Paylaş
Bu türün seçkin bir kitabı yayımlandı:
Necip Evlice’nin hazırladığı kitabın adı şöyle:
“Koca Adam Merhaba! Nuri Pakdil’e Mektuplar”
Kitabın içeriği üzerine Necip Evlice’nin Sunusu var:
Adı nereden geliyor:
“Fethi Gemuhluoğlu, 28 Mart 1961’de İstanbul’dan Maraş’a gönderdiği mektubunda Nuri Pakdil’e “Koca adam, merhaba!” diye yazmış.
Nuri Pakdil: “Ben, mektup almayı, mektup yazmayı çok seven bir yazarım. Hepinizden bana mektup yazmanızı bekliyorum. Mektuplarınızı mutlaka cevaplandırırım” derdi, yaşadığı sürece yaptığı konuşmalarda. Sıklıkla da mektubun öneminden bahseder.
Mektubu, mektuplaşmayı çok sevdiğindendir ki kütüphanesindeki kitapların önemli bir kısmını da önemli insanların; yani yazarların, şairlerin, sanatçıların, mütefekkirlerin, biliminsanlarının, devrimcilerin, gerillaların, direnişçilerin, liderlerin, siyasetçilerin, devlet adamlarının gerek tek yönlü gerekse karşılıklı mektuplaşmalarının yer aldığı kitaplar oluşturur. Nuri Pakdil, mektupların yanında anı, günlük ve biyografileri okumayı da çok severdi. Mektup, anı, günlük ve biyografiler belge niteliğindedirler ve gerçek bilgilerden oluşurlar. Kurmaca değildirler ve her biri edebiyat birikimi içinde başlı başına önemli edebi türlerdir. Nuri Pakdil de mektup, anı, günlük ve biyografi türlerinde gerçekten önemseyerek eserler vermiştir. Yazarlık hayatının başlangıcından itibaren günlükler yazıp yayımlamaya başlamış ve yabancı yazarlardan günlükler çevirip, onları kitap olarak da yayımlamıştır.
Nuri Pakdil’in yazdığı mektupları topladığımız yıllarda (2004-2014) gerek Hüseyin Su ile gerek diğer arkadaşlarla aslında bu mektupların karşılıklı olarak ayrı kitaplar halinde yayımlanmaları sağlanabilse diye sık sık konuştuğumuz olmuştur. Nuri Pakdil’den mektup alan hemen herkes cevap yazmıştır ve Nuri Pakdil’e mektup yazan herkes de ondan bir cevap almıştır çünkü. Buradan hareketle bu mektupların bir arada okunması, o dönemi ve ilişkilerin boyutlarını görmek bakımından son derece önemlidir.
*
Bu kitaptaki mektupların büyük bölümü o kolilerde muhafaza edilen, 1954 yılından bu yana büyük bir özenle saklanan mektuplardan oluşmaktadır. Nuri Pakdil’in bu mektupları saklamasının amacı bir gün kitap olarak yayımlanmasını düşünmekten başka bir şey olamazdı.
*
15 Aralık 1954 yılında Nurullah Ataç’ın yazdığı mektupla başlayan kitabımız, tam 50 yıl sonra Ahmet Edip Başaran’ın 28 Kasım 2004 yılında Bursa’dan yazdığı mektupla bitiyor. Bu yönüyle bu kitaba “elli yılın mektupları” dense yeridir.
Kitapta her yaştan, her meslekten, her görüşten, her meşrepten kişilerin mektubu bulunuyor. Bu kitabı oluşturan mektuplar, Nurullah Ataç’tan Aziz Nesin’e, Mehmet Şevket Eygi’den Talat Sait Halman’a, Selim İleri’den Rasim Özdenören’e, Cahit Zarifoğlu’ndan Erdem Beyazıt’a, Enis Batur’dan Samim Kocagöz’e, Nedim Gürsel’den Behçet Necatigil’e, Sezai Karakoç’tan Fethi Gemuhluoğlu’na, Akif İnan’dan Necati Cumalı’ya uzanan geniş bir yelpazede 120 farklı kişiden, 450 şehirden ve başka başka ülkelerden gelmiş. Uzun, kısa, zengin, eğlenceli, anlamlı, esprili, sıcak, samimi 600 sayfalık bir kronolojik mektup destanı âdeta.
*
Bu kitap Nuri Pakdil’in yazarlık serüveninin başladığı 1950’li yıllardan başlayıp on üç yıllık suskunluk döneminin ardından Şubat 1997’de yeniden kitap yayınına başladığı tarihe kadar bir biçimde Nuri Pakdil’le yolları kesişmiş, onu şahsen ya da gıyaben tanımış, ondan mektup almış insanların mektuplarından oluşuyor bir bakıma.”
(Ketebe Yayınları)
Paylaş