Dünya ticaretinin en büyük gösteri merkezi

FİNANSIN şov merkezi olur mu?Eğer gün boyu New York Borsası’nın yüz küsur yıllık tarihi binasında dolaşıp, açılıştan-kapanışa kendi gözlerimle olan biteni görmesem ’hadi canım sen de!’ derdim...

Ama gördüm, bal gibi oluyormuş.

Bir an için gözlerinizi kapatın...

Gotik bir bina düşünün, dünya ticaretinin yüzde 40’ı orada gerçekleşiyor olsun.

Dört bine yakın şirketin kayıtlı olduğu bu binada oluşan değer 10 trilyon doları bulsun.

Günlük alım-satım, borsacıların tabiriyle işlem hacmi, ortalama 85 milyar dolara ulaşsın.

Ve bu büyüklükte bir ticaret, hepi topu 1000 metrekareyi geçmeyen altın varaklı görkemli bir salonda, altı yüze yakın yeşil önlüklü aracının önlerinde duran bilgisayar ekranında gerçekleşsin.

Dahası her sabah saat tam 9.30’da, 100 milyon insan ekran başında güne bu binada gerçekleşen ’açılış seremonisini’ izleyerek başlasın.

Bundan daha büyük bir ’gösteri merkezi’ ya da ’illüzyon’ olabilir mi?

* * *

Sabah bizleri geniş güvenlik önlemlerinin ardında sıcak bir gülümsemeyle karşılayan New York Borsası yönetim direktörü Stefan Jekel hiç komplekse kapılmadan; ’Haklısınız bu bina yaklaşık yüz yıldır dünya ticaretinin en önemli gösteri merkezi’ diyor.

’Ama Turkcell dışında Türkiye’den bu sahneyi kullanmaya gelen bize kayıtlı bir başka şirket yok’ demeyi de ihmal etmiyor.

Çaresiz bir biçimde ellerimi açıyorum...

O sabah Türk bayrağı altında açılış gongunu, 9 yıldır New York Borsası’na kayıtlı Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv çalıyor.

Oysa 46 ülkeden 400 şirket kayıtlıymış New York Borsası’na ve 5.5 trilyon dolarlık piyasa değeriyle toplam işlem hacminin yarısını Amerikalı olmayan bu şirketler gerçekleştiriyormuş.

Peki ama daha fazla Türk şirketi neden dünyanın bu en büyük gösteri merkezine açılmıyor?

Jekel gayet açık sözlü. ’Birincisi’ diyor ’2002 yılında Amerikan hükümetinin getirdiği yeni kurallar bu işle ilgilenen bir çok şirketi ürküttü.’

İki, şeffaflık ve bürokrasi. Üç, maliyet.

* * *

Sondan başlayalım.

New York Borsası’na kote olmanın yıllık maliyeti 1.7 milyon dolarmış.

Piyasa değeri milyar doları aşan şirketler için bu maliyet çok önemli bir engel değil.

Şeffaflığa gelince şu anda Türkiye’de borsaya kayıtlı büyük şirketlerin birçoğu zaten uluslararası muhasebe standartlarıyla çalışıyor.

Dolayısıyla Koç, Sabancı, Doğan ve Doğuş gibi şirketlerin şeffaflık sorunu zaten yok.

Ekstra bürokrasi ve yeni kontrol mekanizmalarına gelince bu gerçekten de kısmi bir sorun. Çünkü New York Borsası’na kayıtlı bir şirketin eli kolu biraz daha bağlanmış oluyor.

Atacağınız her adım ciddi bir bürokrasi ve kontrolden geçiyor.

* * *

Aslına bakarsanız tüm bunlar şirketinizi daha fazla disipline eder.

Fakat burada kritik konu Türk şirktelerinin global vizyonu.

Eğer global bir şirket olmak istiyorsanız tıpkı bir oyuncunun Broadway ya da Hollywood’u hayal etmesi gibi New York Borsası’nda sahne almayı hedeflemeniz gerekiyor.

Elbette zorlukları var, ama sunabileceği fırsatlar sınırsız.

Önceki gün adeta bir arı kovanı gibi işleyen New York Borsası’ndaydım.

İnanın abartmıyorum, Broadway’de iyi bir şov izlemiş kadar oldum.

E ne de olsa New York Borsası dünya ticaretinin ’en büyük gösteri merkezi.’
Yazarın Tüm Yazıları