2024’ün sinematik cevherleri

2024 sona ererken bu yıl kalbimi çalan filmleri paylaşmak istedim.

Haberin Devamı

Bu yıl dikkate değer birçok film vardı ama benim için 2024’ün en iyi filmleri arasında “Anora”, “The Brutalist”, “Conclave”, “The Substance” ve “Emilia Perez” kesinlikle var. Bu filmler jenerik aktıktan sonra bile zihnimde kaldı.
Brady Corbet’in Mona Fastvold ile birlikte yazdığı üçüncü filmi “The Brutalist” gerçek bir başyapıt. Üç buçuk saatlik film su gibi akıyor.
Holokost’tan kurtulan mimar László Tóth’un üzerine odaklanıyor. Adrien Brody, mimar Tóth’un yürek burkan içsel acısını ve sanatçı yönünü olağanüstü bir performansla canlandırıyor. Keza Guy Pearce inanılmaz bir iş çıkarıyor. Tek kelimeyle 2024’ün en epik filmleri arasında “The Brutalist”.

2024’ün sinematik cevherleri

Sean Baker’ın 2024 Palme d’Or kazanan filmi “Anora” mutlaka izlenmeli.
Rus oligarkın sorunlu oğluyla evlenen seks işçisi Ani, kocasının öfkeli ailesinin gazabına uğrar ve engel olamayacağı bir kaosa sürüklenir.
Vatikan entrikalarını anlatan ki “Conclave”. Sırlar ve güç mücadeleleri muhteşem bir kadroyla buluşuyor.
Akıllıca yazılmış senaryo sayesinde göz kırpmadan izleniyor.

Haberin Devamı

2024’ün sinematik cevherleri

Coralie Fargeat’ın “The Substance”ı kadınlara yapılan yaş zorbalığını cesur, cüretkâr, sınırları zorlayan ve rahatsız edici bir şekilde anlatıyor. Demi Moore zaten Hollywood’un en özel en başarılı kadın oyuncularından biri, bu filmde de muhteşem performans sergiliyor.
5 filmden oluşan listeme koyarken en çok düşündüğüm film “Emilia Perez” oldu.
Jacques Audiard’ın filmi müzikal suç draması.
Karla Sofia Gascón, Selena Gomez ve Zoe Saldaña Cannes’da ‘en iyi kadın ödülü’nü paylaştılar. Mizah var, müzik var, duygu var, suç var, pişmanlık var.
Filmin Yönetmeni Audiard’ın da dediği gibi gerçekten benzersiz bir film.

2024’ün sinematik cevherleri

Nicole Kidman’ın yeni filmi “Babygirl”: Rahatsız edici mi, cesur mu?

Haberin Devamı

Halina Reijn’in yazıp yönettiği erotik gerilim filmi, profesyonel bir ortamda güç dinamikleri, cinsellik ve yasak bir aşk çevresinde şekilleniyor. Nicole Kidman, filmde üst düzey bir CEO’yu canlandırıyor ve kendinden genç stajyerle yasak ilişkiye başlıyor.
Geçtiğimiz haftalarda film gösterimi sonrası Nicole Kidman, bu projeye neden ‘evet’ dediğini şu sözlerle açıkladı:
“Her zaman kendimi yeni bir yöne itmek isterim. Bir oyuncu olarak sürekli bir arayış içindeyim ve gitmediğim alanlara gitmeyi seviyorum. Babygirl, daha önce keşfetmediğim bir alanı temsil ediyor.”
Benim fikrim hâlâ “Nicole neden bunu yaptı” yönünde. Daniel Craig’in “Queer” filmindeki rolü için de aynı şeyi düşünmüştüm.
Bu roller, Kidman ve Craig gibi oyuncular için sadece bir iş. Ancak biz izleyiciler onlar gibi bakamıyoruz işte. Kariyerinin zirvesinde neden bu rol, gerek var mıydı diye düşünen taraftayım.
İzleyicilerin tartışmaları devam ederken Venedik Film Festivali’nde bu rolüyle ‘en iyi kadın oyuncu ödülü’nü kazandığını da hatırlatmak isterim.

Yazarın Tüm Yazıları