‘Düşman’ gazeteciyle 18’inci delikte çok gizli bir buluşma

1)“18’inci delik” bir golf deyimi...Golf sahalarında ya 9 ya 18 delik bulunuyor. Bugünkü hikâyemiz işte orada, 18’inci deliğin başında geçiyor...

Haberin Devamı

Önce olay yeri keşfi yapalım... Dünyanın en meşhur golf kulübü, herhalde, Amerika’nın Florida eyaletindeki Mar-a-Lago Golf Kulübü’dür... Çünkü burası ABD’nin eski başkanı Donald Trump’ın sahibi olduğu bir yer... Daha önemlisi Trump başkanlığı boyunca orasını “Kışlık Beyaz Saray” olarak tanımlıyor...

Kulübün 500’e yakın üyesi var...

Trump burayı kendine merkez olarak seçtikten sonra giriş aidatı 150 bin dolardan 250 bin dolara çıktı...

‘Düşman’ gazeteciyle 18’inci delikte çok gizli bir buluşma

Bu golf kulübünün çok özel ve öteki alanlarından ayrılmış bir bölgesinde Trump’ın malikânesi var.

Bu yapı, Florida’nın en büyük üçüncü, bütün Amerika’nın ise 20’nci en büyük malikânesi olarak biliniyor. Ancak kulübün yakın geçmişinde kötü bir olay var.

Haberin Devamı

Çocuk tacizi ve tecavüzü nedeniyle girdiği cezaevinde intihar eden Epstein de bu kulübün üyesiymiş.

Kulüp üyelerinden birinin kız çocuğunu taciz edince üyelikten çıkarılmış.

Neyse asıl konumuz bu değil... Şimdi ikinci yazıda asıl konuya geliyorum.

2) O MALİKÂNENİN, ÜÇ GÜN ÖNCE ÖĞRENDİĞİMİZ SÜRPRİZ MİSAFİRİ

ÜÇ gün önce öğrendik ki, Trump işte bu malikânede kimsenin hayal bile edemeyeceği bir insanla gizlice buluşmuş...

Bu görüşme geçen ilkbaharda olmuş ve o tarihten beri kimse Trump’ın o sürpriz kişiyle neden buluştuğunu bilmiyormuş.

*

Buluştuğu kişinin adı Michael Wolff...

Trump’ın belki de en kızdığı, yanına bile sokmak istemeyeceği bir gazeteci...

Şöyle düşünün, Turgut Özal, kendisi hakkında “Turgut Nereye Koşuyor” kitabını yazan Emin Çölaşan’la buluşuyor ve sohbet ediyor...

Michael Wolff, Trump hakkında 3 kitap yazmış bir gazeteci...

Kitaplarının her biri best seller olmuş.

Daha piyasaya çıkmadan 1 milyon adet satılmış.

‘Düşman’ gazeteciyle 18’inci delikte çok gizli bir buluşma

Bu kitaplarda Beyaz Saray’da dönen dolapları, perde arkasında geçen kavgaları yazmış.

Trump’ı yerden yere vurmuş. Dahası kitabının tanıtım konuşmalarından birinde “Trump’ın evlilik dışı gizli bir ilişkisi olduğunu” söylemiş.

Haberin Devamı

Trump ve avukat ordusu bu kitabın yayınlanmasını önlemek için elinden geleni yapmış...

*

Trump işte böyle bir gazeteci ile buluşuyor ve o gazeteci buluşmayı 3 gün önce New York Times’a misafir yazar olarak yazdığı bir yazıda bütün dünyaya duyuruyor.

Ama yazının başlığı çok çarpıcı ve çok ilginç.

“Trump 2024’te kesinlikle yine başkanlık yarışına girecek.”

Evet, Mar-a-Lago’daki buluşmadan bu yazı ve bu mesaj çıkıyor.

MEDYA DEDEKTİFİ
3)MUHALİF GAZETECİYE ANCAK SEÇİM KAYBEDİLİNCE Mİ İHTİYAÇ DUYULUR

ŞİMDİ biraz medya dedektifliği yapalım.

