Piyasalar krizi ucuz atlattı

PİYASALAR haklı çıktı, Hükümet zina krizinde gerekli olan geri adımı attı ve kriz çözüldü. Daha açık bir deyimle; piyasa hükümetin siyasi oportünizmine güvendi ve haklı çıktı.Kriz devam ederken, piyasadan gelen tepkinin ‘kriz çözülecek tepkisi’ olduğunu, hükümetin buna bakarak, ‘nasıl olsa bir şey olmuyor’ dememesi gerektiğini söylemiştik.Gerçekten de, piyasalar bu krizi çok ucuz atlattı. Herkes nefesini tutmuş Brüksel’de ne olacağına kilitlenmişti, önceki gün öğlen saatlerinde rahat nefes aldılar. Piyasalarda kriz devam ederken meydana gelen ‘küçük şişik’ de hemen eski haline dönüverdi.Piyasaların krizi ucuz atlatmasında, ‘Herkesin pozisyonunun iyiye göre yapılandırılmış olması’nın yanısıra dış konjonktür de yardımcı oldu. Dışbank’ın dün çıkan, ‘Makroskop’ adı verilen haftalık raporunda bu durum şöyle özetleniyor:‘Bu türbülansın yaşandığı dönemde ekonomide kırılganlıkların geçmişe göre azaltılmasından daha çok, gelişmekte olan piyasaların çok iyi bir dönem geçirmesinin, hasarın sınırlı olmasında etkili olduğunu vurgulamak gerekmektedir. Bu durum global fonların yoğun bir çıkışa yönelmesini engellediği gibi, AB’ye yönelik olumlu beklentilerin yeniden güçlenmesiyle piyasalarımızın, önümüzdeki dönemde taze sermaye girişlerine sahne olmasına da yol açabilecektir.’Bültende ekonomi yönetiminin önemli uğraşlarından birinin ‘tatlı bela’ adı verilen bu akım ve etkilerini kontrol altına almak olacağının da altı çiziliyor.Zina krizi çıkmadan önce Brüksel’den gelen mesajlar çok olumluydu ve 6 Ekim’de olumlu rapor çıkmasından sonra, hatta daha öncesinde, sıcak para girişinin artacağını belirtmiştik. Artık piyasalar bu ‘tatlı bela’ adını verdiği sermaye girişinin nasıl bir etki yapacağını tartışmaya başlayacak. Burada en dikkat edilmesi gereken noktalardan birini, yeni girişlerle birlikte bu kadar çok kısa vadeli sermaye olduğunda, bu sermayenin küçük bir pürüzde bile hızla kaçması ihtimali oluşturacak. Ekonomi yönetiminin şimdiden buna önlem alması, belki hızlı sermaye girişini engelleyecek piyasaya uygun engellere başvurması bile gerekebilecek.Bu kısa vadeli sermaye girişinin iyi kontrol edildiği takdirde, ekonominin sürdürülebilir bir dengeye ulaşıncaya kadar yardımcı olacağının da altını çizmek gerekiyor.SÜRDÜRÜLEBİLİR DENGEDolayısıyla ekonomide ‘sürdürülebilir bir denge kurulması’ büyük önem taşıyor. Şu anda bir dengesizlik var ve bu, hızlı büyüme ile yüksek cari işlemler açığından kaynaklanıyor. AB’den olumlu rapor çıkması bunların büyük tehlike olarak algılanmasını belki önleyecek ama son zina krizinde gördüğümüz gibi, içeride ani krizlerin çıkma olasılığının hayli yüksek olduğunu da gözden ırak tutmamamız lazım.Dışbank’ın raporunda bu dengesizlikte önemli rol oynayan içtalep konusunda önemli uyarılar var. Raporda ‘Özellikle yılın ilk yarısında dayanıklı tüketim malına yönelen talebin belirli bir doyuma ulaşmasından sonra şekil değiştirerek genele yayıldığını gösteren emareler, iç talebin kontrol altına alınmasının zorlaşmakta olduğunu ve enflasyon ile cari açık üzerindeki tahribatının artabileceğini akla getirmektedir’ deniliyor.Dolayısıyla AB’den olumlu rapor gelmesinin kesinleşmesiyle birlikte artacak kısa vadeli sermaye girişi iyi kullanıldığında ekonomiye yarar, iyi yönetilemezse zarar getirebilir.Piyasalar geçen krizi ucuz atlattı ama koşullar bir dahakine, bu kadar ucuz atlatmaya imkan vermeyebilir. AB’den olumlu rapor gelse de, IMF’le yeni bir stand-by eşiğinde olsak da, ekonomi hálá hassas bir denge üzerinde. Hatta AB’den gelecek olumlu raporla birlikte gelecek sıcak paranın hassasiyeti daha da artırma tehlikesi var.Hassasiyet yaratan cari açık, yüksek büyüme ve içtalep artışının yarattığı riski, siyasi krizlerin tetikleme ihtimali de, gördük ki hiç de gözardı edilemeyecek ölçüde büyük.‘Masada engel kalmadı’ dendi ama müzakere sürecinin başlı başına engellerle dolu olacağı gözardı ediliyor. Bu engellere AKP’nin vereceği siyasi tepkiler, tepki vermediği takdirde parti içinde olacaklar, bundan sonra gözlenmesi gereken konular olacak.
Yazarın Tüm Yazıları