Paylaş
Sanıyorum bugün de anlatma çabalarına devam edecek.
Kamuoyunun Merkez Bankası Başkanı’nı anlayıp anlamadığını bilmiyoruz ama piyasaların çok yakından takip ettikleri bu açıklamaların ardından gösterdiği tavırlar, en azından Başçı’nın piyasaları dün de, pek ikna edemediğini gösteriyordu.
Piyasalar şunu anladılar ki; ekonomi yönetimi gerçekten bir ekonomik daralmadan korkuyor, “durgunluk olmaz” diyor ama belli ki bu senaryoya oynuyor. Piyasalar Merkez Bankası’nın bu analizini ve bu analize dayalı olarak aldığı kararları hâlâ “abartılı” bulmaya devam ediyor. Ancak bir yandan da ekonomik otoritenin aldığı kararlara uymak zorunluluğunu hissediyor. Çünkü başka bir yola gitse, kendi inandıklarına göre davransalar, biliyorlar ki zarar edecekler…
Aslında piyasalar daralmaya oynamaya, bunu fiyatlamaya da başladılar sayılır. Hisse senedi piyasalarındaki büyük düşüş, piyasa uzmanları tarafından artık daralmanın fiyatlanmaya başladığının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Hazine kâğıdında fazla bir satış gözükmüyor, faizler o nedenle fazla yükselmiyor ama kurlar yukarı çıkmaya devam ediyor.
Bir başka deyişle Merkez Bankası ben ön aldım, moda deyimle “Proaktif davrandım” diyor ama piyasalar buna gerçekten inansalar, özellikle borsada bu kadar düşüşler yaşanmazdı.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, dün TV konuşmalarında bundan sonrası için Avrupa’nın çabuk reaksiyon vermesine dayalı olarak, iki senaryodan söz etti. Başkan Başçı’nın her iki senaryoda da “faizleri daha da düşüreceklerini” söylemesi bence çok ilginçti. Piyasaların kafasını en çok karıştıran da bence buydu...
Piyasa uzmanları kendi aralarında “Başbakan demedi mi; faizler enflasyonu belirliyor diye... Demek ki Merkez Bankası da buna göre davranıyor” diye şaka yapıyorlar. Şaka, çünkü bir Merkez Bankası’nın buna inanıp, buna göre davranması olsa olsa şaka olabilir...
ARTIK KİMSE HARCAMAZ
Piyasa oyuncuları Borsa’daki düşüşü örnek göstererek, “Artık bu saatten sonra kimse harcamaz” diyorlar. Bir başka deyişle durgunluk olmayacaksa da, Merkez Bankası’nın bu analizi ve aldığı kararlar, yaptığı açıklamalar sonucunda böyle bir hava yaratılmış oldu.
Bu görüş bence hiç de yabana atılacak bir görüş değil. Hem bu son kriz öncesi partiden ve ekonomi yönetiminden gelen “kuru artırıcı” demeçler, hem de son kriz sonrası alınan önlemler, kafaları iyice karıştırdı. Eğer sadece ihracata dayalı bir üretim sistemi kurulması bunun için TL’nin değerinin düşürülmesi için hazırlanan bir plan varsa, yapılanlar bununla da çelişiyor.
Daha açık bir deyişle piyasalar Başçı’nın TV konuşmalarına rağmen, hâlâ alınan son kararların gerekçelerine inanmış değil. Ekonomi yönetimi, yaptığı açıklamalar yetmezse, birebir ilişkilerle piyasaları istediği yöne doğru yönlendirmekten kaçınmayabilir.
Genel yönetim anlayışı böyle bir yola rahatlıkla gidilebileceğini de gösteriyor.
Ancak piyasalar şimdi bu emirlere uysa da sonrasında acısını çıkarırlar...
Bu nedenle alınan kararların doğru olup olmadığını değerlendirmek için, panik bittikten sonra birkaç ay daha gelişmeleri beklememiz gerekecek.
Paylaş