Hatırlayın...

Trump’ın “gazetecileri” vardı...

Sayıları üç beşi geçmezdi...

Bazılarıyla Beyaz Saray’da yediği “Big Burger”lar olay olmuştu.

Haberin Devamı

Buna karşılık sevmediği CNN muhabirini salondan kovardı.

New York Times’a, Washington Post’a demediğini bırakmazdı...

Peki şimdi nasıl oluyor da kendisi aleyhine 3 kitap yazmış ve kendisini yerden yere vurmuş bir gazeteciyi kabul edip onunla uzun uzun konuşuyor?

*

Acaba nedeni şu olabilir mi:

Böyle bir mesaj “körü körüne yandaş” bir gazeteci ve gazete aracılığıyla verilseydi kimseyi ikna edemez miydi?

Oysa Trump’ın meselesi muhalefetle değil...

Asıl ikna etmesi gereken iki ayrı grup var.

*

Birincisi hakkındaki hukuki soruşturmaları başlatan savcı ve hâkimler. Onlara “Bakın ben yeniden geleceğim” mesajını çok kuvvetli ve ikna edici şekilde vermesi gerekiyor.

Haberin Devamı

İkincisi ise Cumhuriyetçiler...

Başkan olmasa bile çok güçlü bir başkan adayı olarak kalması gerekiyor. Bu da parti içinde güçlü bir konumda kalmasını gerektiriyor.

*

İşte bu iki konuda mesaj ancak kendisine muhalif bir gazeteci ve itibarlı bir merkez medya sayesinde verilebilir...

*

Tabii bize de şu soru kalıyor:

Demokratik bir ülkede bir siyasetçinin “itibarlı bir medyanın” önemini keşfetmesi için ille de seçimi kaybetmesi ve aklının başına 18’inci delikte mi gelmesi gerekir?

Bu gerçeği iktidarının en güçlü günlerinde keşfetse ve medya politikalarını buna göre yürütseydi...

Hem ülkesi hem kendisi hem de ülkesinin itibarı için çok daha iyi olmaz mıydı...

Haberin Devamı

‘Düşman’ gazeteciyle 18’inci delikte çok gizli bir buluşma

İTİBAR
4) RESTORANLARA SOKULMAYAN MİCHAEL WOLFF ÇOK MU İTİBARLI

HAYIR kesinlikle değil...

Dünyanın en ünlü gazetecilik dergilerinden Columbia Journalism Review onu çok eleştiriyor.

Olayları çok saptırdığı söyleniyor.

Bizzat kendisinin evlilik dışı ilişkileri var, ama Trump’ın evlilik dışı ilişkilerini diline doluyor, sonra elimde bu konuda delil yok diyor.

Çıkardığı maraza yüzünden New York’ta birçok restoranın kara listesinde...

Bütün bunlar tamam...

Ama neticede yazdığı bu yazı New York Times’ta yayınlanıyor...

Yani şu sıralar dünyanın en etkili yazılı ve dijital mecrasında...

Tabii ki mesaj oradan yayılınca etkisi, seçim öncesinin “yalaka yandaşı” Fox News’un “propagandası” gibi görünmekten çıkıyor.

Görüyor musunuz, 18’inci delikte keşfedilen “itibarlı bir merkez medya” gerçeği ne kadar çarpıcı...

Hep söylüyorum.

İktidar yanlısı gazeteci olmak şerefli bir şeydir.

Muhalif gazeteci olmak da şerefli bir şeydir.

Şerefli olmayan, bu görüşleri aptalca bir propagandaya çevirmektir...

AFGAN GÖÇMENLERİN NİYE HEPSİ ERKEK

NİYE HİÇ KADIN, ÇOCUK, YAŞLI YOK

DÜN sosyal medyada yayılan söylentilerden biri şuydu:

“Afgan göçmenlerin neredeyse hepsi genç ve erkek... Aralarında kadın, çocuk, yaşlı yok... Bunların hepsi ya milis ya paralı asker olacak...”

