Paylaş
Korona sonrası, “yeni normal” de, bizi nasıl bir geleceğin beklediğine yönelik hazırlamaya başladığım ve değişen tüketici davranışları ile birlikte öne çıkmakta olan uygulama ve teknolojileri analiz ettiğim yazı dizimin 4. bölümünde “dijital video platformlarını” inceledim.
Karantina döneminde, evde geçirdiğimiz zamanın artması; sinema, tiyatro, konser ve spor gibi etkinliklerin iptal edilmesi ile eğlenceye ara verilmesi, dijital video platformlarına olan ilgiyi büyük oranda artırdı. Bu platformlar günlük hayatta boş vakitleri değerlendirmek için bir numaralı mecra haline gelirken, geleneksel medya açısından da dönüşü olmayan bir süreç başlamış oldu…
Reklamsız, kolay erişilebilir, orijinal içerik ile farklılaşan platformlar
Video konferans uygulamaları gibi, dijital içerik sağlayan platformlar da belli seviyede sadık kullanıcı kitlesine ulaşmıştı; ancak bu uygulamaların gerçek anlamda patlama göstermesi, insanların her zamankinden daha fazla etkileşime ihtiyaç duyduğu sosyal izolasyon sürecinde gerçekleşti. Nielsen tarafından yayınlanan bir rapora göre, “Evde Kal” kampanyaları tüketicilerin izlediği içerik miktarında neredeyse %60 oranında artışa yol açtı. Tüketici davranışlarındaki bu değişim, bundan sonrası için de bize önemli ipuçları veriyor: Bundan sonra da tüketiciler, izleyecekleri içeriklere herhangi bir cihazdan, istedikleri zaman, istedikleri yerde erişmek isteyecekler…
Artık gerek film yapımcıları, gerek sanatçılar, eserlerinin öncelikle dijital platformlarda yayınlamasını istemekte, bu da sinema sektörünü ciddi biçimde tehdit ediyor. Hatta tamamen bu platformlar özelinde içerikler oluşturulmaya başlandı bile. Reklamcılar açısından da değişim başladı. Uzun süredir, en maliyetli, ancak en etkili kanal olan TV’den, geleneksel yöntemlerle reklam verme talebi azalacak. Çünkü, yeni servis sağlayıcılar, izleyicinin isteğini ön planda tutuyor, yani içerikler herhangi bir reklam ile bölünmüyor. Aynı şekilde, içeriklere erişim için yayın programına bağlı olmak da dijital platformlar düşünüldüğünde oldukça demode bir kavram. Günümüz tüketicisi, tamamen kişiselleştirilmiş TV deneyimini tercih etmekte… Bununla birlikte, izlenen içeriklerin gerektiğinde durdurulması ya da istenen bölümlerin tekrar izlenebilmesi, yani tüm kontrolün izleyicide olması, bu platformların gelişimindeki en büyük etkenlerden.
Yeni normalde, bu platform sağlayıcıların farklı uygulamalarına da şahitlik edeceğiz. Bir takım platformlar, canlı yayınlar ile deneyimi bambaşka bir noktaya taşımaya başladı bile… Bununla birlikte, dijital video platformlarına akıllı ses sistemlerinin, gelişmiş aydınlatma ünitelerinin ve görüntü ayarlarını değiştirme opsiyonlarının entegrasyonu ile ev konforunda bir sinema deneyimi bizi bekliyor…
Koronavirus sürecinin Zoom’dan sonra en büyük kazananı: Netflix
Dijital video platformları ülkemizde ve Dünya’da hızla artış göstermekte. Bu alanda ilk akla gelen platformlar: Netflix, Apple TV, Amazon Prime Video, YouTube TV, Hulu, Disney+ ve Turkcell TV+. Ancak, Koronavirus sürecinde, Zoom gibi rakipleri arasından öne çıkmayı başaran firma Netflix oldu. Tüm dünyada, Korona sürecinde yeni ritüeller ortaya çıktı: Her temas sonrası ellerimizi yıkamak, dışarıda maske takmak ve Netflix içeriklerini sıraya koyup bitirmeye çalışmak…
Netflix, gerçek bir “yıkıcı inovasyon” örneği olarak teknoloji dünyasındaki sağlam yerini oluşturmuştu, ancak Koronavirus süreci Netflix’i de bu sürecin yıldızlarından biri haline getirdi. Öyle ki, Netflix 2020 ilk çeyreğinde, 16 milyona yakın yeni üye kazandığını açıkladı. Dijital içerik sağlayıcısı, 2019’da da global internet trafiğinden %13’lük bir pay almıştı. Netflix kültürel farklılıkları da gözetmesine rağmen, global olarak geniş kitlelere ulaşabilecek orijinal içerikleri kendi sağlıyor. Türk yapımı pek çok film, dizi, belgesel de son dönemde Netflix’deki yerini almaya başladı. Kullanıcılar, zevklerine ve aile bireylerine göre beş farklı profil oluşturabiliyor (çocuklu bir aile açısından oldukça yararlı). Bununla birlikte, bu profil detaylarından, daha önce tercih edilen içeriklerden ve beğenilerden hareketle, aboneler kişiselleştirilmiş öneriler alabiliyor (Netflix, izlenen içeriklerin %80’inin kişiselleştirilmiş önerilerden geldiğini belirtmekte).
