Paylaş
Dünyaca tanınmış siyasetçiler... Bütün bu insanlar önceki gün ve dün Instagram’da bir kadının ardından veda mesajları attılar...
Bugün size, erkek heykelleri altında oturan bu iki kadının hikâyesini anlatacağım...
*
Hikâyeme, önce sağdaki kadından başlayacağım.
Adı Ruth Bader Ginsburg...
Amerika Birleşik Devletleri Anayasa Mahkemesi’nin son dönemdeki tek kadın üyesiydi...
Ginsburg önceki gün hayata veda etti.
87 yaşındaydı...
Bütün dünyanın tanıdığı bu kadın sanatçılar, işte bu efsane kadının arkasından attılar bu veda ve sevgi mesajlarını...
Anayasa Mahkemesi onun arkasından şu mesajı yayınladı: “Milletimiz tarihi önemde bir hâkimini kaybetti...”
*
Bir hukukçu, nasıl böylesine büyük bir kahraman haline dönüşebilir... Ülkenin genç kızları kollarına onun iri gözlüklü çizimlerini dövme olarak yaptırır...
İşte bu onun hikâyesi...
Bir de sağında oturan ikinci kadının...
BİRİNCİ KADIN
O GÜN ASKERİ OKULUN 1700 ÖĞRENCİSİ ÖNÜNDE BİR KADIN
- 1933 doğumlu, ama ben onun hikâyesini 2018 yılının ağustos ayından başlatacağım.
O ayın bir günü Virginia eyaletindeki askeri akademi, tarihinde ilk kez bir kadın hâkim tarafından ziyaret edildi.
Kadının adı Ruth Bader Ginsburg’du...
O gün oradaki ziyaret nedeni, 22 yıl önce anayasa mahkemesinden geçirttiği bir karardı.
Virgina Askeri Akademisi, askerliğin fiziki özellikler gerektirdiğini, o nedenle kadınlara uygun bir meslek olmadığı gerekçesiyle okula kız öğrenci kabul etmiyordu.
*
İşte bunun mücadelesini veren kişi, 3 yıl önce anayasa mahkemesi üyeliğine seçilen Ginsburg’du...
İşe Amerikan Anayasası’nın ünlü “14’üncü değişikliğine” yeni bir yorum getirerek başlamıştı. O değişiklik “ayrımcılığa karşı” konmuştu.
Ama yargıçlar bunu hep sadece “ırk ayrımcılığına karşı” bir değişiklik olarak yorumlamıştı.
Ginsburg, “Hayır bu her tür ayrımcılığa karşı yapılmış bir değişikliktir. Dolayısıyla kadın-erkek eşitsizliği de bu maddenin kapsamındadır” demişti. Anayasa Mahkemesi büyük tartışmalardan sonra 1996 yılında 7’ye karşı 1 oyla bu yeni yorumu kabul etti.
Askeri akademiye kız öğrenciler de alınmaya başlandı.
*
O gün askeri akademiyi sadece ziyaret etmekle kalmamış, aynı zamanda bir konuşma da yapmıştı.
Ve onu dinleyen 1700 harp okulu öğrencisinin içinde 200 de kız öğrenci vardı.
Ginsburg o gün konuşmasını şu cümleyle bitirmişti:
“Virginia Askeri Akademisi bugün daha güzel bir yer...”
*
İşte tam bu noktada büyük fotoğrafta, onun yanında oturan ikinci kadına geleceğim...
İKİNCİ KADIN
İLK BÜYÜK MÜCADELESİ ERKEKLERE EŞİT HAK İÇİN
BÜYÜK fotoğrafta sağda gördüğünüz kadının adı Sandra Day O’Connor...
Amerikan Anayasa Mahkemesi’nin ilk kadın üyesiydi ve 2006’da emekliye ayrıldığında, artık yanında ikinci bir kadın üye daha vardı.
Ancak 2001 yılında bu fotoğraf çekildiği sırada yanında oturan kadınla her konuda aynı fikirde değildi.
İkisi de 14’üncü değişikliğin cinsiyet ayrımcılığını da kapsadığına inanıyorlardı.
*
Ama kaderin garip bir tecellisidir ki, bu maddenin uygulanması mücadelesine ikisi tamamen zıt noktalardan başlamışlardı.
O’Connor’ın ilk büyük mücadelesi kadınlara değil, erkeklere eşit hak sağlanması içindi.
Konu, devlet hemşirelik okullarına erkeklerin kabul edilmemesiydi.
Anayasa Mahkemesi’nin ilk kadın üyesi işte o davada bu okulların da erkek öğrenci alması yolunda savunma yapmıştı.
Şöyle demişti:
“Böyle eşitsiz uygulamalar cinsiyetler arasında ilkel bir rol dağılımı anlayışına dayanmaktadır...”
O davayı kazanmıştı...
İki kadın arasındaki ilişkinin devamı daha da ilginçti.
*
Önceki gün ölen üye Ruth Bader Ginsburg ondan 14 yıl sonra askeri akademiyle kadınların da alınması kararını savunurken, ilk kadın üyenin erkekler için kullandığı o argümanı da kullanmıştı.
