IMF ile banka hukukçuları bugün yeni yasayı görüşecek

IMF Heyeti bu kez beraberlerinde kendi hukukçularını da getirdi. Bankacılık konusunda uzman olan IMF hukukçularının BDDK’nın hazırladığı yeni bankacılık yasa taslağı üzerinde çalışacakları öğrenildi.

Geçtiğimiz hafta içerisinde IMF Heyetinin Bankalar Birliği’ne yaptığı ziyarette, ekonomik gelişmelerin yanısıra bankacılık yasası da gündeme geldi. IMF Heyeti taslağın ingilizce çevirisi üzerinde bir süredir kendilerinin de çalıştığını belirterek, banka genel müdürlerinden taslak hakkındaki görüşlerini sordular. Bankacılar taslak hakkındaki genel görüşlerini iletirken, IMF Türkiye Masası Şefi Rıza Moghadam, ‘İsterseniz sizin hukukçularla, bizle birlikte gelen iki uzman hukukçumuz yeni taslağı birlikte tartışsınlar’ teklifinde bulundu. Bankalar Birliği Yönetim Kurulu üyesi bankacılar, bu teklifi kabul etti.

Bugün Bankalar Birliği’nin konuyla ilgili uzmanları ve hukukçuları, IMF’in iki hukukçusu ile İstanbul’da biraraya gelerek taslağı, taslak hakkındaki görüşlerini birlikte tartışacaklar. Bu iki hukukçunun daha sonra Ankara’da BDDK ile konuyu tartışacakları öğrenildi.

Uzun zamandır taslak üzerinde çalışan Bankalar Birliği ise IMF Heyetinin ziyaretinin ertesi günü, Cuma öğleden sonra biraya gelerek, taslak hakkındaki Birlik görüşüne son şeklini verdiler. Oluşturulan bu son görüşler üzerinden,bugün IMF’le tartışacaklar.

Bankalar Birliği önümüzdeki hafta taslak hakkındaki görüşlerini BDDK’ya da iletecek. BDDK’nın yapılacak son tartışmalar ve IMF görüşünü aldıktan sonra Ekim ayı ortasında taslağa son şeklini verip TBMM’ye sunması bekleniyor.

Bankaların taslak hakkındaki görüşleri aslında bir süredir oluşmuş durumda. Bankacılar genel olarak, taslakta yeralan yönetim kurullarına atanacak 2 bağımsız üyenin nasıl ve kimin tarafından seçileceği, nasıl onay verileceği gibi unsurların şimdiden belli olmasını istiyorlar. Bunun yanısıra Uzlaşma Kurulu, Enstitü gibi maliyet ve bürokrasiyi artırıcı unsurların taslaktan çıkarılmasını istiyorlar. Bankaların taslakta en şiddetle karşı çıktıkları madde ise ‘fon bankaları alacaklarının tüm alacakların önüne geçmesi’ne ilişkin madde. Daha önce çıkan yasada benzer madde vardı ancak geçici maddelerle bu şart yumuşatılmıştı. Yeni taslakta kesin bir dille bu şartın yeralması, özel bankaların alacakları konusunda bile bu maddenin işletilmesi, bankaların büyük tepkisini çekiyor.

IMF bankalara yüzde 25 KKDF’yi sordu

BANKACILAR
IMF Heyetiyle yaptıkları görüşmeden çok da memnun ayrılmadılar. IMF Heyetinin gelip görüştüğünü ama bir şey söylemediğini kaydeden bir bankacı, ‘Sadece bize görüş soruyorlar, kendileri hiçbir şey söylemiyor’ diye yakındı.

Bankacıların yüzde 6.5’luk faiz dışı fazlanın düşürülmesinin düşünülüp düşünülmediğini sorduğu ancak bir yanıt alamadığı öğrenilirken, bankacıların cari işlemler açığının finansmanına dikkat edilmesi gereği üzerinde durdukları, bu açığın finansmanı için IMF’le yapılacak yeni stand-by anlaşmasında daha fazla kredi imkanı bulunması gerektiğini de Heyete ilettiler.

Bu arada IMF Heyetinin bankacılara, ‘Tüketici kredilerindeki kaynak kullanım destekleme fonu (KKDF) kesintisinin yüzde 25’e çıkarılması düşüncesine ne dedikleri?’ni sorduğunu öğrendik. Banka genel müdürlerinin bu girişime kesinlikle karşı çıktıkları öğrenilirken, bankacıların KKDF artırımının tüketici kredilerinin sadece maliyetini yükselteceğini tüketimin frenlenmesine katkıda bulunmayacağını, beyaz eşya ve otomobil üreticilerinin dışarıdan kendi kredilerini alarak., taksitle aynı imkanı tüketiciye sağlayacağını söylediler. Dolayısıyla KKDF’nin artmasının sadece aracılık maliyetlerini artıracağı belirtildi.

