Paylaş
Nagehan Alçı onunla yaptığı mülakatı iki gün üst üste yayınladı...
Oysa ilk günden beri orada CNN’in bir kadın muhabiri vardı...
BBC oradaydı...
Ama görüntülü olarak ilk mülakatını bir Türk kadın gazeteciye verdi.
Nagehan Alçı’nın başarısı kadar, Karzai’nin tercihi de anlamlı...
Öyleyse gelin bu mülakatın biraz arka odalarında dolaşalım.
SEFARET AVLUSUNDA BAŞI AÇIK, KARZAİ’NİN EVİNDE BİLE ÖRTÜLÜ
NAGEHAN, Türkiye’nin Kabil Büyükelçiliği’nin avlusunda bir hatıra fotoğrafı çektirmiş.
Orada başı açık. Ancak Karzai’nin yanına çekilen fotoğraflarda başı örtülü. Yani onun evine bile başı kapalı gitmek zorunda hissetmiş.
*
İşte böyle bir ortamda Karzai diyor ki:
“Artık Taliban hareketine işleri daha iyi yapması için yardımcı olmalıyız, ülkeyi ileri götürmesini sağlamalıyız...”
Arkasından ekliyor:
“Ama biz hükümette yer almamalıyız. Yeni ve genç isimler gelmeli ama onlar tüm Afganistan’ı temsil etmeli... Bu ülkenin tüm unsurları kendini hükümette görebilmeli...”
Karzai her iyi niyetli insan gibi yapıcı ve iyimser bir dille konuşuyor.
Afganistan’ı ileriye götürecek bir yönetimin kurulması konusunda umutlu olmalı ki destek vereceğini söylüyor.
Peki bundan 2, 5, 10 yıl sonra Afganistan’da nasıl bir tablo görebiliriz?
Bu iyimserlik nasıl bir sonuç verir?
BEN BU İYİMSERLİĞİ BİR YERDEN HATIRLIYORUM
Allah bana epey tarihi olay görecek kadar ömür verdi.
Karzai’nin sözleri bana, bundan 42 yıl önce İran’ın liberal aydınlarının, seküler demokratlarının, sosyalistlerinin, komünistlerinin Şah’a karşı Humeyni’ye destek verirken söylediklerini hatırlattı.
42 yıl sonra gelinen nokta ortada...
İran’da ne muhalefet kaldı, ne solcu, ne seküler siyasi oluşumlar...
DAHA 11 YIL ÖNCE MISIR’DA GÖRDÜĞÜMÜZ BİR TABLO
Daha yakına geleyim.
On bir yıl önce Mısır’daki Hüsnü Mübarek’in devrilmesiyle sonuçlanan Arap Baharı hareketi sonunda seçimler yapıldı.
İhvancılar yüzde 25 oy aldılar.
Ülkenin liberal aydınları, solcuları, sekülerleri de destek verince İhvancı Mursi cumhurbaşkanı oldu.
Ne yaptı?
Kendisine destek verenlerin uyarılarını dikkate almadı, aldığı yüzde 25 oyla oturduğu Devlet Başkanlığı koltuğunda geniş bir mutabakat anayasası yerine, bir şeriat anayasası hazırladı...
Sonunda maalesef insafsız bir darbe ile devrildi...
Ülke demokrasiye geçeceğine askeri rejime gitti.
Ne yazık ki son 50 yılda radikal İslami hareketlerin hiçbirinden bir demokrasi çıkmadı...
MÜSLÜMANLARIN TARİHİ İLKİNDE TRAJİK, İKİNCİSİNDE KOMİK Mİ TEKERRÜR EDER
Karzai’nin destek verdiği Taliban, İran’da Mollaların, Mısır’da İhvancıların yapmadığını yapar mı...
Yani bütün ülkeyi temsil edecek, herkese güven verebilecek demokratik bir rejim kurabilir mi?
Yoksa İslam aleminin makus talihi tekerrür mü eder...
Karl Marx, “Tarihte olaylar iki kere tekerrür eder. İlkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak” demişti.
İslam dünyasının tarihinde ise ikincisi de “trajedi” şeklinde oldu...
PEKİ TARİHİN ÜÇÜNCÜ TEKERRÜRÜ NASIL OLACAK
Ya üçüncü nasıl olur?
Umut edelim ki hiç olmazsa bu defa “komedi” şeklinde olsun, fazla zulüm ve kan, gözyaşı ve düş kırıklığı olmasın...
Çünkü bütün dünyanın Müslümanları son 50 yılda çok fazla trajedi yaşadı...
Hem de kendi kendilerine
zulüm ederek...
Bütün bunlara bakınca Atatürk’ün kurduğu ve ondan sonraki nesillerin seçimler ve mutabakat ile yaşattığı bu laik Cumhuriyet gözünüzde daha da büyümüyor mu... Hatta gözbebeğiniz haline gelmiyor mu...
Eğer öyleyse hepimiz onu gözbebeğimiz gibi koruyalım.
