Kayıtdışı ile samimi mücadele zamanı geldi

ÇALIŞMA Bakanlığı ‘kayıtdışı istihdam’ raporunda, kayıtdışı ekonomiyi, ‘bilinen istatistiksel yöntemlerle saptanamayan ve GSMH hesaplarına geçmeyen, yasalar çerçevesinde ya da yasalara aykırı olarak yapılan ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının tamamen veya kısmen bilgisi dışında bırakılan gelir getirici ekonomik faaliyetlerin tümü’ olarak tanımlıyor.

Aynı raporda kayıtdışı istihdam ise ‘istihdama katılan nüfusun ücretli, yevmiyeli, kendi hesabına çalışan veya ücretsiz aile işçisi sayılan kesimlerinin ve istihdama dahil olmadığı halde çalışanların (çocuk işçiler gibi) çalışmalarının yasal çerçevesinde ya da yasalara aykırı olarak tamamen yahut kısmen ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının bilgisi dışında bırakılması’ olarak tanımlıyor.

Bu raporda kayıtdışı ekonomi ile kayıtdışı istihdamın birbirleriyle olan ilişkisi anlatılırken, kayıtdışı ekonominin hatta kayıtdışı istihdamın yararları bulunduğuna ilişkin görüşler olduğunu hatırlatılıp, ‘orta uzun dönemde ekonomiyi tahrip etkisi’ olduğuna dikkat çekiliyor.

Türkiye’de kayıtdışı ekonomiyle samimi mücadele edilmemesinde, bu ‘kayıtdışı iyidir’ anlayışı önemli rol oynadı. Bunun yanı sıra, bilerek sistem dışına çıkmış, sayıları hiç de az olmayan toplum kesimlerine dayanmak oradan oy almak, hatta kayıtdışı paralardan finansman sağlamaya çalışan partilerin bu olaya çarpık biçimde yaklaşmaları da önemli rol oynadı. Yani çarpık ilişkilerin devlet yönetimine de hakim olmasıyla, kayıtdışı kesimlerin sayı ve varlıkları yani kayıtdışı ekonomi her geçen gün büyüdü.

Ancak Türkiye’nin geldiği nokta artık kayıtdışı ekonomiyi taşıyacak aşamayı geçti. Her şeyden önce bütçe finansmanı açısından bu nokta geçildi; çünkü ne kadar kemer sıkarsanız sıkın, yüksek vergi oranlarına rağmen, devletin iki yakasını bir araya getiremiyor, borç yükünün mille gelire oranını istenen ölçüde düşüremiyorsunuz. Hem finansman açısından kayıtdışı ile samimi mücadele gerekiyor, hem de çağdaş bir ekonomik sistem kurmanın, küreselleşmeye uyum sağlamanın en önemli şartlarından birini de kayıtdışının önlenmesi oluşturuyor. Yani AB’ye üye olacağım derken, müzakere süreci kararı çıkmasını beklerken, artık ‘İyi oluyor kayıtdışı biraz daha kalsın’ deme lüksünüz yok.

ÖNEMLİ BİR BELGE

Bu kesimlerden oy alsanız da, onlara yaranmak veya diyet ödemek için her türlü affı çıkarmış olsanız da, artık dur demeniz lazım. Sistem dışındakiler aflarla sistem içine alınamadıysa, bu yükü daha ne kadar taşıyabilirsiniz...

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda, Bakan Danışmanı Mehmet Tekinaslan başkanlığında hazırlanan rapor, çok önemli bir belge niteliği taşıyor. Bakanlığın böyle bir çalışmaya girmesi ve Sosyal Güvenlik Reformu ile kayıtdışı istihdamla mücadeleyi birlikte götürme niyeti, herkesin desteklemesi gereken bir adım. Politikacıların artık işi savsaklamaktan vazgeçip, bu konuya samimi biçimde el atmak zorundalar.

Bu çalışmayı Gelir İdaresi’nin bağımsızlığı ile birlikte düşünmek, bu yolla kayıtdışı ekonomi ile mücadelenin artık politik etkilerden uzaklaştırılmasının üzerinde durma gereği de var. Bunlar bir bütün ve koordineli gitmesi gereken çalışmalar.

Çalışma Bakanlığı’nın raporunda kayıtdışı istihdamın çok nedeni bulunduğu, her şeyden önce kayıtdışı istihdamın nedenlerinin kayıtdışı ekonomi ile paralellik gösterdiği kaydedilerek, ‘Ülkemizde gelir dağılımı bozuk ve işsizlik oranı yüksektir. Köyden kente göç giderek artmaktadır. Bu ortamda iş bulamayan insanlar düşük ücretle ve sosyal güvenceden yoksun olarak kaçak çalışmaya razı olmaktadır. Kayıtdışı istihdamın en önemli nedenlerinden biri de gelirin adaletsiz dağılımı ve yoksulluktur’ deniliyor.

Yine aynı raporda ‘Türkiye’de çok sık çıkarılan ve af niteliğinde olan hizmet borçlanma yasalarının da sisteme zarar veren bir uygulama’ olduğunun altı çiziliyor. Kayıtdışı ekonominin büyümesinde de, çıkarılan vergi, kredi ve sicil aflarının büyük katkısı var...

Kısacası; Türkiye’nin işi, daha çok uzun. AB olsun olmasın, IMF’yle gidelim gitmeyelim, eğer rekabete dayalı bir piyasa ekonomisi kurulacaksa, bu ‘yapısal tedbir’ler hayati öneme sahip.
Yazarın Tüm Yazıları