Paylaş
Yangından evvel bu salonda bir sanat sergisi vardı. Felaketle birlikte, yardım depolama ve dağıtım merkezi haline dönüştürüldü.
*
İtiraf edeyim dememe bile gerek yok.
Bu büyük yangında ne yazık ki Şahan Gökbakar gibi kahramanca savaşamadım.
Birçok gazeteci arkadaşım gibi yangın bölgelerine gidip yerinde göremedim.
Milyonlarca insan gibi, televizyonumun karşısında çaresizce gözyaşı döktüm.
Türkiye’yi bir baştan ötekine saran muazzam insanlık zincirinin gönül halkalarından biri olabildim sadece...
Başta Şahan olmak üzere bu fedakâr arkadaşlarımızın hepsine teşekkür borçluyuz...
İnanıyorum ki bu yangın yeniden bir millet doğurdu...
*
İşte bu duygularla pazar günü Konacık’taki Herodot Kültür Merkezi’ndeki yardım merkezine gidip, orada çalışan insanlara vatandaş olarak teşekkür etmek istedim.
Tabii başta günlerdir sahada yangınla göğüs göğüse savaşan Belediye Başkanı Ahmet Aras’a...
Ve Türkiye’nin her yerinden akan yardımın lojistik organizasyonunu, dağıtımını büyük başarıyla koordine eden Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Tutkun’a...
Şimdi yazacaklarım, o yardım merkezinde gördüklerim ve dinlediklerimin küçük bir özeti...
1. İNSAN ILKYARDIM MALZEMESI KADAR HAYVAN ILKYARDIM MALZEMESI GELMIŞ
KAPISINDA dev bir Atatürk portresi ve Türk bayrağı asılı kültür merkezinin içine daha ilk adımınızı attığınızda insanı afallatan yardım dağları ile karşılaşıyorsunuz.
Girişte, ilkyardım malzemesi ve ilaçlardan oluşan bir tepe var... Koliler dolusu malzeme kayda geçirilerek oraya istiflenmiş.
Büyük salonun bir bölümünde 5 bin yangın söndürücü duruyor.
Bir taraf devasa su kolileri yığını...
Bir başka tarafta ise yangında yaralanan, kurtulan hayvanlar için gönderilen ilaç, tedavi ve beslenme maddesi görülüyor.
İlginç olan, hayvanlar için gönderilen malzeme tepesi, insanlar için gönderilenler kadar büyük.
Bu ilaçların önemli bir bölümü kalacakmış ve kullanım süreleri geçmemesi için bölgedeki sağlık ocaklarına dağıtılacaklarmış.
AYRINTILAR
2. 10 BİN ŞARJ ALETİ, 60 BİN KUTU AYRAN
SALONUN bir tarafında teknoloji köşesi var... Sahada çalışan insanların iletişiminin kopmaması için her tür malzeme yardımı gönderilmiş.
Mesela 10 bin telefon şarj aleti gelmiş.
Şarj kablosundan çok prizli donanımlara kadar her şeyi düşünmüş vatandaş.
Bu arada sahadakilerin dumandan zehirlenme ihtimallerine karşı 60 bin kutu ayran gelmiş.
AYRINTILAR
3. SEYYAR TUVALETLER VE SEYYAR DUŞLAR
YARDIM gönderen vatandaşlar, ancak gelişmiş ülkelerde görülebilecek ayrıntıları da dikkate almışlar.
Mesela 100 seyyar konteyner gönderilmiş.
Bunlar seyyar tuvalet ve seyyar duş haline gelebilen ünitelermiş.
Ayrıca 100 jeneratör yardımı yapılmış.
YARATICILIK
4. DAHİYANE BİR BULUŞ: BETON KARMA MAKİNELERİ FORMÜLÜ
- KONUŞTUĞUM çok sayıda yetkili Çağdaş İnşaat Holding’in, daha ilk anda, elindeki 40 beton karma makinesini su taşıma ve pompalama aracı haline dönüştürüp, sahaya su taşımasını anlatıyor. Bu araçların taşıdığı suyla, yangın bölgesine çok yakın yerlerde suni gölet yapılıp, helikopterlerin su alması sağlanmış. Bu buluşun önümüzdeki dönemde dünyada birçok yerde orman yangınları için bir model formül olacağı konuşuluyor.
- Yetkililer bir de “Hepsiburada”nın lojistik araçlarının, yardımın yerine ulaştırılmasında büyük katkısı bulunduğunu söylediler.