SOPRANOS MERAKLILARINA YENİ DİZİ 1 EKİM’DE GELİYOR
21’İNCİ yüzyılı açan en önemli televizyon dizilerinden biriydi “Sopranos”...
1999’da başlayıp, 2007’de bitmişti...
New Jersey’de mahalli bir mafyayı anlatıyordu.
*
HBO’yu HBO yapan dizilerden biriydi...
Benim gibi çok hayran bıraktı geride.
Başoyuncu James Gandolfini diziye karakterini vermişti.
Ne yazık ki 2013 yılında, henüz 51 yaşında kalp krizinden öldü.
İşte o kült dizinin şimdi bir tür devamı çekiliyor...
Pardon devamı değil, başlangıcı denilebilecek bölümü...
Adı “The Many Saints of Newark”...
Dizinin en büyük sürprizi ise James Gandolfini’nin oğlu Michael Gandolfini’nin de dizide en önemli rollerden birine sahip olması...
Bu hafta dizinin tanıtım filmi yayınlandı.
Babasına çok benziyor...
Sopranos hayranlarına şimdiden müjdeyi vereyim.
1 Ekim’de gösterime giriyor.
SU TARTIŞMASI PERDE 3
Mehmet Yılmaz’ın üçlü su formülüİLK iki bölümün özeti:
Perde 1: New York Times gazetesinin geçen hafta yayınladığı bir araştırmaya göre, insanlara galon galon su içirmek gereksizdi.
Vücut zaten ihtiyacı olan suyu çeşitli yerlerden alıyordu ve o nedenle “Susadığınız zaman su için” deniyordu.
Perde 2: Prof. Melih Us ise bu yaklaşımın yanlış olduğunu ve her insanın günde 2-3 litre su içmesi gerektiğini söylüyordu.
Perde 3: Türkiye’de bu tartışmayı başlatan Mehmet Yılmaz dün bana 2005 yılında yayınlanmış kapsamlı bir araştırmayı göndererek son noktayı koydu.
Onun formülü şu:
Acıkmadıkça yeme...
Susamadıkça içme...
Kaşınmadıkça kaşıma...
*
Şimdi dördüncü perde olarak Osman Hoca’nın acil müdahale birliğini bekliyorum.
Ama onu beklerken ben, susamadıkça da içmeye başladım...
KELEBEK YAZARININ 10 ÜZERİNDEN 1 VERDİĞİ ELBİSEYE BEN KAÇ VERDİM
DÜN Kelebek’te Zeynep Bastık konserinde onunla düet yapan Reyn-men’in sahnedeki bu fotoğrafı vardı.
Hürriyet Kelebek’in ilgiyle okuduğum yazarı Orkun Ün bu kıyafeti hiç beğenmemiş.
Bu kıyafeti “Fortnite” oyununa benzetmiş ve şu yorumu yapmış:
“Üstündeki şişme yeleği bir tuşla açılacak; pantolon mu, şalvar mı ne olduğunu anlamadığım o ‘şey’ de ilk rüzgârda şişecek ve hava yastığı görevi görecek gibi duruyor.”
Verdiği not da şu:
“10 üzerinden 1...”
“New Fashion” olayına klasik
bakan çoğu yorumcunun notunun bundan fazla olacağını sanmıyorum. Ama artık “anti-fashion” dönemindeyiz...
Sokak ve sahne modasının kanunlarını artık “Prada, Dior, Oscar de la Renta” yazmıyor...
Kaotik ve özgür bir giyim anlayışı her şeyin üzerine çıktı.
*
Sonuç olarak gelelim benim Reynmen’in kıyafetine verdiğim nota...
10 üzerinden 10 değil ama rahatlıkla 5 veriyorum...
Neden 10 vermiyorum derseniz, 10 vermiyorum çünkü, post pandemi “yeni normal”i daha da cesaret istiyor.
KIRMIZI HALIDA ÜÇÜNCÜ DALGA DEVRİMİ: LİL NAS X
SİNEM Vural dünkü Kelebek’te önemli bir yazı yazdı. Başlığı şöyleydi:
“Pop bir tür değil, bir kültür...”
Bu tezini anlatmak için de çok doğru bir örnek almış. Lil Nas X’i anlatıyor.
Onun yeni çıkan ilk albümü “Montero”yu tanıtırken, bunun bir albüm olmaktan öte anlamı olduğunu söylüyor. Lil Nas X, kendisini star yapan ilk şarkısı “Old Town Road”dan beri sarsılmaz gibi görünen ‘hip hop’u bile sallamaya başladı.
*
Geçen hafta yapılan MET Galası’nın kırmızı halısına iki yeni genç şarkıcı damgasını vurdu.
Billie Eilish ve özellikle Lil Nas X...
Amerika’daki “post COVID-19” kültürünü bu iki genç insan açıyor... 1970’lerdeki “Karşı Kültür”, 1990’lardaki “Hip Hop” devriminden sonra Amerikan kültürünün üçüncü dalgası geliyor...
*
Meraklılarına Sinem Vural’ın yazısını tavsiye ederim...
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Nagehan Keleş
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş