeni binasına taşındı.

Türkiye hukukun o "görünmez üstün eli" sayesinde yıllar sonra, "iki fiziki utançtan" da kurtuldu!

Şimdi sıra meydanların ve binaların içini hukukla doldurmakta.
Yazarın Tüm Yazıları