EN UZUN GECE
5. İKİ GÜN İKİ GECE BOYUNCA “ÇOCUK MEZARLIĞI’ SAVAŞI
YANGININ en kritik anlarını sordum. “Çocuk Mezarlığı” savaşı dediler. Burası, yanan Mazı’nın bir mahallesi...
Eski Bodrum internet sitesinde Yılmaz Bozkurt’un yazısında okuduğuma göre, mahallenin “Çocuk Mezarlığı” adı şuradan geliyormuş.
Rivayete göre eski Yörük beylerinden birinin çocuğunu yılan sokmuş ve ölmüş.
Çocuk buraya gömülmüş ve bu yerin adı ‘Çocuk Mezarlığı’ olmuş. İlginç olanı burada çok sayıda başka çocuk mezarı da varmış. İşte itfaiyeciler tam o boşaltılmış mahallede yangını döndürmek için iki gün iki gece savaşmışlar.
Çünkü yangın oradan geçseymiş Bodrum’u tehdit eder hale gelecekmiş.
YENİ OLGU
6. KADIN GÖNÜLLÜLER ORDUSUNUN DOĞUŞU
BU yangının sembol fotoğraflarından biri, hortum taşıyan köylü kadınlardı. Bu fotoğraf Kurtuluş Savaşı’nda sırtında top mermisi taşıyan kadınlara benzetildi. Benzer bir tabloyu pazar günü Konacık Heredot Kültür Merkezi’nde de gördüm.
Burada 350’ye yakın gönüllü çalışmış. Bunların 250’si kadınmış. Tepedeki fotoğrafta arka plana bakarsanız, çalışanların çoğunun kadın gönüllü olduğunu siz de göreceksiniz.
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Bu büyük felaket Türkiye’de muazzam bir “kadın gönüllü ordusu”nun doğuşuna neden oldu.
Yeşil vatana sahip çıktılar.
İnşallah ülkemizin kadınlarını hayatın her alanında böyle sivil aktif toplumsal çalışmalarda göreceğiz.
7. İTFAİYECİ-ORMANCI KOORDİNASYONU VE 'HAVA YÖNETİM UZMANI' EKSİKLİĞİ
HAVA Kuvvetleri’nde her operasyon sonunda yapılan değerlendirmeye “debriefing” denir. Bodrum Belediyesi de daha şimdiden bunu yapmaya başlamış.
Onların görüşü şu:
- Bu yangında belediyelere ait itfaiyeler gerçekten çok iyi çalışmış. Ormancılar da aynı şekilde fedakârca mücadele etmiş.
- Ancak orman yetkilileri ile itfaiye arasında belirgin bir koordinasyon bozukluğu yaşanmış.
- Onların gözlemlerine göre el atılması gereken ilk ve en acil konu, “hava koordinasyon ve yönlendirme yetkisi”nin düzenlenmesi.
Hangi helikopterin ve uçağın nereye yönlendirileceği konusunda karar mekanizması hiç iyi çalışmamış. Bu görevin çok uzman kişilere verilmesi gerekiyor.
TERSANEDEKİ TİNER DEPOLARI KÂBUSU
- BODRUM açısından en büyük tehlike, yangının Yalıçiftlik’le Bodrum arasındaki tersanelere yaklaştığı gece olmuş.
Tersanelerde tiner depoları varmış ve her an patlayabilirmiş.
Yangın oraya gelmeden çevrilmiş.
LANSKY KANUNLARI: MAFYA’YA YARADI BELKİ SİZE DE YARAR
Las Vegas’a son gidişimde oradaki “Mob Müzesi”ni (Mafya müzesi) gezerken gözlemlediğim bir şey beni şaşırtmıştı. Mafya denince benim aklıma Al Capone, Lucky Luciano gibi isimler gelirdi. Ama o müzenin iki efsane ismi “Bugsy” lakaplı Benjamin Siegel ve özellikle de Meyer Lansky’di...
*
Lansky, İtalyan ve İrlanda egemenliğindeki Amerikan organize suç aleminin belki de tek Yahudi üyesiydi. “Mafya Muhasebecisi” olarak biliniyordu.
Küçükken Rusya’da, Kazak bir süvari gözünün önünde amcasının elini kılıçla kesmiş. ABD’ye göç ettikten sonra mahallesinde barbut atanları matematiksel bir bakışla izleyip olasılık hesapları yaparak büyümüş. Sonra Mafya’nın en güvenilen ismi olmuş.
