Paylaş
2005 yılının aralık ayıydı...
Los Angeles’ta güneşli bir günün gecesiydi... Hollywood ünlülerinin yaşadığı semtteki büyük villanın salonundaydım.
Biraz sonra şahane kadın merdivenlerden inmeye başladı...
Beş yıl önce Cannes Festivali’nde yanımdan geçerken nefesimi kesen şahane Sharon Stone karşımdaydı.
Üstelik üzerinde sadece bir bornoz vardı...
Ayağa kalkıp soruyorum...
“Yorgun musunuz...”
“Hayır hiç değilim” diyor ve arkasından öyle bir şey söylüyor ki, kendimden geçiyorum:
“Şu an sizinle her şeyi yapabilirim...”
Bu sıradan cümle Sharon Stone’un ağzından çıkınca tabii ki bambaşka bir mana kazanıyor.
Dün Los Angeles’taki bu konuşmayı hatırladım....
En iç gıcıklayıcı noktasında kestiğim bu konuşmanın devamını da anlatacağım, ama önce o geceyi neden hatırladığımı söyleyeyim.
Sharon Stone’un hatıralarını yazdığı “The Beauty of Living Twice” (İki Kere Yaşamanın Güzelliği) geçen hafta sonu yayınlandı.
Tabii şu an Amerika’da en çok konuşulan konulardan biri haline geldi.
Kitabı hemen ısmarladım, gelir gelmez de okuyacağım.
Tabii neticede ben de bir erkeğim ve tabiatıyla kitapta Sharon Stone’la geçirdiğimiz o bornozlu geceyi de anlatıp anlatmadığını merak ediyorum
Kitap gelince göreceğiz...
Neyse ben şimdilik o harika bornozlu geceye döneyim...
2) L.A.’DA BORNOZLU GECE SOHBETİNİN SON CÜMLESİ
YARIDA kalan sohbete devam ediyorum...
Şahane kadın “Şu an sizinle her şeyi yapabiliriz” deyince heyecanlandım, gözlerime bir sansar bakışı, dudaklarıma müstehzi tilkilik yerleşti. Aynı şehvetli ifade ile “Her şeyi mi” dedim...
*
Bir an için ikimiz de sustuk...
Sessizliği Sharon Stone bozdu:
“Evet her şeyi yapabiliriz, ama, size şunu da hatırlatayım. Bu program halka açık bir televizyondan da yayınlanacak.”
İşte bu cümle bir anda beni gerçekler dünyasına döndürüyor...
“Öyleyse size sadece soru sorayım” diyerek mülakata başlıyorum.
*
O villada bulunmamın nedeni, Sharon Stone’la mülakat yapmaktı.
Stone, Küba asıllı aktör Andy Garcia ile birlikte “Kurtlar Vadisi”nin bir bölümünde oynayacak ve ben de onlarla mülakat yapacaktım.
Hadi biraz fantezi yapalım.
O bornozlu kadınla gerçekten şahane bir gece geçirseydim ne olurdu?
Kitapta bunu da anlatır mıydı?
*
Meğer bu sorunun cevabını bir başka gazeteci vermiş. Hem de bir genel yayın yönetmeni...
YATAKTA
3) BİR GENEL YAYIN YÖNETMENİ İLE OFF THE RECORD YATAK İLİŞKİSİ
SHARON Stone New York Times’a verdiği mülakatta bir gazeteciden de söz ediyor.
Anlattığı gazeteci Los Angeles Times gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Phil Bronstein... Sharon Stone’un ikinci kocası.
Meğer evlenmeden önce kocası onu bir “mahremiyet anlaşması” yapmaya zorlamış.
Yani yaşadıklarını ikisi de anlatmayacaklarına dair imza atmışlar.
Anlayacağınız “off the record” bir evlilik yaşamışlar.
Ben yine de kendi fikrimi söyleyeyim...
İlişkilerde mahremiyet çok güzel bir şeydir.
Ama bunu noter kanalıyla imzalı yapmak o kadar şık değil.
