SİYASİ partilerin vitrin telaşını abarttıklarını, çünkü bu kez oluşturulacak vitrinlerin her zamankinden daha önemli olabileceğini söylemiştik.
Gerçekten de, özellikle AKP’nin milletvekili adayları açıklanır açıklanmaz yoğun biçimde tartışılmaya başladı. CHP ve MHP’nin aday listeleri için ise "daha dengeli bir dağılım korunmuş gibi" gözüktü.
Bizce vitrinler abartıldığı kadar önemli değil, her şeyden çok önemli olan niyet...
Yani AKP, vitrine kimi koyarsa koysun, bundan sonra çatışmadan, devlet kurumlarıyla kavga etmekten kaçınan, dengeli bir yönetim tarzı gösterecek midir, göstermeyecek midir? Ya da yönetim bundan sonra uzlaşma konusunda güven verip, partiye sahip olabilecek midir?
Bizce son aylardaki görünüm bu konuda, vitrinde kim olursa olsun, pek umut vaad etmiyor. Bu adayları seçen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bizzat kendisi değil mi?...
AKP listelerine bakılıp, "milli görüşün tasfiyesi" görüntüsü öne çıkarılıyor. Unutmayalım ki; bu görüntü daha çok AKP kaynaklı. Yani AKP yönetimi yeni döneme ilişkin "radikalleri temizledik, merkeze geliyoruz" mesajı vermek istiyor ve buna göre bilgi sızdırıyor.
Ancak hiç kuşkunuz olmasın ki; adaylar soruşturulmaya, kimler olduğu bilinmeye, özellikle yerel kaynaklar ve AKP’de oluşan muhaliflerden gelecek bilgilere göre, yeni milletvekili adaylarının nasıl birer insan oldukları, niyetleri yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayacaktır.
İlk bakışta, "dokunulmazlık kazanmak için" AKP listelerinden girmiş isimler zaten göze çarpıyor. Akaryakıt kaçakçılığı, başka yolsuzluklar nedeniyle başları derde girmiş, davaları devam eden olan adayların, listelerdeki yerleri açıkca gözüküyor.
Bunlar ilk bakışta göze çarpanlar. Günler ilerledikçe, belki de listeler kesinleştikten sonra, milletvekili adaylarından epeyce defosu olanlar kamuoyuna çıkmaya başlarsa, kimse şaşırmasın. Bunlar her seçim döneminde yaşanan olaylardır ve en yakınları bile milletvekili adaylarının foyalarını açığa çıkarmak isteyebilirler.
Üstüne üstlük bu kez AKP’de epeyce küskün milletvekili yaratıldı ve bunların harekete geçip ortalığı karıştırmak istemesi normal sayılabilir. Elbette yapılacak spekülasyonların kimi doğru kimisi yanlış çıkacak ama kimsenin şüphesi olmasın ki, ortalık biraz karışacaktır.
O nedenle diyoruz ki; peşin yargılara varmadan önce biraz daha beklemek lazım. Örneğin listelerde Dengir Mir Mehmet Fırat’ın etkisinden sözediliyor ve bu etki bile tek başına bazı spekülasyonların ortaya çıkacağını gösteriyor.
ÖNEMLİ OLAN UZLAŞMA
Örneğin yine AKP’nin listelerine ilişkin olarak başlayan söylentilerin başında, "milli görüşçüler dışarda kalmış gözükse de, özellikle askerin devlet içinde örgütlenme konusunda en çok şikayet ettiği bazı cemaatler listelerde ağırlığını artırmış" deniyor. Kişileri tanımadığımız için bu söylenti doğru mu bilmiyoruz ama doğruysa, çatışmayı artırır ...
Bunun dışında milli görüşçülerin tasfiye edilmiş olması örgütlerin çalışmalarını ne şekilde etkiler, seçimlerde bir oy kaybına yol açar mı, o konu da şimdilik belirsiz.
Aynı şekilde CHP ve MHP’de de küskünler oluştu. Bu küskünlerin etkisinin ne olacağını, oylara etkisini görmek için beklemek gerekecek. Bizce, oy oranları konusunda kesin birşeyler söylemek için henüz çok erken. En azından haziran ayı sonunun görülmesi gerekiyor. Hem adaylar konusunda çıkacak haberler, hem o zamana kadar yaşanacak gelişmeler, oy eğilimlerinin biraz daha netleşmesini sağlayabilir.
Bu arada DP ve Anavatan’ın verdikleri güvenilmez tutum, barajın altında kalma beklentilerinin oy kaymalarını da beraberinde getireceği de kuşkusuz.
İşte bütün bunları daha net görmek için temmuz ayı başını beklemek gerekecek.
Ancak yine söylüyoruz; tek parti iktidarı artık Türkiye’ye zarar verecek bir sonuç halini almıştır. Siyasi çekişmeler bizi bu noktaya getirdi. Umarız seçimlerden bir koalisyon yapısı oluşturacak sonuç çıkar ve uzlaşma kültürü zorunlu olarak yeniden devreye girer.