Netflix, müşterilerin ihtiyaçlarını, davranışlarını ve teknolojinin gelişimini doğru analiz edip, bu doğrultuda, sürekli olarak platformunu yenileyerek rekabette öne çıkıyor.
Netflix, teknoloji dünyasında, büyük veri ve yapay zekadan en iyi yararlanan firmaların da başında gelmekte. Netflix yapay zekada çıtayı o kadar yukarı taşıdı ki içeriklerin tanıtım görselleri bile kişisel tercihler göz önünde bulundurularak oluşturulmakta. Yani, bir filmi ana karakterler için seçiyorsanız, o oyuncuların öne çıkarıldığı afişler hazırlanmakta; içeriğin konusu ya da türüne göre bir tercih söz konusu ise de bu doğrultuda bir tasarım belirlenmekte. İçinde bulunduğumuz dönemde en öne çıkan teknoloji trendlerinden olan yapay zekayı bu denli başarılı kullanan bir teknoloji devinin, bu alanda (yapay zekada) çalışan ekibinin liderlerinden birinin bir Türk olduğunu da belirtmem gerekiyor. Benim de üniversiteden yakın arkadaşım olan Selen Uguroglu’na da bu vesileyle selamlarımızı iletmiş olalım…
Netflix, “evimizin akıllı asistanı” rolünü almaya potansiyel bir aday.
Kumandanın yerini, ses komutlu tercih opsiyonlarının alması; evdeki bağlantılı diğer cihazların Netflix üzerinden kontrolü; uyarı sistemlerinin ekrana aktarılması ve Netflix üzerinden farklı uygulamaların desteklenmesi (açık bir platform olarak) bu alanda Netflix’i daha da güçlendirebilir. Ülkemizde de Izmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü öğrencisi genç üniversiteliler, Netflix üzerinden dil öğrenmeyi kolaylaştıran bir uygulama üzerinde çalışıyor. Bu uygulama kapsamında, öğrenmek istediğiniz dili, altyazılardan takip edebiliyor, bilmediğiniz, anlamadığınız kelimeleri seçerek, bunların anlamlarını anında ya da istediğinizde görüntüleyebiliyorsunuz.
Dijital video platformlarına yönelik, reklamların da daha yaratıcı kurgular ile tasarlanması gerektiğini belirtmiştim. Bu doğrultuda, içeriklerde beğenilen ürünlerin satın alınabileceği; Netflix mobil uygulaması üzerinden, 2. Ekran olarak nitelendirilen uygulamalar ile belirli ürün detaylarının ya da reklamlarının görüntülenebileceği; “TV ticaret” yapısının kurgulanacağı (uygulama dükkanı gibi) ve yemek siparişlerinin direkt Netflix üzerinden basitçe gerçekleştirilebileceği bir dünyaya doğru ilerlemekteyiz…
Koronavirus sürecinde, eğer teknoloji olmasaydı, günlük hayatımızı bu denli devam ettirmek, iletişimimizi kesintisiz olarak sürdürmek mümkün olmayacaktı. Bu doğrultuda, yeni normalimizde sıkça kullanacağımız uygulamaları ve etkilerini daha detaylı analiz etmekte yarar var.
Paylaş