Google’a girip “Afgan göçmeni fotoğrafı” yazdığımda gelenler arasında kadınların, çocukların, yaşlıların olduğu fotoğraflar da var.

Ama yayılan algı bu...

‘Düşman’ gazeteciyle 18’inci delikte çok gizli bir buluşma

Ülkemizde şu an 6 milyona yakın göçmen barındırıyoruz.

Buna iki-üç milyon Afgan göçmen de eklenirse sorunun hem ekonomik hem sosyal boyutu altından çıkılamayacak bir noktaya gelebilir.

Kafamızı hiç kuma gömmeyelim. Durum acil. 

Bugün değil, dün değil, önceki günden beri atmamız gereken adımlar var.

*

Acil olarak yeni göçü önlemeli, İran’a artık bu göçü kabul edemeyeceğimizi kesin dille anlatmalıyız.

“Müslümansa kim gelirse gelsin” politikasına da son vermeliyiz.

Konuyu toplumsal düzeyde tartışmaya başlamalıyız. Ama tartışmak isteyen herkese anında “ırkçı” ve “faşist” damgası vurmaktan da vazgeçmeliyiz.

Hepimiz, öncelikle de iktidar bilmeli ki önümüzdeki seçimin en önemli konusu belki bu olacak...

*

Kısaca:

Göçmen sorununu, bunu tartışan herkese anında ırkçı ve faşist damgası vuranlarla, “Göçmenlerin hepsini gönderelim, suyunu keselim, elektrik vermeyelim” diyen fanatiklerin elinden kurtarıp, makul insanların alanına çekmeliyiz...

*

Bu artık gerçek bir beka meselesi haline geldi...

‘Düşman’ gazeteciyle 18’inci delikte çok gizli bir buluşma

İSTANBUL’UN ‘NEW COOL’U’ GERÇEKTEN NEW COOL OLMUŞ

“Cool İstanbul” 2013’te Salt Galata’da açılan bir serginin adıydı.

Çok sevmiştim o lafı o yıllarda.

Üzerinden çok yıllar geçti...

Türkiye çok kötü olaylar yaşadı...

Ve bence 2010’lu yıllardaki o yükselen şehrin cilası bozuldu...

Kültür ve Turizm Bakanlığı yeni bir film hazırlatmış.

Sloganı “İstanbul is The New Cool”...

Yani “Yeni Harika”.

Bu sloganı çok sevdim.

Video da çok güzel...

Ama benim gözümde videoyu en güzel yapan tarafı kadınlar...

Bütün dünyada artık restoranlarda kadın kadına yemekler, birlikte seyahate çıkan kadınlar, kendi aralarında eğlenen kadınlar trendi var.

Filmde de bu tema çok ağırlıklı...

Şurası kesin... Kadın İstanbul’a yakışıyor....

Cool yapıyor...

İSTANBUL’UN YENİ COOL SEMTLERİ HANGİLERİ

“İSTANBUL is The New Cool” filmi hakkında bazı bilgiler vereyim:

Filmin prodüksiyonu 2 aylık bir sürede tamamlandı.

Çekimler 10 gün sürdü, 60 saati aşkın drone çekimi yapıldı.

Prodüksiyonda 90 kişilik bir ekip görev yaptı.

12’si ana cast olmak üzere 100’ün üzerinde oyuncu kullanıldı.

Film, şu semtlerde çekildi:

Kadıköy, Üsküdar, Beyoğlu, Fatih, Levent, Şişli, Beşiktaş, Sarıyer, İstanbul Boğazı, Metro hatları, Şehir hatları, köprüler ve camiler.

Dolmabahçe Sarayı, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Topkapı Sarayı, Aya İrini Kilisesi, Küçüksu Kasrı, Mecidiye Kasrı...

KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Nagehan Keleş
Tasarım ve Uygulama:Pelin Akaydın

Yazarın Tüm Yazıları