Piyasalarda hareketli dönem başlıyor

EYLÜL ayı, zaten yaz rehavetinin tamamlanıp, piyasaların hareketlenmeye başladığı bir dönemdir. Genellikle eylül-aralık sonu için yeni plan yapılır ve yerlisi, yabancısı tüm piyasa aktörleri yaptıkları bu plana göre oyunlarını oynamaya çalışır.

Bu yıl eylülde başlayacak hareketin çok daha canlı olmasını bekliyoruz. Çünkü AB gibi, IMF'yle yeni stand-by anlaşması gibi satın alınmış beklentiler bulunurken, bu beklentilerin nasıl gerçekleşeceği bu dönemde netlik kazanacak. Artı olarak bu yıl piyasaları hareketlendirecek çok önemli bir unsur olarak cari işlemler açığının alacağı şekil bekleniyor.

Eylül sonu itibariyle hem stand-by anlaşmasının ne olacağı, ne kadarlık bir taze para içereceği, hem ekonomik programın anahatları belli olacak. Aynı dönemde AB Komisyonunun ekim ayı başında yayımlanacak Türkiye raporunun nasıl çıkacağı da belli olmaya başlayacak.

Herkes AB Komisyonu'ndan olumlu bir rapor çıkmasını bekliyor. Bu yoğun beklenti nedeniyle, herkes buna teşne olacağı için, pürüzlü bir rapor çıksa bile, Hükümetin bunu "başarı" olarak satması da kolaylaşacak.

IMF Heyeti'nin de eylül ortasından sonra Ankara'ya geleceğini düşünürsek, eylül sonuna doğru piyasaları hareketlendirecek haberlerin bolluğu da kendiliğinden ortaya çıkıyor. AB Komisyonunun raporu yayımlanana kadar bu hareket devam edecek.

Yabancıların bu dönemde alacakları tavır, piyasalardaki hareketin boyutlarını önemli ölçüde belirleyeceğe benziyor. Bankacılar şu anda Hazine Bonosu'nda 9.5 katrilyon lira, yani 6.5 milyar dolar civarı yabancı bulunduğunu, overnight ve türev piyasalarla birlikte, her an harekete geçecek bu yabancı parasının 8-9 milyar dolar civarında olduğunu söylüyorlar. Bunun yanısıra çabuk hareket edemeyen hisse senedinde de 8-9 milyar dolarlık yabancı parası bulunuyor.

Bazı bankacılar, beklentiler gerçekleşeceği için, bonodaki yabancı parasının bir bölümünün artık çıkacağını, buna karşılık AB ve stand-by anlaşmasının kesinleşmesiyle birlikte bonoya yeni yabancıların da geleceğini söylüyorlar. Bunun yanısıra birara 15-20 milyar dolar denilen, AB'ye aday ülkelere giden özel fonlar bulunduğu, şu anda bu fonların büyüklüğü için bir rakam verilemediği ama Bulgaristan ve Romanya'nın bu kategoride kaldığı, Türkiye'nin de, potaya girmesiyle bu tür fonların gelmesi için en şanslı ülkelerden biri olacağı söyleniyor. Ancak bankacılar, bu fonlar konusunda şimdilik somut bir rakam verilemediğini, bu ay Avrupa ve ABD'de yapacakları temaslarda aracı kurumların bu tür fonları da araştıracağını söylüyorlar.

Kısacası; bir hareket olacak ama hareketin nasıl olacağı, ne kadarlık bir yabancı girişi olacağı, net kısa vadeli sermaye hareketinin artı mı eksi mi olacağı henüz bilinmiyor.

Eylül ortası gibi kendini hissettirmeye başlayacak olan hareketliliğin yılsonuna kadar sürmesi beklenirken, bu hareketli dönemi "en az 6 ay" olarak tahmin eden bankacılar da var. Özellikle cari işlemler açığının alacağı boyut nedeniyle kurlarda iniş ve çıkışların yaşanması bekleniyor. Faizde de yabancı giriş çıkışlarının etkisiyle, yine canlı bir seyir tahmin ediliyor.

Bu arada yılbaşında yeni TL'nin devreye gireceğini, uluslararası ilişkiler konusunda yeni gelişmelerin gündeme gelebileceğini de unutmamak gerekiyor.

Yani IMF'yle yeni stand-by anlaşması yapılsa da, AB Komisyonu'ndan olumlu rapor çıksa da, herşey hallolmuş olmuyor. "AB'den olumlu rapor gelecek herşey çok iyi olacak, para gelecek, ihya olacağız" demekle iş bitmiyor, belki de asıl ondan sonra başlıyor.
Yazarın Tüm Yazıları