Kısa vadeli borç ilk çeyrekte 16 milyar dolar arttı

Uygulanan ekonomik politikaların kamu borcunu düşürüp, Türkiye’nin toplam dış borcunu büyüttüğü zaten biliniyor.

Haberin Devamı

Ancak dün açıklanan yılın ilk üç ayına ilişkin borç verileri, özellikle bankalar başta olmak üzere, özel sektörün artan kısa vadeli borcunun ciddi bir ivme kazandığını gösteriyor. Türkiye’nin toplam kısa vadeli borcu, sadece ilk üç ayda, yaklaşık 15 milyar dolar arttı…
Sadece Mart ayında kısa vadeli dış borç stokunun 5.8 milyar dolar arttığı, ilk üç aydaki artışın ise 14.2 milyar doları bulduğu açıklandı. Parite etkisi gözönüne alındığında ise Mart ayındaki artış 6.7 milyar dolara, ilk üç aydaki artış ise 16 milyar dolara çıkıyor. Bu artıştaki hızın ne kadar yükseldiğini ortaya çıkarıyor.
İlk çeyrekte kısa vadeli dış borç stokundaki bu artışta 9.6 milyar dolarlık özel banka payı bulunurken, kamu bankalarının borcu 1.5 milyar, reel sektör kısa vadeli dış borcu ise 3.1 milyar dolar arttı. İlk çeyrekte bankalar, yurt dışı bankalardan 7 milyar dolar kredi kullanırken; yurt dışı bankaların yurt içi bankalarda 3 milyar dolarlık döviz mevduat artışı ve yurt dışı yerleşiklerin 0.8 milyar dolarlık TL cinsi mevduat artışı oldu.

İlk çeyrekte özel sektörün uzun vadeli dış borcunda ise sadece 200 milyon dolarlık artış kaydedildi. Ancak parite etkisi çıkarıldığında eklenen 1.7 milyar dolarlık artışla birlikte, uzun vadeli özel sektör borcunun toplamda 1.9 milyar dolar arttığını söylemek mümkün.
Özetle; Türkiye’nin toplam uzun vadeli borcu 138.5 milyar, kısa vadeli borcu 115 milyar doları aştı. Neredeyse uzun vadeliye ulaşan bir kısa vadeli borç rakamından söz ediyoruz ve bunun ne kadar büyük risk oluşturduğu ortada.
Türkiye’nin önümüzdeki bir yılda ödemesi gereken toplam dış borcu ise 155.9 milyar dolar. Bu borcun yüzde 86’sını özel sektör ödeyecek, bunun içinde bankaların payı ise yüzde 47 ile 72.8 milyar dolar olacak.

Tablo ortada; Türkiye’nin uyguladığı ekonomik politikalar özel sektörün dışarıdan borçlanmasını özendiriyor, bu yolla brüt döviz rezervleri yükseliyor. İşin tuhaf tarafı ise bu kadar yüksek borçlanmaya karşılık büyümede yeterli ivme sağlanamıyor. Büyümenin düşük kalması, borçların ödenmesi konusunda, şimdi olmasa da, önümüzdeki dönem için ciddi bir tedirginlik kaynağı olacak.

SURİYE AYNI ZAMANDA EKONOMİK RİSK

Bu kadar yüksek kısa vadeli borcu çevirmek için belli ki sıcak para girişinin bu hızla devam edeceği öngörülüyor. Hem de 2014’deki 3 seçime rağmen...
Bir başka deyişle sıcak para girişi azaldığı zaman çevirmekte zorlanılabilir.
Küresel ekonomideki durum bu likidite bolluğunun en azından bir yıl daha süreceğini gösteriyor ama hem bu alanda çıkabilecek sürprizleri, hem de Türkiye’ye özel iç ve dış siyasi riskleri de unutmamak gerekiyor.

ABD’deki Erdoğan-Obama görüşmelerinden fazla bir bilgi alamadık. Ancak dış basında bazı yayınlara rastlıyoruz. Örneğin hiç söz edilmeyen K.Irak’la Türkiye’nin enerji anlaşmaları konusunda, Guardian’da çıkan bir yazıda, bu konunun görüşmede ciddi bir gerginlik kaynağı olduğu belirtiliyordu.
Dünkü Hürriyet gazetesinde Cansu Çamlıbel’in Uluslararası Kriz Grubunun Türkiye direktörü Hugh Pope ile yaptığı söyleşiyi ve Cengiz Çandar’ın Radikal’deki, Suriye konusunda Türkiye ve ABD arasındaki ilişkinin nereye gittiği ve nelere mal olacağını yorumlayan yazısını okumakta fayda var.
Bence Suriye odaklı olarak Türkiye’nin komşuları Irak, Rusya ve İran ile ilişkileri ile ABD bağlantısı, ekonomi için de ciddi bir risk biriktiriyor.
Hele ki; kısa vadeli borcun bu kadar hızlı arttığı bir ortamda...

Yazarın Tüm Yazıları