Son küresel dalga ekonomi yönetimine yaradı

BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan başta olmak üzere ekonomi yönetiminin, ABD’nin rating indirimi ile başlayıp Avrupa’daki sıkıntılarla büyüyen yeni küresel dalgadan, içten içe memnun olduğunu tahmin ediyorum.

Çünkü ekonominin zaten yavaşlatılması gerekiyordu ama bunu Başbakan Erdoğan başta olmak üzere politikacılara anlatmanın zorluğu ortadaydı. Bu son büyük dalga, Babacan ve ekibinin zaten kafasında olan ama uygulamaya sokmakta zorlandıkları daraltıcı önlemleri devreye sokmak için çok önemli bir bahane oluşturdu.
Bu yeni dalga öncesi, özellikle kurların biraz yükselip, ileride gelebilecek büyük dalgalara hazırlık yapmak isteyen ekonomi yönetiminin, bu amaçla demeçler verdiklerine şahit olduk. Tam bu sırada başlayan yeni küresel dalga ise zaten kurlar başta olmak üzere fiyatları aldı yukarı taşıdı.
Şimdi piyasada “ekonomi yönetimi aşamalı olarak önce sepet değerini 2’ye çıkarıp, daha sonra mesela yılbaşına doğru bir basamak daha üste çekmek istiyordu, ama bu son dalga yılsonu için hedeflenin sepet değerinin bile üzerine çıkılmasına neden oldu” deniyor. Bu değerlendirmeyi yaparken,kurların artmasını isteyen Merkez Bankası Başkanı ve ekonomi yönetiminin şimdi kurların fazla yukarı gelmesinden yakınmalarını örnek olarak gösteriyorlar.
Ekonomi yönetimi kurların fiyatlara geçişkenliğinin çok azaldığını, bir süredir sürekli söylüyordu. Bunun en önemli nedeni, yukarı çıksa bile kurların aşağı gelme ihtimalinin sürekli var olması ve bu kaygıyla kurlardaki yükselmenin fiyatlara yansımaması idi. Şimdi ekonomi yönetimi de çok iyi biliyor ki; artık kurların gelinen bu seviyeden çok aşağı gelmesi pek mümkün değil. Piyasalar buna kesin kanaat getirdiğinde ise artık bu artışı fiyatlara yansıtacaklar. Öyle olunca de Merkez Bankası’nın “faiz indirimi” gibi ciddi radikal kararlar alırken elini kuvvetlendiren “enflasyonun düşük seyri”, artık eskide kalmış olacak ve enflasyon sorun yaratmaya başlayacak.
KÜRESEL EKONOMİDE KARAMSAR TABLO
Dolayısıyla küresel ekonomideki yeni büyük dalga, ekonomi yönetiminin gereken kararların alınması konusunda elini kuvvetlendirdi. Ancak enflasyon gibi, yakın zamanda gözükmeyen risklerin de ortaya çıkmasına neden olabilir.
Elinin kuvvetlenmesi ile birlikte Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın da son dönemde cari açık başta olmak üzere daha gerçekçi analizler yaptığına şahit oluyoruz. Son olarak da ekonominin yavaşlatılması ihtiyacını, “Otobandan, toprak yola geçtik” benzetmesi ile anlatmış ve buna göre davranacaklarını söylemiş. Bence bu küresel dalga gelmeseydi de ekonominin toprak olmasa bile yine tek yola girip ona göre yavaşlaması gerekiyordu.
Küresel ekonomiye ilişkin olarak ise havanın giderek daha da karamsarlaştığı gözüküyor. Ülke borçlanmalarının sorun olmasının ötesinde, büyük Avrupa bankalarının zor duruma düşebileceğinden bile konuşulur oldu.
Son olarak içinde bulunulan dönemi “Farklı bir fırtınanın erken aşamalarından biri” olarak nitelendiren Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, 2008’de insanların daha az borçlu, piyasaların ise daha az duyarlı olduğunu hatırlatmış. Küresel ekonominin ‘yeni ve daha tehlikeli’ bir dönemece girdiğini belirten Zoellick, bunun 2008 krizinden farklı olduğunu da savunmuş.
Bence bu dalga 2008’de başlayan küresel krizin devamı niteliğinde ve ilk alınan parasal genişleme gibi tepki kararlarının da etkilediği yeni bir hareket niteliğinde.
Sadece dünya için değil Türkiye için de ekonomide zor günlerin geldiği kesin.
Yazarın Tüm Yazıları