SON iki gündür devam eden ‘zina krizi’ni bankacılar çok yakından izledi. Her aşamasında çok sayıda bankacı arayıp, ‘neler olduğunu’ sordu.
Ve konuştuğumuz bütün bankacıları, siyasi görüşleri ne olursa olsun ‘şaşkınlık’ içinde gördük.
Bankacılar daha önce çıkan bütün siyasi ve ekonomik krizler sonucunda ‘Hükümetin gerekeni sonunda yapacağı’ önyargısı içindeydi. Zina krizi en hafifiyle, bu önyargıyı kırmış oldu.
Hükümet oluşan bu önyargının, şimdiye kadar çok faydasını görmüştü. Bundan sonra bu avantajının kalmadığını umarız görüyordur. Yani bu güveni kaybettirdi.
Bundan sonra uç gösteren küçük krizlere bankacılar, diğer piyasa oyuncuları hatta büyük patronlar, ‘Nasıl olsa Hükümet gerekeni yapar’ mantığı ile yaklaşmayacak. Bu da küçük çalkantılarda artık piyasaların sakin olmayacağı anlamına geliyor.
Piyasalar bu haftanın son günlerini ‘zina mağduru’ olarak geçirdi. Önümüzdeki günlerde mağduriyetlerinin ne hal alacağını göreceğiz.
Dün günün sonunda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalardan anlıyoruz ki; AKP Hükümeti Türk Ceza Kanunu’nu geri çekti ve konu Ekim başında TBMM açıldıktan sonra gündeme gelecek. Peki nasıl gelecek, o belli değilÖ
Başbakan Erdoğan’ın yaptığı açıklamada, ‘AB Sözcüsü bizim işlerimize karışamaz’ yanıtı vermesi, bizce olaya yaklaşımın mantığını göstermesi açısından, bundan sonra işlerin daha da karışacağının göstermesi açısından çarpıcı sözlerdi.
Eğer Türkiye AB’ye üye olacaksa yapması gerekenleri bilmiyor mu? Müzakere süreci aldıktan sonra bunları nasıl yapacaktı? Böyle bir mantıkla AB’ye tam üye olma niyeti samimi olarak örtüşüyor mu? Yoksa AB’ye üye olunduğunda içerdeki mevzuatın yüzde 70, belki 80 oranında AB mevzuatına uyum sağlaması gerektiğini Hükümet bilmiyor muydu?
Bunları eğer biliyorsa, nasıl olur da ‘AB içişlerimize karışamaz’ açıklaması yapılır?.
Bizce İl başkanları toplantısında yapılan bu konuşmaya gösterilen coşkulu alkışlar, AKP’nin AB’ye yaklaşımını da açığa çıkaran bir sahne oldu.
Tayyip Erdoğan’ın ardından AB’nin ilerlemeden sorumlu Komiseri Verheugen’in yaptığı ‘Türkiye’de kaygı verici gelişmeyer oluyor’ açıklaması ise 6 Ekim’de açıklanacak İlerleme Raporu’ndan artık kaygı duyulmasına da yol açacak.
Tayyip Erdoğan dünkü konuşmasına ‘Önceliğimiz ekonomi’ diye başladı ama sonradan yaptığı zina ile ilgili açıklamalar önceliğin ekonomi olmadığını da ortaya koydu.
Piyasalar hala ‘iyiyi satın almaya teşne’ bir durumda. Yani şimdiden ilerleme raporunun olumlu çıkacağı, 2005 Haziran ayında tam üyelik müzakerelerinin başlayacağını düşünüyordu, bunu satın almıştı. Piyasa oyuncuları ilerleme raporunda küçük bazı şartlar olabileceğini ama ‘Kötüyü satın almak kimsenin işine gelmediği’ için bunların da tolere edilebileceğini düşünüyordu.
Ancak Perşembe gecesi TBMM’den Türk ceza kanunun geri çekilmesine bile, ‘nasıl olsa düzeltirler’ diye olaya bakan piyasalar, dün akşam itibariyle bu işin olmayacağını görmeye başladı. AB’den gelen mesajlar da artık 6 Ekim’in tehlikeye girdiğini gösterdi.
Piyasaların bundan sonra tepkisinin ne olacağını, hala iyiyi satın almaya kendini zorlayıp zorlamayacağını Pazartesi göreceğiz. Kimsenin kaygısı olmasın ki; hafta sonunda işadamları, parti içindeki bazı kesimler, AB ile Hükümet arasında karşılıklı görüşmeler olacak.
Bu gelişmeler piyasalara AKP’nin artık kendi içinde birlik olmadığını da gösterdi. Başbakan dışarıda iken Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ün yaptığı uzlaşma açıklamaları Başbakanın gelişiyle bozulmuş oldu. Yani eğer parti tabanı zina maddesini istiyorsa, bu hamle ile Gül tabanı ile çelişmiş, daha doğrusu ‘çeliştirilmiş’ oldu. Bütün bu unsarlar ‘kapalı kutu’ olan AKP’nin içinden bile önümüzdeki günlerde çatlak seslerin gelme ihtimalini artırıyor.
Kısacası;bu çalkantılardan birileri para kazandı, AKP’ye güvenen piyasa oyuncuları mağdur oldu. Bakalım bundan sonra piyasa oyuncuları nasıl davranacak?