*
Sadece parayı değil, suç eylemini de öylesine mahir biçimde yönetiyordu ki, Amerikan polisi onun hakkında “yasadışı kumar oynatmak”tan başka hiçbir suç bulamadı.
O yıllarda 300 milyonluk bir mafya parasının bulunduğu söyleniyordu.
O parayı öylesine başarılı bir biçimde saklamıştı ki, bugüne kadar bulunamadı.
O nedenle hiç hapse girmeden 81 yaşına kadar yaşadı.
*
Geçen akşam onun hayatını anlatan “Lansky” adlı filmi seyrettim. Lansky rolünü çok sevdiğim Harvey Keitel oynuyordu. Filmi izlerken onun konuşmalarından “Lansky Kanunları” diye 4 madde çıkardım.
Belli ki bunlar onun işine yaramış.
Belki sizin ve benim de işime yarar.
BİRİNCİ KANUN: YERALTINDA KAZAN YERÜSTÜNDE HARCA
- BİRİNCİ KANUN: “Mafyadan para kazanmak istiyorsan yeraltında kalma, yerüstüne çık. Yeraltında kazandığın parayı ancak yerüstünde yiyebilirsin.”
*
- İKİNCİ KANUN: “Hayatını bir kumar olarak yaşayabilirsin. Bu kumarda çeşitli olasılıkları deneyebilirsin. Ama şunu asla unutma ki; günün sonunda hep kasa kazanır.”
*
- ÜÇÜNCÜ KANUN: “Paranı kaybedersen, hiçbir şey kaybetmiş olmazsın. Sağlığını kaybedersen, birkaç şeyini kaybetmiş olursun. Ancak karakterini kaybedersen, bil ki her şeyini kaybedersin.”
*
- DÖRDÜNCÜ KANUN: “Hayatta birçok şey gelir, geçer. Ama sonunda öyle bir noktaya gelirsin ki orada ne olduğunu, yani kendini ancak sevdiklerinin gözünde ölçebilirsin.”
HAFTANIN ŞARKISI
THE WEEKND’İN YENİ ŞARKISI VE DİSKONUN ŞAHANE DÖNÜŞÜ
AŞAĞI yukarı 5 yıldan beri her cuma sabahı çok erken kalkıp, streaming platformlara o gece konan yeni şarkıları dinliyorum. Spotify gibi platformlar yeni şarkıları cuma sabahı koyuyor. Pazar günleri de o hafta yeni çıkan şarkılardan bazılarını, türlerine göre size yazıyorum.
*
Dün sabah gördüm ki New York Times da bir yazarını görevlendirmiş ve artık okuyucularına yeni şarkıları tanıtıyor.
Geçen cumanın süper şarkısı hiç şüphesiz The Weeknd’in yeni şarkısı “Take My Breath”ti...
Geçen yıl “After Hours” gibi şahane bir albüm yapan The Weeknd, başarı çıtasını giderek yükseltiyor.
*
Yeni single’ı “Take My Breath” de çok güzel bir şarkı... Bee Gees’in disko yıllarını hatırlatan bir ritim ve ses... 1970’lerin diskosu dönüyor. Pandeminin sonunu inşallah diskolarda kutlayacağız.
‘ERKEK ADAM OL’ DERGİSİNDE İLGİNÇ BİR KAPAK FOTOĞRAFI
KANAL D’nin dizisi “Baht Oyunları”nın başrol oyuncusu Aytaç Şaşmaz, “BeMan” dergisine kapak olmuş.
Kapak tasarımı için Jean Paul Gaultier’nin bu yıl yine patlayan, çizgili “sailor” (denizci) tasarımı kullanılmış. “BeMan” ilgiyle izlediğim ve modernitesini çok beğendiğim bir dergi. Derginin adı Türkçede “Erkek ol” anlamına geliyor ama siz isterseniz, “Adam ol” veya “Erkek adam ol” diye çevirebilirsiniz.
Ama herhalde burada kastedilen kesinlikle “Maço adam ol” değil...
Çünkü Gaultier’nin çizgili marin tişörtleri ve “sailor” tasarımı maço erkekler için hiç de uygun bir kıyafet değil... Tişört ve denizci kepi Aytaç Şaşmaz’a çok iyi gitmiş...
Paylaş