Paylaş
Bir süredir işlerindeki hareketsizlik nedeniyle yakındıklarını gözlediğimiz ama “nasıl olsa açılır” diye düşündükleri için sesini çıkarmayan işalemi ise bu verilerden sonra işin ciddiyetini iyice kavramış oldu. İşte bunun üzerine işaleminden “büyümeyi artırmamız lazım” yönündeki şikayetlerin artmaya başladığını izler olduk.
Hiç kuşkunuz olmasın; mevcut ekonomik seyir böyle gittiği müddetçe, işaleminden gelen büyüme baskıları hızla artmaya devam edecektir. 10 Eylül’de yılın ikinci çeyreğine ilişkin büyüme rakamları ortaya çıkacak. Bu rakamların da büyük ihtimalle yüzde 3-4 arasında çıkması bekleniyor. İşte bu rakamlar açıklandıktan sonra, yani ılımlı büyüme iyice tescil olununca, işaleminden gelen bu yöndeki baskıların had safhaya çıkması beklenebilir.
Geçtiğimiz hafta Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın büyüme konusunda yaptığı açıklamalar, işalemine “Bu kez herhalde cidden işi sıkı tutacaklar, gerçekten düşük oranlı büyümeye razı olunacak” dedirtti.
Babacan, yüzde 4’lük büyüme tahmininin ulaşılabilir bir rakam olduğunu belirtirken, “Dışarıda olup bitenler son derece kaygı verici. Yüzde 4’ün üzeri zor” dedi. Büyümede dış talebin daha etkin olduğunu belirten Babacan, cari açığın düştüğünü ancak bunun yanında bütçe üzerinde yan etkisi bulunduğunu kaydetti. Bütçe gelirlerinin öngörülerin bir miktar altında gerçekleşeceğini, yıl sonunda gerçekleşmenin hedeflenen bütçe açığının üzerinde olacağını kaydeden Bakan Babacan, bütçedeki olası sapmaların maliye politikalarını etkileyecek olmasını ise beklemediğini söyledi.
Daha önce de yazmıştım; 2012 yılı bütçesi hazırlanırken, geçtiğimiz yılın sonlarında, maliye bürokratları “2012 yılı için yüzde 4 büyüme hedefledik ama yüzde 3 civarında büyüsek iyidir. Zaten dengeler de yüzde 3’e göre daha rahat korunacak biçimde hazırlandı” demişlerdi. Yani makro dengeler zaten, Başbakan Erdoğan’a kabul ettirmek için, bir miktar zorlama ile yüzde 4 olarak hazırlanmıştı. O nedenle Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın “Yüzde 4’ün altına büyüme olur” sözlerinin ciddi bir mantığı var ve bu durum önceden de belliydi.
BASKILARA KARŞI BAŞBAKANIN TAVRI
Bakan Babacan’ın bu sözleri, biraz işalemini, biraz da Baş.akan Tayyip Erdoğan’ı şimdiden hazırlamak için söylediğini düşünüyorum. Gerçekten de yüzde 4’ün üzerine çıkacak bir büyüme rakamı, böylesine belirsiz bir küresel ortamda makro dengeleri zorlayacak, ileriye dönük riskleri ciddi biçimde büyütecek bir rakam olacaktır.
Buna rağmen, biraz da işin doğası gereği, işaleminden gelecek “daha fazla büyümemiz lazım” yönündeki baskıların artması da kaçınılmaz.
Burada belirleyici olan ise yine Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tavrı olacaktır. Bu şikayetler artmaya başladığında Başbakanın takınacağı tutum, daha sonra işaleminin göstereceği tepkilerin devam edip etmeyeceğinde ve tepkilerin dozunda belirleyici olacaktır. Yani Başbakan Erdoğan, Bakan Babacan’ın dediklerine ikna olursa dönüp işalemine “Bu kadar şikayet etmeyin, daha önceki karlarınıza sayın, bu yıl bununla yetinin” gibi bir tepki gösterirse, içten içe kızsalar da tepkilerini kamuoyu önünde göstermekten sakınacaklardır.
Ancak Başbakan Erdoğan’ın Bakan Babacan yerine işleminin tepkilerini haklı bulma ihtimali de düşük değil. Bu noktada yapacağı siyasi hesaplar ile son dönemde daha sık dinlediği “yatırımcı bakanlar”ın söyledikleri de Başbakanın alacağı kararda etkili olacaktır.
Şu anda Babacan ve ekibi, dışarıdaki dengeleri de yakından takip edip, büyümeyi yüzde 3-4 arasında tutacak bir politika izliyor, örneğin Merkez Bankası’nın likiditesi de bu kapsamda ayarlanıyor. Zaten her an küresel dalgalara bağlı içeride ciddi hareketler yaşanma tehlikesi varken, üzerine Başbakan Erdoğan “Bu kadar büyüme yetmez, gaza basın” derse, işte o zaman “tehlike kapıya dayandı” anlamına gelir.
Paylaş