IMF’siz ekonomi yönetimi şimdi görülecek

TÜRKİYE IMF’yle yaptığı son stand-by anlaşmasını tamamladı, 3 gözden geçirme birden IMF yönetiminden geçti ve yaklaşık 3.6 milyar dolarlık kredinin serbest bırakılma kararı alındı.

Dünden itibaren, uzun yıllardır ilk kez başımıza gelen IMF’siz dönemler de böylece başlamış oldu.

Artık mevcut ekonomi yönetiminin marifetini daha iyi görme fırsatımız olacak...

Çünkü bu aynı zamanda AKP Hükümeti’nin ilk kez ekonomi yönetiminde kendi başına da kalması demek.

Bilindiği gibi AKP seçimleri kazandığında Kemal Derviş tarafından güçlendirilmiş IMF programı uygulamada idi, daha sonra bunun devamı olan ikinci stand-by anlaşmasını yaptı.

Ama şimdi IMF’siz bir ekonomi politikası uygulamak durumunda kalacak.

Belki yakın izleme adında yine bir anlaşma olacak ama bu o kadar bağlayıcı bir anlaşma değil.

Hükümetin tavırlarından anladığımız kadarıyla da, ihtiyati stand-by anlaşması yapmak, yani yeniden IMF’in bağlayıcı olduğu bir anlaşmaya pek yanaşmak istemiyor.

Hükümet mi yanaşmak istemiyor, IMF mi pek gönüllü değil o da anlaşılamadı ama, hükümet istese IMF böyle bir anlaşmaya razı edilirdi diye tahmin ediyorum.

Son niyet mektubunda hükümet, yine de ileriye dönük sözler verdi.

Özellikle mali disiplin konusunda gevşemeyeceğini belirten ama bağlayıcılığı olmayan sözlerdi bunlar.

Şimdiden söyleyelim ki; biz bu sözlerin yerine getirileceğini pek sanmıyoruz.

Unutmayın, yıllardır İşsizlik Fonu’na hüküme dadanıp, istediği yerlere bunu harcamak istemiş ama IMF bunu engellemişti.

Daha IMF’yle anlaşma biter bitmez hükümet aldığı kararla İşsizlik Fonu’nu harcamaya başladı.

Şimdi GAP’a harcıyor, daha sonra başka yerlere harcayacağına kimsenin şüphesi olmasın.

Niyet mektubunda borçlara sınır getiriliyor ama bizce bu da bağlayıcı değil.

Bunun yanında bütçe dışı yeni fonların oluşturulmayacağına ilişkin sözler veriyor ama bir yandan ulaştırma için fon benzeri mekanizmayı kurmak için de yasa hazırlıyor.

Özetle bu sözlerin yerine getirilmesi çok zor. Mali disiplinin gevşemesi sürpriz olmamalı.

IMF Başkanı’nın kaygılarına dikkat

KREDİNİN onaylanmasından sonra IMF tarafından yayınlanan ve IMF Başkanı Strauss-Kahn’ın yorumlarının olduğu notta da bu kaygılar açıkca seziliyordu.

Bu notta, faiz dışı fazlayı yüzde 3.5’in altına indirecek politikalardan kaçınılması gerektiği belirtiliyor.

Bunun hem borç stokunu düşürmek, hem de para politikası üzerinden daha evvelden hesaplanmamış baskının oluşmasına engel olmak için gerekli olduğu belirtiliyor.

Strauss-Kahn, Merkez Bankası’nın gıda ve enflasyon karşısındaki baskılar karşısında doğru bir şekilde sıkı para politikası uygulaması gerekliliğini belirtiyor.

Strauss-Kahn ayrıca enflasyon hedeflemesi rejiminin kredibilitesi açısından, önümüzdeki dönemde enflasyonun düşmeye başlaması durumunda, Merkez Bankası’nın gereğinden evvel faiz düşürmemesi gerektiğini de kaydediyor.

IMF ayrıca, orta vadeli mali program çerçevesinde, hükümetin maliye bazlı kural hedefi belirlenmesini tavsiye ediyor.

Bir bankanın iktisadi raporunda, IMF’in bu notuna ilişkin şu değerlendirme yapılıyordu:

"IMF’nin yaptığı yorumlardan, faiz dışı fazla hedefindeki değişikliklerden çok memnun olmadığı ve para politikasındaki sıkılaşmayla dengelenmesi gerektiğini düşündüğünü anlıyoruz."

Yani iş gelip Merkez Bankası’na dayanacak, hükümet Merkez’e baskısını artıracak, belki Başkan Durmuş Yılmaz’ın gidip kendi dediğini yapacak birilerini getirmeye bile çalışacak...

"O kadarını da yapmaz" demeyin, daha önce yapmadı mı?

Kendi bürokratlar bile şimdiden IMF’siz dönemden korkmaya başladılar. Bakalım ne olacak?
Yazarın Tüm Yazıları