HENÜZ ’şapkadan tavşan çıkaramadı’ ama ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı sıfatıyla arka arkaya açıkladığı paketlerle piyasaların güvenini yeniden kazanmayı başardı.
Kapsamlı bir yeni teşvik yasası, kredi kartlarıyla ilgili hem ’şefkatli’ hem de ’piyasa dostu’ düzenleme, kademeli ÖTV-KDV indirimi...
AK Parti Hükümeti, global ekonomik krizle birlikte kapıldığı rehavetten nihayet uyandı. Ama ben Ali Babacan’dan bahsediyorum.Â
Bu uyanışta Başbakan Tayip Erdoğan’ın güven ve desteğiyle çok önemli bir rol oynayan Babacan’dan.
Hani şu 2002 yılında henüz 35 yaşındayken Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı olarak atandığında gençliğinden dolayı ’Bebecan’ diye eleştirilen, ama 1. AK Parti iktidarı döneminde gösterdiği performansla o eleştiriyi yapanları utandıran Babacan’dan.
* * *
Babacan’ın siyasi kariyeri üç aşamalı.
2002-2007 1. BabacanDönemi, yani ’Bebecan’dan Babacan’a’ evrilme süreci.
Bu dönemin özellikle ilk üç yılı çok önemli çünkü tek parti iktidarı, AB ve IMF çıpasını arkasına alan Babacan bu dönemde çok iyi bir ’teknokrat bakanlık’ yaptı.
Öne çıkmak yerine geri planda kalarak Türk ekonomisinin hızlı ve istikrarlı büyümesine ciddi katkı sağladı.
En kritik konularda Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan arasında mekik dokuyarak ekonomi politikalarının rayından çıkmasını engelledi.
Bu döneme ilişkin bence en önemli eksikliği arka arkaya yakalanan yüzde 8-9’luk büyümenin rehavetine kapılması. Kemal Derviş döneminde temelleri atılan ’Güçlü Ekonomiye Geçiş’ programının miadını doldurduğunu anlayamaması.
Yani teknik kapasitesi hayli yüksek başarılı bir teknokrat bakandan, ekonomi politikası üretebilen vizyoner bir bakana dönüşememesi!
* * *
Gelelim 2. Babacan Dönemi’ne.
Çok az insana nasip olabilecek bir yaşta tam kırkında Dışişleri Bakan’ı oldu.
’Kırk kemal yaşıdır’ derler, fakat Babacan’kırk fırın ekmek de yemiş’ olsa yeni görevinde ’Bebecan’ eleştirilerine tekrar maruz kaldı.
Meclis kürsüsünde ısrarla soy ismi Bebecan diye telaffuz edildi.
Fakat o aldırış etmedi. Aynı teknokrat tavrıyla mekik diplomasisine devam etti.
Fakat Dışişlerinde işi Hazine’den daha zordu. Her ne kadar öğrenmeye açık da olsa uluslararası diplomasinin entrikalarla dolu dünyası zaten öne çıkmayan Babacan’ı iyice pasifize etti.
Allah’tan Başbakan Erdoğan ilk kabine değişikliğinde gölge dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu’nu çoktandır hak ettiği Dışişlerine, Babacan’ı da hiç ayrılmaması gereken Ekonomi Bakanlığına çok daha güçlü bir biçimde geri getirdi.
Böylece 3. Babacan Dönemi başlamış oldu.
* * *
Emin olun şu günlerde hükümetin arka arkaya açıkladığı ekonomi paketlerinde en önemli rollerden biri onun. Göreve geldiğinden beri ekonomi bürokrasisi ile geceli gündüzlü çalışıyor. Piyasaların ondan laf değil aksiyon beklediğini çok iyi biliyor.
Bu yüzden her defasında kamuoyunun karşısına somut bir adımla çıkıyor.
Dahası kısa vadeli beklentileri karşılamaya dönük adım atarken bile uzun vadeli bir perspektif koymaktan geri durmuyor.
Kırkında Dışişleri’nde olmasa bile kırk ikisinde ekonomide kemale erecek gibi gözüküyor.
Piyasalar ondan inandırıcılığı yüksek orta vadeli mali program ve başbakan Erdoğan’ı IMF anlaşmasına ikna etmesini bekliyor.
Dedim ya henüz ’şapkadan tavşan çıkaramadı...’