Paylaş
Bununla birlikte tüm dünyada risklerin arttığı ve dalgalı seyrin artacağı saptaması da bulunuyor. IMF bu tahminleri yaparken, bence hala iyimser bir senaryo üzerinden
gidiyor. Daha önceki tahminlerinde iyimser kaldığı açıkca ortaya çıkan IMF, zaten kötü olan ortamı belli ki daha da ağırlaştırmamak için, iyimser senaryo üzerinden gitmeye devam ediyor. Örneğin, Euro bölgesindeki krizin “çevre ülkelerle” sınırlı kalacağı, ABD’de ekonomiye destek ile orta-vadeli mali uyum arasında makul bir denge sağlanacağı ve küresel finansal piyasalarda iniş ve çıkışların daha da kötü olmayacağını varsayıp, buna göre hesap yapıyor.
IMF’in revize ettiği büyüme rakamlarına göre küresel büyüme 2011 ve 2012’de yüzde 4’e gerileyecek. Büyümenin 2011’de gelişmiş ülkelerde yüzde 1.6, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 6.4 olması bekleniyor. 2012’de gelişmiş ülkelerdeki büyümenin yüzde 2’ye çıkması bekleniyor ama gelişmekte olan ülkeler daha canlı olacak. Dünya ekonomisi yavaşlarken finansal volatilite ve riskten kaçınmanın ciddi biçimde artığına dikkat çekilirken, gelişmiş ülkelerde artan emtia fiyatlarıyla enflasyonun artmaya başladığı, gelişmekte olan ülkelerde ise artan iç talebin de etkisiyle enflasyonun daha hızlı arttığı belirtiliyor. 2011 yılında enflasyon gelişmiş ülkelerde yüzde 2.6 olarak tahmin edilirken, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 7.5’e kadar çıkıyor.
Bu arada emtia fiyatlarındaki dalgalanmaların, kredibilitesi düşük Merkez bankalarının olduğu ülkelerde daha fazla etki yaptığının altı çiziliyor. Bir başka deyişle enflasyonla mücadelede kararlı gözükmeyen Merkez bankalarının olduğu ülkeler uyarılıyor...
Bunun yanında bizi ilgilendiren başka bir saptama da “politika yapıcılarının büyümeyi hızlandırmak için sadece para politikalarına güvenmemeleri gerektiği”. Kamu maliyesindeki hassas dengelerin gözetilmesi gereği üzerinde duruluyor.
TÜRKİYE’YE BAKIŞ
Hem önceki gün çıkan IMF Raporu’nda, hem de Standart and Poor’s’un TL bazında yatırım yapılabilir ülke konumuna getirten not artırımı açıklamasında benzer saptamalar yeralıyor. Türkiye’de cari açığın endişe verici boyutlara ulaştığı, finansmanının büyük ölçüde kısa vadeli olduğu hatırlatılıyor. Buna rağmen, sınırlı da olsa, not artırımı tam zamanında geldi.
Ekonomi yönetimi temmuz ayında IMF’in yaptığı değerlendirmede, 2012 yılında büyümenin yüzde 2.5’e düşeceği, cari açığın buna rağmen fazla azalmayacağı tahminlerini görünce, çok sert tepki göstermişti. “IMF’in bu işi bilmediği” noktasına kadar giden eleştiriler yapan ekonomi yönetiminin, dün IMF’in 2012 yılı büyümesini daha da aşağı çekmesine, yüzde 2.2’ye indirmesine tepki verdiğini ise duymadım.
Bence IMF’in bakışındaki en olumlu değişiklik cari açığa ilişkin. IMF, milli gelire oran olarak Türkiye’de cari açık tahmini de 2011 için yüzde 10.3’e, 2012 için de yüzde 7.4’e indirdi. IMF, yakın gelecekte cari açıkta olası keskin bir düzeltme ihtimaline karşı, mali sıkılaştırmaya devam edilmesinin riskleri azaltmada kilit rol oynadığını belirtti. Yani hem dünyayı hem bizi epey zor, yönetilmesi güçleşen bir süreç bekliyor. Bu arada 2004 yılından beri dünyanın 17. büyük ekonomisi
olan Türkiye, IMF’e göre 2011 sonunda Endonezya’dan sonra 18’inci ülke konumuna gerileyecek...
Paylaş