GEÇEN gün 200 TL’nin piyasaya çıkarılması kararını yorumlarken "Önemli olanın paranın değerini korumak" olduğunu söylemiştik.
Bu yazımız üzerine Petkim Genel Müdürü Kenan Yavuz’dan bir tepki maili aldım. Daha sonra kendisiyle telefonla sohbet ve daha detaylı tartışma imkanı bulduğumuzda mailindeki "Ülkemizin tüm sanayi kollarına ara malı üreten tek tesisinin başındaki kişi olarak, yaptığınız tespitin hiçbir noktasına katılmadığımı söylemek istiyorum" sözlerini biraz yumuşatma ihtiyacı doğdu.
Sadece Petkim değil, son dönemde sanayi üretimi yapan birçok kuruluşun çok ciddi ve haklı şikayetleri var. Şikayetlerinin altında yatan temel neden ise değerli TL, yani kur sorunu.
İstanbul Sanayi Odası’nın son yayınladığı ikinci 500 firma incelemesinde kárların arttığı ama bunun faaliyet kárı olmadığı, açık pozisyondan kár elde edildiği belirtiliyordu.
Yani bakanlar, ekonomi bürokratları, "dikkat edin açık pozisyon tutmayın" dediler ama tersini yapanlar iyi para kazandı, devletin sözünü dinleyenler cezalandırıldı.
Petkim Genel Müdürü Yavuz da işte bundan şikayetçi. Ancak kendisine söylediğim gibi "suçu yanlış yerde arıyor" Hükümet yerine Merkez Bankası’nı suçluyor. Yavuz şöyle diyor:
"Merkez Bankası’nın enflasyonu düşük tutacağım diye uyguladığı politikalar, gerçek refahın tek yolu olan üretimin önündeki en büyük engel durumuna gelmiştir. Enflasyonu düşük tutmayı toplumun refahı için vazgeçilmez tek argüman olarak sunuyorsunuz. Bu son derece eksik bir tespittir. Refahı sadece bugünkü kuşağın refahı olarak algılıyor iseniz, daha düşük kur ve daha yüksek faiz vererek sanal refahı artırır, enflasyonu da düşük tutmayı başarırsınız, ancak gelecek kuşakların hakkını ve hukukunu gaspetmiş olursunuz."
Merkez Bankası’nın enflasyonu düşük tutmayı tek amaç olarak algılayan bir kurum haline geldiğini belirten Genel Müdür, "Makro politikaları belirleyen en önemli kurum, oluşturduğu düşük kur yüksek faiz çıpası nedeniyle ülkemiz sıcak para cenneti oldu. Dışarıdan gelen yoğun döviz sayesinde TL aşırı değerlendi,söyler misiniz üretici olarak oluşan bu YTL değeri beni neden bağlıyor. Ekonomik mantığın dışında oluşmuş bir para değeri üreticiyi neden bağlasın?"
Eleştirilen aslında hükümetin politikası
YÜKSEK faiz düşük kur politikasını, "Ülkemizin kılcal damarlarında dolaşan kanın şırınga ile çekilip, yurt dışına boşaltılmasından ibaret basit ve kolay bir yol" olarak nitelendiren Petkim Genel Müdürü Kenan Yavuz, "Sonuçta verip kurtuluyorsunuz ve böylece ekonominiz stabil kalıyor!" diyor.
Yavuz, son söz olarak şöyle diyor: "Parayı değerli kılan üretim gücüdür, üretim gücü ile desteklenmemiş bir para değeri ile övünmek, gelecekte dövüneceğimiz günlerin habercisidir."
Kendisine de söylediğim gibi; TL öyle ya da böyle, çok büyük baskı altında ve önemli bir şişkinlik oluşmuş durumda. Korkum; küresel durgunluğun da etkisiyle ihracatçının şikayetinin çok artıp, yaklaşan yerel seçim ve popülizm etkisiyle, olmayacak bir şey yapılması ve bu şişkinliğin iyi yönetilememesi. Bu durumda kurlarda yüksek oranlı artışlar meydana gelir ve bu ekonominin tümüyle tehlikeye girmesi demektir.
Petkim Genel Müdürü Kenan Yavuz’a, Merkez Bankası’nın son dönemdeki genel tavrını benimsemediğimi ama "günah keçisi" yapılmasının da haksızlık olduğu söyledim.
Kendisinin ve tüm sanayicilerin bu politikanın hükümet politikası olduğunu görmeleri, Merkez Bankası’nın Hükümetin belirlediği hedef doğrultusunda iş yapmaya, yasada yazılı olan görevi olan enflasyonla mücadele etmeye çalıştığını söyledim. Merkez Bankası’nın başarısı bu görevini ne kadar yerine getirmiştir, buna göre değerlendirilir. O da ortada zaten...
Yani sanayici kolay yolu seçip, Hükümetten korktuğu için, Merkez Bankası’nı tek suçlu gibi göstereceğine, açık açık eleştirisini ilgili yere yöneltmeli. Politikayı da merkez bankası’na verilmiş göreve ilişkin yasayı değiştirecek olan da hükümet. İstese değiştirir değil mi?
Sanayicinin yolu bedelsiz, kolay yol ama sonuç alınamaz. Ancak havanda su döverler...