IMF’yle anlaşma için geç kalınmamalı

DEVLET Bakanı Mehmet Şimşek, daha önce pek yanaşmadığını gösteren demeçler verirken, son günlerde IMF’yle yeni bir anlaşma yönünde daha sıcak mesajlar vermeye başladı. Şimşek’in ihtiyari stand-by anlaşmasını artık açık açık söylediğine de şahit oluyoruz.

Bu hükümetin kendi başına, itibarı sağlayacak yeni bir ekonomik program çıkaramayacağı belli olduktan sonra, yani bu yılın başlarından beri IMF’yle yeni bir bağlayıcı anlaşma yapılması gerektiğini söylüyoruz. Elbette Şimşek’in geldiği noktayı, bu nedenle olumlu buluyoruz ama yine geç kalınıyor, bunu da söylemeden edemeyeceğiz.

Bence IMF Türkiye’nin, sonunda gelip ihtiyari stand-by anlaşması yapmaya mecbur kalacağını çok iyi görüyor. İşte bu nedenle IMF’nin bir süredir Ankara ve İstanbul’da sözüne itibar ettiği kişi ve kurumlarla, nasıl bir ekonomik program yapılması gerektiği konusunda resmi olmayan temaslarda bulunduğunu biliyorum.

Bence IMF’nin bu tavrı olumlu bir tavır ve herkesin elini çabuk tutması gerekiyor. Çünkü dışardan gelen dalgalar bir türlü dinmediği gibi, siyasi atmosfer de giderek sıkışıyor. Yani piyasalar artık iç ve dış gelişmelerden çok daha fazla etkilenmeye başladılar.

"Sıcak para hálá geliyor, kurda hareket olmuyor, bu nedenle acil bir tehlike yok" düşüncesi yanlış bir düşünce. Ekonomik göstergelerde artık garip şeyler olduğu gibi, yükselen cari açığın finansmanı giderek daha fazla içeriden yapılmaya başlandı. Sıcak para başka hiçbir ülkede olmadığı kadar yüksek faiz verdiğimiz ve döviz kurları değişmediği için bize gelmeye devam ediyor ama ne pahasına... Hadi bedelini ödeyelim, ya artık bu kadar yüksek reel faizin de yetmediği bir gelişme olursa,. Örneğin siyasi çatışma o kadar tırmanırsa, ne olacak?

Özetle söylemek istediğim şu ki; artık IMF’yle yeni bir stand-by anlaşması yapmadan, ekonomik istikrarın uzun süre devam edemeyeceği belli olmuştur. Hükümet siyaseten sıkıştıkça popülizm dozunu artırıp, harcamaları yükseltiyor, enflasyon hedefini savsaklıyor.

Geç olmadan, istikrarın korunması için yoğun çaba gerekiyor ve şu anda istikrarın korunması adına gözüken en somut gelişme, IMF anlaşmasının yeniden çıpa yapılması olacaktır.

Bence hükümetin kendi başına bu işi idare edemeyeceği ortaya çıktı, beklemeye gerek yok...

Şener’in cesur çıkışı

PİYASALARDA hálá AKP’nin kapatılması halinde, yeni kurulacak partinin yeniden tek başına iktidara geçip, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da siyasi yasağı bir şekilde aşıp, yeniden gelip partisinin başına geçeceği beklentisi hakim görünüyor.

Şu anki fiyatların içinde böyle bir siyasi beklenti var ama siyasi gidişat farklı seyrediyor.

Piyasaların asıl istediği ise Başbakan’ın kendisi değil, istikrarın devam etmesi... İstikrarın devam etmesi için de siyaseten öngörülebilirlik lazım. Bence artık piyasalar öngörülebilirliğin AKP’nin çoğunluk iktidarına bağlı olmadığını, o aşamanın geçildiğini görüp kabul etmeli.

O nedenle AKP’ye alternatif arayışları bundan sonra çok daha fazla gündemde olacaktır.

AKP’nin alternatif yaratılmasın diye, mali baskılar dahil her yöntemi denediği biliniyor.

Bu nedenle, yani sadece cesur davrandığı için bile, Abdüllatif Şener’i kutlamak gerekiyor. Şener bu tabanı çok iyi bilen, taleplerini gören bir siyasetçidir ve her şeyden önce namuslu bir politikacıdır. Bazı ekonomik görüşleri hoşunuza gitmeyebilir ama Şener’in ekonomik mantığı sağlamdır ve özellikle "kurallı piyasa ekonomisi"ni oturtmak adına, değişik görüşlere açıktır.

Bence Abdüllatif Şener, kendisinin dün de söylediği gibi, "oy oranına bakmadan, ihtiyaçlar doğrultusunda düzeyli politika yapma" hedefi doğrultusunda başarılı olacaktır.

Umarız Şener’in bu cesur çıkışı, tek başına bir çıkış olarak kalmaz. Çünkü her kesimden, çok yoğun toplumsal uzlaşma talepleri geliyor ve bunu sağlayacak politikacılara ihtiyaç var. Şener’in bu çıkışı umarız, toplumsal uzlaşma adına olumlu olur, yeni işbirliklerini getirir.
Yazarın Tüm Yazıları