Ne demiştik “İçi Boş Kutu” başlıklı yazıda: Kültür ve Sanat etkinliklerine “mekan” olacak yer açısından İzmir’den daha zengin kent neredeyse yoktur da ülkemizde, İzmir’in kendi kültür ve sanat üretkenliği neden o yerleri doldurup taşırmaya yetmez?
Bu sorudan yola çıkarak, kimileri kaba bulsa da, birer “içi boş kutu” gibi durur saymıştım İzmir’deki sanata açılmış yapıları. Soruyu şöyle karşılayanlar olabilir: “İzmir dışından gelen sanatçılara, topluluklara yer vermeyelim mi? O mekanlar hiç boş kalmıyor. Yerel etkinlikler, sergiler, kurslar, toplantılar var. Kimi başvuruları karşılayamıyoruz bile.” Öyleyse bir kez daha vurgulayalım: İzmir’in kendi kültür ve sanat üretkenliği söz konusu olan; yoksa İzmir dışından, özellikle İstanbul’dan akın eden sanatçıların İzmir’de geçici bir dalgalanma oluşturmaları değil. Diyelim, devlet İzmir’den elini çekti; Devlet Tiyatrosu, Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Senfoni Orkestrası’nı kapattı. İzmir’e sanat adına ne kaldı? Birkaç sergi, birkaç yazar şair, gönüllü gençlerden birkaç temsil. VE BİR ÖRNEK İzmir’in yaratıcı bir kaynak olduğu su götürmez bir gerçek. Bu kentte yetişmiş nice sanatçı geçimini sağlamak için ya da daha ileri bir aşamaya atlayıp kendini tanıtabilmek için soluğu doğruca İstanbul’da alıyor. Çok yalın bir örnek ve soru: Sezen Aksu İzmir’in sanatçısı mıdır, yoksa İstanbul’un mu? Sürekli İzmir’de kalıp yaşamış olsaydı, yakalar mıydı bunca ünlü olma aşamasını Sezen Aksu? Haydi bir adım daha ileri gidelim de soralım: Ünlü oluşu değerinin ölçüsüyse, yaşadığı yerde kalmakla sanatçı, yaratıcı bir değer taşımıyor mu gerçekte! İzmir’de yaşarsan değil de, İstanbul’da yaşayıp gidersen sanatçısın! İZMİR İLE BÜTÜNLEŞMEK Topluca, bir arada olarak üretilen sanat eylemleri söz konusu olunca, İzmir’den örnek vermek iyice güçleşiyor. Çünkü İzmir’de bu tür sanat eylemlerini yaratacak sanatçı yetiştiren kurumlar var da, sanatçıları bir araya getirecek kurumlar yok. Ne bir belediye, ne bir özel girişimci öne atılıp da İzmir’in adıyla bütünleşecek bir sanat topluluğu yaratma eğiliminde görünüyor. Var bir yerde bir yanlışlık. Havada mı, suda mı? Yoksa İzmir Körfezi’nin seyrine doyum olmayan o gün batımında güneşin batışı mı oyalayıp duruyor bizi! Yine kurcalayıp duralım bakalım bu konuyu, ola ki bir yerlerde buluruz kendimizi uyuyup kalmışlığımızla.