Paylaş
Bu oyunu kesinlikle görün. Yaşamınız boyunca böylesi bir “temsili” bir daha görme olanağınız olmayacaktır çünkü.
Gidin, görün. Bakalım, benim gibi düşünecek misiniz!
* * *
Bir çok “ilk”leri barındırıyor, “Romeo ile Jülyet” temsili. Öncelikle, İzmir Devlet Tiyatrosu perdelerini 1 Ekim’de açmış olmakla, çok uzun yıllar sonra ilk kez Devlet Tiyatroları’nın bir geleneğini anımsamış oluyor. Ya da anımsamaya zorlanmış...
İzmirlilere unutturulmuş olsa da, her yıl 1 Ekim’de perde açması ve akşam temsillerinin 20.30’da başlaması Devlet Tiyatroları’nın geçmişiyle kökleştirdiği bir gelenekti.
Bir başka ilk: “Romeo ile Jülyet” temsili, İzmir Devlet Tiyatrosu’nun, ola ki Devlet Tiyatroları’nın, bugüne değin sahneye konulmasına en çok harcama yapılmış temsili olmuş.
Yerinden kımıldaması olanaksız dekoruyla, bir başka sahnede oynanması olanağı da olmamakla “Romeo ile Jülyet” bir ilk olmakta!
Ve herhalde en vurucu ilk, yazarı ‘Shakespeare’ diye sunulan bir oyunun neredeyse Shakespeare’den arındırılmış bir metinle oynanmakta oluşu.
Sahneye koyuştaki çelişiklikleri, uyumsuzlukları, tiyatro gerçeğine aykırılıkları bir yana koymuş olalım şimdilik.
Gidin, görün. Bakalım, benim gibi düşünecek misiniz!
* * *
Üzerine değerlendirme yazıları yazılan, oyunları sahneye konulan, filmlere konu olmuş, yorumlara çeşitlemelere yollar açmış, sözcükleri atasözü olurcasına söze düşmüş bir başka yazar yok, dünya tiyatro tarihinde Shakespeare gibi.
“Hamlet” nasılsa “Romeo ile Jülyet” de Shakespeare’in en gözde, en öne çıkarılmış, üstelik adıyla “aşk” kavramına yakıştırılıp da ölümsüzleşmiş oyunu.
Tiyatro sanatçısı olup bir “Hamlet”, ya da “Romeo”, ya da “Jülyet” oynamayı düşlemeyen oyuncu yoktur neredeyse.
Bir yönetmen bir “Hamlet”, ya da “Romeo ile Jülyet” sahneye koymayı hiç düşlememişse, sahneye koyma hünerini kendisi yadsımış demektir doğrusu.
Öyle bir tutkudur ki Shakespeare bir sahneye koyucu için, oyunlarını deşelemeye pek sevdalıdır. Kendini aşmada bir mihenk taşı olur Shakespeare. Yeni bir yaklaşım, çarpıcı bir yorum… Shakespeare üzerine basıp da kendi ustalığını perçinlemek uğraşıdır bu.
“Yönetmen Tiyatrosu” anlayışından yana olan sahneye koyucuların, söz gelimi “Hamlet”i bir kadına oynatmaları ya da “bir” Hamlet’ten “iki” Hamlet çıkarmaları ya da olayı günümüze aktarıp çağdaş bir görünümle sahneye koymaları, hep o sevdalı uğrasın yansımalarıdır.
Sanat yaratıcılıksa, ortaya çıkan da sahneye çekip alıyorsa izleyeni, kime söz düşer ki!
* * *
İzmir’de Karşıyaka Sahnesi’nde “asma köprüler” ile sunuluyor “Romeo ile Jülyet”. Oyunu bir Avustralyalı sanatçı, Malcolm Keith Kay sahneye koymuş. Gidin, görün. Bakalım, benim gibi düşünecek misiniz!
Benim ne düşündüğüme gelince... Shakespeare’in üstüne çıkmaya kalkanlar, Shakespeare’in altında kalır.
Ve haftaya, sözlerimin altında kalmamak üzere...
Paylaş