Seçim için yüksek maaş zammı

TAM seçim öncesine denk gelen, kamudaki işçilerin maaş zammı kararı, bütçeye ek yük getirerecek.

Bu zammın KİT’lerdeki işçiler de hesaba katıldığında, kamuya getireceği ek yükün 1 milyar YTL’ye yaklaşacağı tahmin ediliyor.

Dolayısıyla maaş zammının bir kısmı bütçenin açığını artırırken, hemen hemen yarısı da bütçenin yanı sıra KİT açığını artıracak. Ancak bu yeni doğan açığın yarısı bütçe finansmanında gözükürken, kalan yarısı bütçe dışında gözükecek. Kamu açığının finansmanı için borçlanma gereği, yaklaşık 1 milyar YTL artmış olacak.

İşçi zamlarının yanı sıra, memur maaş zammının ek bir yük oluşturup oluşturmayacağı ise 3 Temmuz günü belli olacak. Çünkü Haziran ayı enflasyonu sıfırın üzerinde çıktığı takdirde, memurlara ek zam verilmesi gerekecek. Sıfır ya da altında çıktığı takdirde böyle bir gereklilik bulunmuyor. Ancak tam seçim öncesine denk geldiği için, Hükümetin bu takdirde bile memurlara da ek bir zam yapma ihtimali de göz ardı edilemez.

22 Temmuz öncesindeki yüzde 10-34 arasında değişen işçi zamları nedeniyle 2007 yılında bütçeye 460 milyon YTL ek maliyet geleceği tahmin ediliyor. Piyasa iktisatçılarının yaptığı hesaplamalara göre yapılan zam düşük ücretliler için yüzde 21-34 arasında olmasına rağmen, bu gruptakilerin sayısının 18 bin kişi gibi, toplam içinde düşük bir orana sahip olması, toplama yapılacak zam oranını küçültüyor. Bütçe uzmanları ortalama oranın yüzde 10’e denk geldiğini hesaplıyorlar.

Temmuz ayında memurlara yapılacak zam ise daha önceden belirlendiği seviyede kaldığı takdirde yüzde 4 olacak. Eğer sıfırın üzerinde bir aylık enflasyon oranı çıkarsa, bu oran artacak. Memurlara yapılacak zammın her bir puanının bütçeye getirdiği yük 300 milyon YTL olarak hesaplanıyor. Dolayısıyla, örneğin 2 puanlık ek artış gelirse, 600 milyon YTL ek yük anlamına gelecek. Bu takdirde işçilere yapılan zam için gelen 800-900 milyon YTL’lik ek yük üzerine, memurlara yapılacak zammın ek faturası da binmiş olacak.

SEÇİM EKONOMİSİ

Bakanlar ne kadar "seçim ekonomisi uygulanmadığını" söyleseler de, işçilere yapılan maaş zammı, "seçim ekonomisi uygulandığını" teyit ediyor. Çünkü işçilere yapılacak zam oranı bütçeye yüzde 4.9 oranında konmuştu. Yani önceden öngörülen zammın iki katı bir zam oranı saptandı. Bu da, bakanlar da takdir eder ki; seçim ekonomisi demektir.

Bütçe açığını etkilememesi için bu miktardaki bir ödeneğin, bütçenin başka kalemlerinden tasarruf edilip, buraya aktarılması gerekir. Halbuki herkes biliyor ki; bırakın diğer kalemlerden tasarruf etmeyi tüm kalemlerde de ödeneklerin aşılacağı şimdiden belli.

Dolayısıyla işçilere yapılacak zammın bütçe açığını artırması kaçınılmaz. Bunun yanısıra KİT açığını artırması da kaçınılmaz.

Dolayısıyla seçim ekonomisi nedeniyle mali disiplinin bozulduğu, işçi zamlarıyla disiplinin daha da bozulup, bütçe açığının daha da artacağı da ortada...

Bunun yanı sıra, yapılan bu zamlar Merkez Bankası’nın sık sık üzerinde durduğu "gelirler politikasına" da tümüyle ters. Yani enflasyon yaratması kaçınılmaz. İki yıldır enflasyon hedefinden zaten sapıldığı, bu sapmanın Merkez Bankası’nın kredibilitesini, dolayısıyla uyguladığı politikalara olan güveni zedelediği de açık. Merkez Bankası yönetimi de bunu açık açık söylüyor. Dolayısıyla yapılan zamlar, enflasyon hedefinden daha da sapılması anlamına geliyor. Yanı sıra enflasyon hedefinden daha fazla uzaklaşılması, Merkez Bankası kredibilitesinin daha fazla erozyona uğraması anlamına da geliyor.

Zaten "seçim ekonomisi" dediğimiz şey de bundan başka bir şey değil ki.

Hangi parti olursa olsun, bir seçim öncesi bu zamları verecek, seçim ekonomisi uygulayacaktı. Ancak şu anda kritik olan, her zamankinden farklı olan unsur siyasi çatışmanın devam etmesi. Böyle bir dönemde mali disiplinin bozulması, daha büyük tehlike demek.
Yazarın Tüm Yazıları