Siyasi kriz artık dış bakışı da değiştiriyor

GİDEREK derinleşen siyasi kriz, gelişmeleri şimdiye kadar seyretmeyi tercih eden "dış gözler"i de tedirgin etmeye başladı.

Dün Milliyet’te Devrim Sevimay’a verdiği röportajda eski Devlet Bakanı Kemal Derviş de, dışarıdaki bakışın değişmesini üzüntüyle izlediğini kaydetmiş. Derviş, "bu kadar potansiyel varken, daha bu kadar işin başındayken ve bu kadar badire atlatmış bir ülke iken, tam kendimizi göstereceğimiz sırada, benim üzüntü kaynağım siyasal yarışmanın bu kadar sert ve bu kadar acımasız olması" diyor. Bizce çok haklı.....

ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz de Newsweek’de yayımlanan yazısında, Türkiye’de seçim yaklaştıkça ortamın gerildiğini belirterek, "Türkiye, giderek artan bir biçimde bölünüyor. AKP yine çoğunluğu elde ederse sorunlar katlanabilir. Askerler, kendi cumhurbaşkanını seçebilecek AKP’nin kontrolündeki bir parlamentoya izin verir mi?" diyor.

Abramowitz, "Türkiye, giderek artan bir biçimde bölünüyor, laik Türkiye giderek bölünüyor ve laik elit AKP’ye daha çok güç kaybetmekten çok korkuyor" görüşünü dile getirirken, usulca gitmeyi reddeden AKP’nin askerlere meydan okuyarak genel bir seçim çağrısı yaptığını öne sürüyor. Türkiye’de akademisyenlerin kendisine, "Siz Amerikalılar, ılımlı İslam’a inanıyorsunuz. Böyle bir şey yok" dediklerini aktaran Abramowitz, "Birçok laik, askerlerin siyasete müdahale etmesi fikrinden hoşlanmıyor. Ancak laiklik ile demokrasi arasındaki seçim, yapmacık bir seçim olduğunu savunuyor: sadece birincisi (laiklik) ikincisinin (demokrasi) teminatıdır. Eğer, askerler ile AKP arasında bir seçim yapmaya zorlanırlarsa çoğunun askerleri seçeceğini sanıyorum." değerlendirmesini yapıyor.

Ardından da AKP’nin çoğunluğu tekrar alması halinde sorunların büyüyeceğini söylüyor.

BATI KARŞITI AKP’LİLER BİLE DEVREDE

Abramowitz, Türkiye’nin AB’ye katılma hedefinin de sekteye uğrayabileceğini belirtirken, "Gün geçtikçe ve tutkular artıkça konsensüsün bulunması zorlaşıyor" saptamasında bulunuyor.

Bu sesler, tüm taraflar açısından, "önemli uyarılar" olarak algılanmalı, bizce...

Gelinen noktada siyasi kriz derinleşerek devam ederken, uzlaşma yolundan da giderek sapılıyor ve büyük bir karamsarlık her tarafa yayılmaya başladı. Özellikle "iki kötü arasında tercihe zorlandıklarını, sıkıştırıldıklarını" hisseden çok geniş kesimler, varolan düğümlenmenin biran önce çözülmesini bekliyor.

Dış alem de, ne kadar risk iştahının verdiği vurdumduymazlıkla Türkiye’de yaşananları küçümsemek eğiliminde olsalar da, kriz derinleştikçe tedirgin olmaya başladı. Kriz derinleştikçe dış alemdeki havanın iyice kötüleşeceğini artık herkes görmeli.

Bu arada AKP’nin dış alemin görüşünü oluşturmak, tersine görüşleri değiştirmek için büyük bir atak içinde olduğunu da söylemeliyiz. Türkiye’nin dış politikasını, Hamas’ın siyasi liderini çağırmak gibi örneklerle, geçmişte tehlikeye düşüren, aslında batı karşıtı olan danışmanların, son dönemde Ankara’ya gelen ABD’li ve AB’li yetkililerin yanlarından ayrılmadığını duyuyoruz. Sadece o değil tüm AKP ekibi, dış alemde parti desteği için büyük çaba gösterip, "demokrasi tehlikede" temasını işliyorlar. Bizce ülkeye iyilik yapmıyorlar...

KOALİSYON BU NEDENLE ŞART

Bizce gelinen bu zor noktadan, zorlama olmaksızın çıkışın en sağlıklı yollarından biri, 22 Temmuz seçimlerinden çok partili bir TBMM yapısının çıkması, koalisyon gereğinin duyulması ve zorunlu olarak tarafların uzlaşmaya yanaşmaları olacak.

Türkiye’nin yapacağı iş çok ve genel mutabakat lazım olduğu için, belki de koalisyon hükümeti, Türkiye’nin önünün açılması için, "krizden çıkan fırsat" olacaktır.

Bu nedenle artık "tek parti iktidarı şart" edebiyatını bırakmak lazım. Türkiye’de tıkanmanın mümkün olduğunca kolay yollardan aşılması ve uzlaşmayı oluşturmak için koalisyon şart.

Bu arada "tek parti iktidarı" istediği için dün eleştirdiğim İstanbul Ticaret Odası (İTO) çalışmasını, İstanbul Sanayi Odası (İSO)na maletmişim. Yanlışlık için İSO’dan özür dilerim.
Yazarın Tüm Yazıları