Piyasa mantığıyla siyaset yapmanın tehlikesi

PİYASA oyuncularının dar görüşlülüğü, daha doğrusu "kısa vadeciliği", zaman zaman insanı çileden çıkarır. Ancak piyasanın mantığı böyle işler.

Piyasa oyuncuları için hedef "önlerindeki bilanço" dur. Yani en fazla 3 aydır. Elbette yaşadıkları yılın sonunu da görmek isterler, ya da önlerindeki yıla ilişkin olarak da bazı fikirleri olsun isterler ama asıl odaklandıkları vade, önlerindeki bilanço dönemidir.

Önlerindeki bilançonun dibinde yazacakları "kár" rakamıdır, onların asıl hedefleri. Bu kárı maksimize etmek için ellerinden geleni yaparlar. Alırlar, satarlar, bazen kötümser bazen iyimser havaya bürünürler, ama dışarıya gösterdikleri tavır, hissettikleri değil, karlarını maksimize edeceklerine inandıkları tavırdır.

İşte bu nedenle "yahu bu da mı risk değil?" dedirtecek vurdumduymazlıklarıyla ya da "bu kadar da olmaz" dedirten abartılı olumsuz algılamalarıyla, zaman zaman piyasa oyuncuları insanı çileden çıkartabilirler.

Ancak profesyonel performanslarının bilanço sonu kar rakamıyla değerlendirildiğini, bazılarının bu rakama göre ücret ya da prim aldıklarını unutmamak lazım. Yani piyasa oyuncularının motivasyonu buna göredir.

Eğer patronlar da ileriyi düşünen, elemanlarına sadece kısa vadeyi hedef gösteren patronlarsa, yani elemanların orta ve uzun vadeye bakma gibi bir motivasyonları hiç yoksa, bu oyuncuların kısa vadeciliğini de makul karşılamak gerekir.

Piyasa oyuncularının yaptıkları işin gereği böyle davranmaları, ağırlıklı olarak kısa vadeye odaklanmaları doğaldır. Ancak bu mantık diğer alanlara, özellikle de siyaset alanına hakim olursa, işte o zaman işler tümüyle karışır. Hele hele bir de devleti yöneten politikacılar piyasa mantığıyla davranmaya başlayıp, sadece kısa vadeli bir bakışa odaklanırlarsa, işte o zaman o ülkenin geleceği tehlikeye girmiş demektir.

AKP Hükümeti, iktidarı döneminde "piyasa dostu" bir tavır izledi. Gerçi bu dostluğun ötesine geçen, daha içiçe geçmiş bir ilişkiden de sözedilebilir ama sonuç olarak piyasaların beğendiği bir tavır ortaya koydu. Bu nedenle de piyasa oyuncuları tarafından epeyce sevildi.

GERİLİM OY KAZANDIRIYOR AMA

AKP Hükümeti, son birkaç aylık siyasi performansıyla, piyasayla dostluğunu ve onun mantığını, abartılı biçimde algıladığını gösterdi. İşte piyasa mantığının yani kısa vadeciliğinin siyasete indirgenmesi, giderek ülke geleceği için tehlikeyi artırır bir hal aldı.

AKP Hükümeti Cumhurbaşkanlığı seçimiyle başlan siyasi krizi, bilerek derinleştirmeye devam ediyor. Daha önce de nasıl olup da böyle davranabildiğini, sonuç olarak bu tavrın özellikle büyük şehirlerde partiye oy kaybettireceğini tahmin ettiğimizi yazmıştık.

Halbuki son günlerde gelen anketler, aslında neden böyle davrandıklarını ortaya koyuyor. Gerilimi artırıp, "Hakimiyet milletindir" sloganını "mağduriyet ilanı" için kullanan AKP’nin bu tavrının epeyce taraftar bulduğu anlaşılıyor. Çeşitli anketler bu gerilimden sonra AKP’nin oylarının yeniden yükselmeye başladığını ortaya koyuyor.

"Artan siyasi gerilimin sonuç olarak hakimiyeti istenen milleti mağdur edeceği" gerçeğini unutturup, sadece önümüzdeki seçimde alacağı oyu artırmak için giderek gerilimi artırıp, siyasi popülizmin dozunu yükseltmek, piyasanın kısa vadeli bakışının siyasete yansıtılmasının en iyi örneği. Piyasa oyuncuları bu işi önündeki bilançoda karını daha yüksek çıkarmak için, AKP hükümeti de ilk seçimde oy oranını artırmak için yapıyor.

İyi de, ülke bu kadar kısa vadeli bakış ve çıkar ilişkisiyle yönetilemez, siyaset bu kadar kısa vadeli bakışla yapılamaz ki... Kárı artıran yöneticiyi patron atmaz ama kısa vadeli kár için işletmenin geleceğini tehlikeye atan elemanını, akıllı patron görür.

Halk da belki kısa vadeli çıkarlarına göre oy verir ama halkın kısa vadeli çıkarlarına rağmen ülkeyi düşünerek politika yapan siyasetçi kalıcı olur, ülkesinin geleceğine katkıda bulunur.

Kısa vadeli kaygıyla siyaset yapıp, ülkeyi bunalımlara götüren politikacılar ise zarar verir.
Yazarın Tüm Yazıları