Kurda ortayı bulmak

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, daha önce TL’nin değerli olmasından yakınanların şimdi TL’nin değer kaybından rahatsız olduğunu hatırlatarak, “ortasını bulacaklarını” söyledi. Başbakan rakam vermedi ama kurda, yani TL’nin değerinde kastettiği “ortası”, acaba neresi?

Dünkü gazetelerde TİM Başkanı Büyükekşi’nin “Dolar kurunun 1.70’in üzerine çıkması halinde zarar ettiklerine, ihracatçı için uygun kurun 1.60 ile 1.70 arasında seyretmesi gerektiğine” ilişkin bir demeci yer aldı. Buradan yola çıkarak ihracatçı açısından bakarsak belli ki dolar kurunun ortası 1.60-1.70 aralığı. Ancak unutmayalım ki; dolar kuru 1.65 iken partinin ekonomi kurmayları, bakanlar ve Merkez Bankası Başkanı ardarda çıkıp piyasalarda paniği artıracak demeçler verdiler, kurun artmasını sağladılar. Daha sonra Merkez Bankası dolar kuru 1.70’i geçince, tuttu yeni önlemler aldı, kurların geri gelmesini sağlamaya çalıştı. Buradan yola çıkarsak; ekonomi yönetiminin kafasındaki “kurun ortası”nın, dolarda 1.70 olduğunu söyleyebiliriz.   
Peki, diyelim ki; kurun ortası 1.70 olsun. Başbakanın dediği gibi “çok rahat” bir biçimde, kurun bu seviyede sürekli kalması sağlanabilir mi?
Piyasa oyuncuları hükümetin, belli ki “demeç vererek”, kurun ortasını bulmaya çalıştığını, buna karşılık Merkez Bankası’nın belirli bir seviyede kuru tutmak istediğinde bunu başarabileceğini söylüyorlar. Yani Merkez Bankası, Başbakan gibi, 1.70’de dolar kurunu tutmayı hedefliyorsa bunu yapabilir. Çünkü Merkez Bankası’nın eli, geçmişe göre güçlü konumda. Döviz rezervleri iyi, istediği zaman kuru aşağı ya da yukarı çıkarmak için rahatlıkla döviz alıp satabilir. Bunun yanında piyasaya her gün 50 milyar TL veriyor yani bu miktarı azaltıp çoğaltarak dövize talebi, yani fiyatını etkileyebilecek güce sahip.
Peki, hükümet programında yazan, Merkez Bankası’nın vazgeçmeyiz
dediği “dalgalı kur sistemi”nde böyle bir şey var mı? Tabi ki yok, bunun adı artık dalgalı kur sistemi değil. Başbakanın dün kur için söyledikleri, zaten artık dalgalı kur sisteminin sözde kaldığını, faizde ve kurda kontrollü bir ekonomi politikasının uygulamada olduğunu açıkca ortaya koydu. 
DIŞ DENGE KULLANILIYOR AMA...
Peki, dış dengeler bu hedefe u
laşmak için uygun mu? Dünyadaki koşullar ekonomi yönetimini bu politikayı uygulamak için en çok cesaretlendiren unsur. Bu yolla istikrarı koruyup, sözde dalgalı kur deyip, belirli bir kur ve hedefiyle devam edebilecekler. Diyelim ki, 1.70 dolar kuru ile gitmeyi hedeflediler, bunun enflasyona etkisi ne olur?
Piyasa analistleri kurun fiyatlara etkisinin azaldığını kabul ediyorlar. Ancak kurun birkaç ay 1.70’de gitmesi, kalıcı olması halinde artık enflasyonu yukarı doğru iteceği görüşü hakim.    
Peki, bu kurun ortası ile gidilirse cari açık da azalır mı? Cari açık daha önce alınan tedbirlerle azalmaya başlayacak ama cari açığı asıl artıran unsurun dış talep olduğu, iç talep kısılsa bile cari açığın kolay kolay azalmayacağı tahmin ediliyor.   Kısa dönemde işi böyle götürdük diyelim, orta dönemde bir-iki yıl içinde ne olur?
Ekonomi yönetimi işin riskini azaltıp bu yola girdiyse, Başbakan da “iş böyle gidiyor” diye yapısal tedbirlere, cari açığı kalıcı biçimde azaltacak ciddi tedbirlere girmeyecek, bütçe harcamalarında da kısıntıya gitmeyecektir. Yani cari açık yüksek kalmaya devam eder. Yabancılar şimdi kendi dertlerinde ama diyelim ki 1 yıl sonra ABD ve Avrupa iyileşmeye başladı, likiditeyi çekmeye, faizleri artırmaya başladılar...
İşte o zaman hâlâ yüksek cari açıkla yola devam ediyorsak, kuru da, faizi de tutamazsınız...
Yazarın Tüm Yazıları