O FİLM
4) ‘TEMEL İÇGÜDÜ’DE 13’ÜNCÜ KADIN OLMANIN AĞIRLIĞI
HATIRALARINDA “Temel İçgüdü” filminin özel bir yeri var. Çok normal çünkü onu “süperstar” yapan film oydu. Bu rolü kapmak isteyen çok kadın oyuncu varmış ama Sharon Stone’u seçmişler. Rol ona verildikten sonra yönetmen Paul Verhoeven onu odasına çağırmış ve şunu söylemiş:
“Şunu bil ki, birinci tercihim sen değildin. İkinci tercihim de değildin, üçüncü de...
On üçüncü sıradaydın...”
Bir yönetmen, daha çekim başlamadan kadın baş oyuncusunun moralini niye bozar?
Cevabı bir sonraki yazıda...
O SAHNE
5) BEYAZ KÜLOTUN YANSIYOR GÖRÜNTÜ ÇOK BOZULUYOR
SHARON Stone, “Temel İçgüdü” yönetmeninin kendisine neden kötü davrandığını şöyle açıklıyor:
“Çünkü kucağına oturup ondan talimat almamı bekliyordu...”
Ama kötü davranan sadece o değilmiş...
Sinema tarihine geçen o meşhur sorgulama sahnesi çekilirken görüntü yönetmeninin sık sık yanına gelip, “Beyaz külotun ışığı kötü yansıtıyor, görüntü bozuluyor” diyerek külotunu çıkarmasını istemiş.
Tabii henüz MeToo hareketi başlamadığı için bunlar Hollywood’da “zamanın ruhu” sayılıyordu.
STAR PSİKOLOJİ
6) HER İNSAN KENDİ KARANLIK TARAFINA GEÇMEYİ BAŞARMALI
SHARON Stone 2001 yılında bir beyin kanaması geçirdi ve ölümün kenarından döndü.
“Işığı gördüm” diyor ve o nedenle de kitabının adını “Hayatı İki Defa Yaşamanın Güzelliği” koymuş.
“Ben filmlerde kötü karakterleri de oynadım. O nedenle kendi karanlık gölgemden korkmuyorum” diyor ve devam ediyor:
“İnsan kendi karanlık tarafını da oynayabilmeli. Karanlık tarafına geçmeyi başarabilmeli. Ancak o zaman kendini tam olarak tanıyabiliyor. Ben geçtim ve şunu gördüm. O kadar kötü değilmişim...”
Peki karanlık tarafa geçmenin ona sağladığı en önemli şey ne?
“Affedilmeyecek olanı da affetmeyi öğrendim...”
KARANLIK DERSLERİ
7) BİR GÜN TÜRKİYE’NİN JOKER ANSİKLOPEDİSİNİ YAPSALAR
SHARON Stone’un “Dark side of me”, yani “Kendi karanlık tarafım” tezi aklıma şeytani bir fikri soktu.
Acaba çevremde kimler “kişiliklerinin karanlık tarafına geçebiliyor” diye bir test yaptım... Mesela, her iki cümlede bir “ne kadar dürüst olduklarını” anlatan insanlar tek tek geçti gözümün önünden...
Kötü floresan ışığının aydınlattığı kendi aynalarına bakıp orada sadece “Dürüst birer ahlak abidesi” görenler...
Floresan lambalarının etrafında pervane olmuş ‘Joker’ler... Kötülüğün en palyaço halleri...
Üstelik hiçbiri Jack Nicholson, Jared Leto, Heath Ledger, Joaquin Phoenix gibi eğlenceli olamayan karakterler...
Acaba, karanlık tarafa geçmeyi başaran biri kalkıp “Türkiye’nin Mufassal Joker Ansiklopedisi” diye bir şey yapmaya karar verirse...
Bu “İnsanat Ansiklopedisi”nin A maddesine, F, C ve E maddelerine, M, U, Y veya alfabenin öteki harfleriyle başlayan maddelerine kimleri koyarlardı...
Ne dersiniz? Alfabetik sırayla mı gidelim...
Yoksa ilk taşı içimizdeki “en dürüstümüz” mü atsın...
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş