Türkiye belirli bir reel faize katlanıp, doğrudan yatırım ve kısa vadeli sermaye çekmeye çalışan ekonomik politikaya devam ediyor mu? Evet ediyor...
2008 yılı bütçe yasa tasarısını hazırlayan Hükümet belirlediği hedeflerle bu politikayı devam ettireceğini açıkca beyan etmiş sayılmaz mı?Evet bunu gösterir....
Bu politikayı belirleyen ve uygulayan Hükümet değil mi? Evet Hükümet...
Merkez Bankası’na bu politika çerçevesinde, istikrarı sağlamak için enflasyonu indirme görevi veren, yıllık enflasyon hedefini belirleyen Hükümet değil mi? Evet O...
Merkez bankalarının göreve hükümetle birlikte belirlenen enflasyon hedefini gerçekleştirmek, bunu asli görevi olarak ele alıp buna çalışmak değil midir? Evet öyledir...
Hükümetlerin görevi yönettiği ülkedeki risk primini düşürmek, mümkün olduğunca az maliyetle ekonomik hedeflerini yerine getirmeye çalışmak değil midir? Evet...
O zaman reel faizlerin yüksek olmasının sebebi, kendisine verilen enflasyonla mücadele görevini yerine getirmeye çalışan Merkez Bankası yerine, Hükümet değil midir? Evet öyledir.
MERKEZ BANKASI GÜNAH KEÇİSİ
O zaman ihracatçıların kur düzeyinin yükselmesi için son dönemde çareymiş gibi ortaya attıkları "şok faiz indirimleri"nin çare olması mümkün değil. Herkes biliyor ki; dalgalı kur devam ettiği müddetçe, şok faiz indirimi olsa bile, giriş varsa kurların düşük seyrinin devam etme ihtimali yüksektir. O zaman ihracatçıların şok faiz indirimi yapmadıkları için hedef seçtikleri Merkez Bankası yönetimi, haksız yere "günah keçisi" ilan edilmiş oluyor.
Yani ihracatçıların Hükümete çatmak istemedikleri için, Hükümetle aralarını bozmamak için Merkez Bankası’nı hedef seçtikleri ortada.Herkes biliyor ki; Hükümet ve bakanlar, kendilerini eleştiren işadamlarını pek sevmiyor, çeşitli yöntemlerle eleştiri yapmalarını engelliyorlar.
O zaman Merkez Bankası yönetiminin günahı, şirket ve sektör yöneticilerini eleştiriden caydıracak enstrümanlara sahip olmamaları mıdır? Eğer Merkez Bankası’nın böyle bir gücü olsa ve bunu kullansa, acaba ihracatçı temsilcileri bu kez kimi suçlayacaklardı?
İhracatçıların ilanlarla başlattıkları, Merkez Bankası yönetimini suçlama- yıpratma eylemine devam edeceklerinin haberlerini alıyoruz. Bizce bu tavır, ülke ve ekonomi için çok tehlikeli...
Geçen hafta bir banka genel müdürü ile sohbet ederken, Türkiye’de reel faizlerin yüksekliğini kabul ettiğini söyledi ama arkasından "Hükümet ile askerinin arasında bu kadar görüş ayrılığı ve diyalogsuzluğun yaşandığı", kurumları ile Hükümet arasında aynı çatışmanın açıkca gözüktüğü, sürekli siyasi krizlerin yaşandığı başka bir ülke bulunmadığını hatırlattı. Son 6 ayda yaşananların ortada olduğunu, ABD’deki ermeni kararının, AB ile yaşanan sıkıntının, Kuzey Irak’a karşı harekat ihtimalinin bulunduğunun da altını çizen bankacı, bunların risk primi anlamına geldiğini ve faizlerin neden bu kadar yüksek olduğunu gösterdiğini kaydetti.
SINIR ÖTESİ VE REEL FAİZLER
İşte reel faizlerin neden yüksek olduğu tartışılmadan, reel faizi yaratan unsurların ortadan kaldırılmasını istemek yerine, Merkez Bankası’na yüklenmek tümüyle haksızlıktır.
Kaldı ki; kurun düşüklüğünün, ithal girdisi yüksek ihracata yaptığı katkı da açıkca gözükmektedir. Asıl sorunu bulmak yerine kolayı seçip kur-faiz tartışmak, doğru değildir.
Daha dün Hakkari’de yaşananlar reel faizlerin neden yüksek olduğunu göstermiyor mu?
Bizim kıyaslandığımız hiçbir gelişmekte olan ülkede bu tür risklerin yaşanmadığını gözardı etmeyelim. İşte PKK, tezkere kararı çıkmasına rağmen, sanki meydan okur gibi dün yine, hiç olmadığı kadar büyük bir saldırı gerçekleştirdi. Sanki "Gel Irak’a gir" dercesine...
İşte böyle bir dönemde yapılması gereken kurumları yıpratmak yerine, bu risklerin ekonomiyi etkisini en aza indirmeyi sağlayacak, maliyeti en düşük çözümler için kafa yormaktır...