SÖZE, savaş alanlarından çıkıp gelmiş İsmet İnönü’nün söylediği bir özdeyişiyle girelim: "Yığınakta yapılan bir hata, bütün savaş boyunca sürer."
Ben ne demiştim: "...Ege Üniversitesi’ne "bağlanan" Atatürk Kültür Merkezi... iki salonu öylece durur; adı Atatürk’e adanmıştır da, bugüne değin İzmir adını yüceltir bir ’kültür ve sanat’ olayına merkez olamamıştır."
E.Ü. Rektörü Sayın Prof. Dr. Candeğer Yılmaz da, AKM’nin "hiçbir kurum tarafından üniversiteye bağlanmadığını" belirterek, yazımın da "somut verilerden uzak ve kurum kimliğini zedelediği" yargısıyla, özellikle son yıllarda AKM’de yer alan etkinliklerin bir dökümünü göndermişti. Önce düşünelim: Yüceliğini anmak üzere ana yollara, alanlara da adını koyduğumuz Atatürk, "kültür merkezi"ne de ad olursa bir farklılık yaratılmış olur mu?
Elden geldiğince ayrıntılı olarak aktardığım AKM’deki etkinliklerin Atatürk inancının yanında olduğuna kuşku yok. Etkinliklerin "kültür" yaklaşımlı olduğuna, bir "merkez" gibi AKM’de yoğunlaştığına da kuşku yok. Öyleyse?
Tiyatro- gösteri merkezi
Sorunun çakılıp kaldığı çıkmaz, AKM’nin hangi amaca yönelik inşa edildiğinde ve bu amaca yönelik merkez olacak yoğunlukta özgün üretimin yapılıp yapılmadığında yatıyor. Herhalde AKM’nin, 3 sahneli yapısıyla bir tiyatro-gösteri merkezi olarak inşa edildiğini kimse yadsımayacaktır. Öyle de, dünyanın hiçbir yerinde tiyatrolar binanın en üst katında yapılmaz. İki tiyatro salonu, birbiriyle sırt sırta hiç yapılmaz. Hele hele soyunma odasız, arka geçişsiz, tavan boşluksuz tiyatro yapısı hiç olmaz. Böylesi sahneler açık biçim yaklaşımlı temsillere, konserlere ya da toplantılara elverişlidir, o kadar. AKM, öncelikle tiyatro-gösteri merkezi olarak tasarlanmış, ama gösteri sanatlarının icra edilmesine elverişli olmayan bir yapıdır. Öyleyse nasıl ’kültür ve sanat merkezi’ olabilir AKM ? Kaldı ki, E.Ü. kendisi ne "sanat üretme" nitelikleri taşır, ne de buna gücü vardır. Yine düşünelim: Bir bilim ve araştırma kurumu niteliğiyle kurulmuş olan Ege Üniversitesi’nin özel tiyatrolara ve topluluklara salon kiralama, sergiler düzenleme gibi işleri de yüklenmek durumunda kalması, ne derece doğrudur?
Çözüm yolu? Ne yazık ki, yok.
Hemen yanında Devlet Resim ve Heykel Müzesi, ihmale uğramış haliyle, sergiler düzenlerken, Konak Devlet Tiyatrosu 250 kişilik salonuna yıllardır sıkışıp kalmışken AKM o görkemli yapısıyla, Türkiyemizdeki amaç-sonuç çelişkilerini anımsatacaktır bana.
Yine yazımızın başına dönelim, Ege Üniversitesi’nin onurlu kişiliğini ayrı tutarak, o sözü yineleyelim: "Yığınakta yapılan bir hata, bütün savaş boyunca sürer."