Rusya ile kritik görüşmeler

TÜRKİYE’nin uluslararası ilişkileri kritik bir dönemeçte. AKP Hükümeti’nin uluslararası ilişkilerde çok daha hassas bir döneme girdiğini gözlüyoruz. Bu ilişkiler o kadar karmaşık ve hassas ki, ekonomi dahil Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek.

Bu ilişkilerde ekonomik çıkarların giderek öne çıktığı ve Türkiye’nin bu aşamada önemli kararlar vermesi gerektiği de ortada.

İşte Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ziyaretini de bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor. Hem İran’ın hem de Rusya’nın Türkiye üzerinden Avrupa’ya açılmak istedikleri, özellikle enerji açısından bu ülkelerin refah bölgesi Avrupa’yı kendilerine bağlamak ve bu yolla kendi çıkarlarını geliştirmek ve sağlamlaştırmak istedikleri zaten biliniyor.

Tayyip Erdoğan’ın İran gezisini bu kapsamda değerlendirirsek, İran’ın istediği anlaşmanın yani Türkiye üzerinden Avrupa’ya açılımın gerçekleşmemiş olması nedeniyle diğer projelere onay vermediğini rahatlıkla görebiliriz..

Rus Devlet Başkanı’nın ziyaretinde de ağırlığı enerji konuları oluşturacak.

Enerji Bakanlığı yetkilileri kabul etmiyorlar ama Mavi Akım konusunun yine görüşmelerde ön planda olmasını bekliyoruz. Türkiye’nin stratejik çıkarları açısından Rusya’ya yüzde 65 oranında bir bağımlılığı kabul etmeye yanaşmadığı, hem fiyatları hem de alım miktarını azaltmaya çalıştığını ve Rusya’nın buna yanaşmadığını biliyoruz. Putin görüşmesinde de yine bu konunun açılacağını öğrendik. Türk tarafı belki de Putin’in ziyaretini fırsat bilip fiyat veya miktarın en az birinde, biraz taviz almaya çalışacak gibi geliyor. Sonuç ne olur tabi ki bilemiyoruz ama Rus tarafının yapılacak yeni hatlar konusunda istediğini elde etmesi halinde bir miktar yumuşama gösterebileceği de söylenenler arasında.

Şu anda gündemde 2 ayrı yeni petrol hattı projesi var. İki hat için çabalayan Türk özel sektör şirketleri de, hem ABD’li hem de Rus ortaklar bulmuş durumdalar. Türk tarafı Samsun-Ceyhan hattını savunurken, Trakya hattı için bastıran kuruluşlar olduğu da biliniyor.

Türkiye’nin yeni petrol hattının devreye sokulması için Bakü-Ceyhan hattının devreye girmesini bekleme taraftarı olduğunu, yeni hattın buna alternatif yaratmayacak biçimde dizayn edilmesini istediğini duyuyoruz.

Bütün bu hatlar Türkiye’nin boğaz trafiğinin güvenliği açısından, tanker taşımacılığını hafifletmek amacıyla düşünülen projeler. Tüm taraflar bu hassasiyeti kabul ediyor ama doğal olarak, kim daha fazla pay kapmak istiyorsa o hattın mücadelesini veriyor.

Bunların dışında gündemde irili ufaklı çok proje var ama belli ki Putin ile görüşmelerin nirengi noktasını petrol ve doğalgaz boru hatları, Türkiye’nin alım miktarı ve Rusya’nın Türkiye üzerinden Avrupa’ya açılma isteğinin müzakeresi oluşturacak.

ENERJİDE HASSAS OYUN

Enerji kaynaklarının paylaşımının nelere yol açtığını, büyük uluslararası çıkarları, savaşları izliyoruz. Herkes doğal olarak, kendi oyununu oynuyor...

Türkiye enerji koridoru olma özelliği nedeniyle, bu oyunu çok hassas ve stratejik çıkarlarına zarar vermeyecek biçimde oynamak zorunda.

Eğer bu oyunu iyi oynayabilirse, Türkiye’nin ekonomisini ve gelecekteki konumunu iyileştirmesi, bu yolla halkına daha fazla refah dağıtması imkanı var. Aynı şekilde bu oyunu kötü oynadığı takdirde, hassas dengeleri iyi idare edemediği sürece, çok hassas bir denge üzerinde giden ekonominin yeniden sorunlarla karşılaşma riski de bulunuyor. Bu da halkın daha da fakirleşmesi anlamına gelir.

AKP Hükümeti bu oyunu oynarken, yani ülkenin çıkarları için politika güderken, İslami yönünü bir yana bırakıp, işe tümüyle ulusal çıkarlar açısından yani, halka daha fazla refah dağıtma açısından bakması gerekiyor.

Belki bunun için ‘İsrail’e üstüste çekilen restler’ gibi, tabanı tatmin etmeye dönük politikalardan da uzak durma zorunda. Çünkü devlet adamlığı bunu gerektiriyor. Sonuçta kötü oynanacak oyunun, AKP tabanı da dahil, halka fatura edileceğini herkes görmek durumunda...
Yazarın Tüm Yazıları