İki kadın üye, bütün dünyaya eşitlik kavramının ne olduğunu, dürüst bir hâkimin eşitlik anlayışının ne olduğunu birbirine zıt gibi görünen iki davayla göstermişti...
BUGÜN
GENÇ KIZLAR BİR YARGICI DÖVME YAPTIRIYORSA
- Kadın bir yargıç, bir ülkenin kahramanı haline gelmişse...
- O kadın hâkim ülkenin kadınları için rol modeli olmuşsa...
- Onun hakkında yazılan kitaplar best seller olmuş, filmler gişe rekoru kırmışsa...
- Ve o kadın öldüğünde ülkenin bayrakları yarıya indiriliyor, ülkenin en ünlü kadın sanatçıları ona veda mesajları paylaşıyorsa...
- Bir de binlerce insan ülkenin anayasa mahkemesinin önünde toplanıp şu şarkıyı söylüyorsa...
“Bu ülke bizim ülkemizdir...”
İşte o zaman ülkeler, bütün vatandaşlarının ülkesi haline gelir...
*
Dün, Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu için oybirliğiyle aldığı kararın bende yarattığı umudu yaşarken bunları düşündüm.
GÜNÜN TESTİ: BU ALBÜM DEMODE Mİ YOKSA YEPYENİ BİR ROMANTİK Mİ
DÜN “Bir İlkbahar Sabahı” şarkısını kimler söylemiş bakarken Zeki Müren’le ilgili bu plak kapağına rastladım.
Zeki Müren söylüyor, Mesut Mertcan şiirleri okuyor...
1988’de çıkmış...
*
Meğer ne güzel bir albümmüş...
Nasıl atlamışım böylesine harika bir prodüksiyonu...
Zeki Müren harika...
Şarkıların düzenlemeleri ve orkestra performansı mükemmel...
Mesut Mertcan çok etkileyici okuyor şiirleri...
Belki bazılarınıza çok eski ekol gibi görünebilir... Ama her insanın tek kişilik anlarında böyle sağlam romantizmlere ekmek kadar ihtiyacı var diye düşünüyorum...
Benim “Arta Kalan Zamanda” albümlerini seveniniz varsa...
Bu albümü kaçırmayın derim. Birçok yalnızlık akşamınızı kurtarır...
*
Bu arada kapaktaki Zeki Müren çizimine bittim...
Çok naif, çok stilize, çok güzel, çok idealleştirilmiş bir Zeki Müren...
Tam özlediğim gibi...
DİZİ JENERİĞİNDE 55 YIL SONRA KEŞFETTİĞİM ŞEY
BU haftanın sürpriz dizisi “The Miracle” (Mucize) oldu.
BluTV’de yayınlanan bir İtalyan dizisi...
Polisin yerel bir mafya babasının evinde bulduğu heykelle başlayan dizinin inançla gerçek arasında gidip gelen çok ilginç bir hikâyesi var.
Ama dizinin beni en çok etkileyen yanı jeneriği oldu...
Sekiz bölümün hepsi Jimmy Fontana’nın “Il Mondo” adlı harika şarkısı...
Bu şarkı 1965 yılının nisan ayında çıktı...
18 yaşındaydım ve İzmir’in düğün salonlarında İtalyanca şarkıların çalındığı yıllardı...
Bugün diyorum ki...
Bu dizi, sırf jeneriği için bile seyredilebilir...
Bu jenerik sayesinde şunu da keşfettim.
Şarkının düzenlemesini, büyüklüğü gittikçe daha iyi anlaşılan ve bu yıl 6 Temmuz günü kaybettiğimiz Ennio Morricone yapmış...
ANADOLU HİP HOP’UNDAN SONRA ANADOLU REGGAE’Sİ
İKİ hafta arayla ikinci çok güzel Kara Toprak yorumu geldi.
Cuma günü streaming platformlarına Âşık Veysel’in bu hiç bitmeyen şarkısının bu defa reggae ritminde bir cover’ı kondu.
Islandman ve Jacob Gurevitsch söylüyor.
Üç hafta önce Deeperise, Cem Adrian, Şanışer aynı şarkının Anadolu hip hop versiyonu sayılabilecek çok güzel bir yorumunu çıkarmıştı. Nasıl bir şarkıymış bu...
Ne yılları takıyor, ne nesilleri...
Hep dimdik, genç ve ayakta...
Ahmet Güneştekin, sanatta geleneği, “Gelene” “Ek” olarak tarif ediyor.
Bu şarkıları dinleyince ben de bu tarife inandım.
ANADOLU ROCK:
GAYE SU AKYOL: BİR İLKBAHAR SABAHI
10 Eylül günü platformlara konan bir şarkı...
“Bir İlkbahar Sabahı...”
Gaye Su Akyol söylüyor...
1985 yılının şahane bir şarkısı...
Bestesi Erdoğan Berker’e ait...
Sözleri Dr. Bekir Mutlu’nun...
Kimler söylemedi ki...
Zeki Müren, Mediha Şen Sancakoğlu, Ferdi Özbeğen, Yaşar Özel, Coşkun Sabah, Faruk Tınaz...
Erol Evgin, Deniz Seki ile birlikte söylemişti.
Şimdi de Anadolu rock ritmi ile geldi.
Rock Anadolu’ya yakışıyor...
Hip hop da, reggae de...
Paylaş