RIZA Moghadam Başkanlığındaki IMF Türkiye Masası uzmanları, bugün İstanbul’da temaslarına başlıyor. Heyet TÜSİAD, Bankalar Birliği, YASED, TİM, MÜSİAD gibi sivil toplum kuruluşlarına her zaman yaptığı ziyaretleri tekrarlayacak.
Hafta sonu Ankara’ya geçecek olan Heyet, resmi temaslarına ise pazartesi günü Hazine’de başlayacak.
Sivil toplum kuruluşlarının aslında IMF’den isteyecekleri belli. TİM büyük ihtimalle kurların düşük seyrinden yakınıp, düzeltilmesi için formül bulunmasını isteyecek. MÜSİAD’ın faiz dışı fazla hedefinin düşürülüp, büyümenin sürmesini istemesini bekliyoruz. YASED’in yatırım ortamının iyileştirilmesine ağırlık vermesini, TÜSİAD’ın ise geçenlerde Hükümete de ilettikleri gibi, yapısal tedbirlere ağırlık verilmesi gerektiğinin altını çizmesi bekleniyor.
Bankalar Birliği ile yapılacak görüşmelerde ve kısmen TÜSİAD’da Moghadam’ın duyacağı ilk sözün ise ‘Daha fazla kaynak’ olacağını tahmin ediyoruz.
IMF’nin sivil toplum kuruluşlarıyla yapacağı temasların, daha öncekilerden farkı, yeni yapılacak stand-by anlaşmasına ilişkin daha uzun vadeli görüş alışverişinin yapılacak olması. Bankacılar, önümüzdeki 3 yıl içinde piyasaların rahatça döndürülmesi için, IMF’yle imzalanacak stand-by anlaşması karşılığında en azından 10-12 milyar dolarlık taze kredinin gelip, geri ödemelerin buradan yapılmasını, bu kaynağın büyük bölümünün de ilk yıl verilmesini istiyorlar. Piyasaların güven duyup, istikrarın devam ettirilmesi için talep ettikleri en az kaynak bu olurken, bankacıların cari işlemler açığındaki büyümeyi de bahane ederek, bu açığın finansmanının da dikkate alınıp, 15 milyar dolar civarında bir taze kaynağın gelmesi gerektiğini, IMF yetkililerine söylemelerini bekliyoruz.
IMF’nin kaynak talebine karşılık bir şey söyleyeceğini zannetmiyoruz.
Aslında IMF açısından da zor bir süreç başlıyor. Cari işlemlerdeki büyük açığın IMF’yi de korkuttuğunu, önlenmesi için kura dayalı bir formülün gündeme gelememesinin herkesin elini kolunu bağladığı ortada. Çözümü için ne yapılacağı konusunda IMF’nin de kafasının karışık olduğunu sanıyoruz. IMF Heyeti’nin sivil toplum kuruluşlarıyla yapacağı temaslarda, cari işlemler açığındaki gelişmeleri nasıl gördüklerin sorup, görüş almalarını bekliyoruz.
ANKARA’DAKİ HAVA
Umarız her sivil toplum kuruluşu sadece kendi açısından meseleye yaklaşmaz, IMF’ye makro ekonomik dengeler açısından sağlıklı değerlendirmelerde bulunurlar.
Bu arada Ankara’da IMF gelecek diye öyle çok fazla bir heyecan görülmüyor. Sanki bütün işler bitmiş gibi bir rahatlık var. Öyle rahatlar ki, pazartesi günü resmi temaslar başlıyor ama henüz hazırlık toplantısı yapılmadı. Zaten 4 kişinin yaptığı ekonomik programın iki mimarı da geçtiğimiz pazartesi günü yurtdışına gitti, bugün Ankara’ya geri gelecekler.
Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı, programın mimarlarından DPT Müsteşar Yardımcısı Biroy Aydemir’i de yanına alıp Tahran’de yapılan İslam Kalkınma Bankası’nın toplantısına gitti. Yani, yeni ekonomik program hazırlıkları öyle pek de hızlı gitmiyor. Bu kadar rahat olmaları karşısında insanın aklına şu sorular geliyor: Ya program tamamlandı, artık üzerinde çalışmaya ihtiyaç yok. Ya IMF programı hazırlıyor gelip verecek, bizimkiler ‘işte bizim program’ diye açıklayacak. Ya da şimdilik ekonomik program pek çalışılmıyor, gözden geçirme yapılacak, ekimde Washington’da bu iş çözümlenecek.
Aslında Ali Babacan’ın demeçleri de bu işin ekim ayına kaldığını gösteriyor ki; bu toplantıların ağırlıklı bölümü Washington’da yapılabilir.
Son dönemde başka bir iddia daha var. Deniliyor ki; Hükümet piyasaları rahatlatmak için yeni stand-by yapılacağını açıkladı ama 6 Ekim’de AB’den çıkacak ilerleme raporuna göre programın dozunu belirleyecek. Yani iyi rapor çıkarsa Babacan’ın Washington’da bekleyip, ‘İyi rapor çıktı, programın sosyal tarafı fazla olsun’ diye bastıracağı söyleniyor.
Umarız Hükümetin böyle bir niyeti yoktur, aksi takdirde yine ‘anlayış farkı’ ortaya çıkar.