IMF Heyetinin Perşembe öğleden sonra bankacılara bu soruyu sorarken, aynı sabah TÜSİAD ile yaptığı görüşmede ise bu konudaki soru üzerine, ‘Tüketici kredilerindeki KKDF’nin yüzde 25’e çıkarılması düşüncesini kendilerinin de gazetelerden okuduğunu’ söylediklerini öğrendik. Yani Heyet, sabah TÜSİAD toplantısında yeni haberdar olduğu gelişmeyi, sanki olacakmış gibi öğleden sonra banka genel müdürlerine iletip, görüş sordu.

AB’nin olmaması IMF’yi de zora sokacak

BİR
yandan da, şimdiden AB ‘den müzakere süreci alınmaması üzerine senaryolar hazırlanmaya, tartışılmaya başlandı. Bu ihtimalin kesinleşmesi durumunda ‘sadece IMF çıpasının ekonomiye yetip yetmeyeceği’ sorusuna yanıt aranacak.

Piyasalar gibi IMF de Türkiye’nin AB’den müzakere süreci almasına kesin gözüyle bakıyordu. IMF, AB’den gün alınmasının ekonomiyi olumlu etkileyeceğini, özellikle cari açığın sorun olmasını engelleyeceğini düşünüyordu. Bu kapsamda doğrudan yabancı sermaye girişlerinin önümüzdeki yıl artmasını, özelleştirmenin hızlanmasını bekliyor, bu gelişmelerin de önümüzdeki yıl cari açığın finansmanını kolaylaştıracağını düşünüyordu.

Türkiye’nin AB’den müzakere süreci alamaması halinde ise cari açığın daha fazla sorun haline geleceğine kesin gözüyle bakılıyor. Dolayısıyla ekonominin kaynak ihtiyacı daha da artarken, 3 yıllık stand-by karşılığında IMF’in vermesi gereken kredi miktarının da artması gerekecek. Bu nedenle IMF de, zina gelişmelerini yakından izleyecek. 2005 yılında faiz dışı fazla hedefinin önemi daha da artacak. Erdoğan geçen hafta yüzde 6.5 FDF için, ‘IMF’le pazarlık yapıp düşürmeye çalışacağız’ demişti ama şimdi bu ihtimal tümüyle ortadan kalkıyor. Zaten bürokratların yaptıkları çalışmalarda 2005 yılı için FDF hedefi yüzde 6.5 olarak alınmıştı. Bürokratlar, ‘2005’de FDF’nin 6.5 olması kesin de, 2006 ve 2007 için bu oranın biraz düşürülmesine çalışılacak ama şimdiden bu belli değil’ diyorlar. Kısacası; AB hedefinin suya düşmesi, bir anlamda ‘AB çıpasının kalkması’, bundan sonraki ekonomik politikaları da değiştirebilecek. Ekonomiye ‘Sadece IMF çıpasının yetip yetmeyeceği’ sorusunun yanıtına ise çok fazla olumlu yanıt vermek mümkün gözükmüyor. Çünkü AB çıpası olmaması halinde meydana gelebilecek siyasi gelişmeler, IMF çıpası olsa bile ekonomik gidişatı daha hassas hale getirecek.

Piyasalar zinanın ciddiyetini henüz kavramadı

‘PAZARTESİ günü piyasalar nasıl açılacak?
’ Herkesin yanıtını merak ettiği soru bu... Başbakan Tayyip Erdoğan’dan ekonomiyle ilgili olsun olmasın tüm bakanlar, bürokratlar ve tabi ki piyasa oyuncuları, bugün piyasaların nasıl açılacağını merakla bekliyor. Dün bu soruyu yönelttiğimiz bir banka genel müdürü ‘Bizim dealarlar dahil, piyasadaki oyuncular henüz işin vahametini kavramadı’ diyerek, konuyu özetledi. Bu bankacının verdiği bilgiye göre herkes, ‘Nasıl olur da böylesine üfürük bir şeyden AB ile kriz çıkarılır?’ diye sorduğunu ve sonunda ‘Olmaz canım, nasıl olsa işleri düzeltirler’ yanıtını vererek, herkesin kendini rahatlattığını söyledi. Dolayısıyla piyasaların büyük bir panik ile haftaya başlaması beklenmiyor. Ancak aynı bankacı, ‘Herhalde 6 Ekim’de çıkacak raporun kötü olmasının AB ile ilişkileri bozacağını anlamaya başladıklarında piyasalar asıl harekete başlayacak’ dedi.

Piyasaların Çarşamba günü Erdoğan’ın Brüksel ziyaretini satın almaya çalışacağı, bu nedenle fazla kıpırdamayacağı tahmin edilirken, gün içerisinde gelecek haberlerin hareket yaratabileceği ama bu hareketin fazla olmayacağı tahmin ediliyor.

Zina’dan vazgeçmemesi halinde Hükümetin gerçekten AB’den müzakere süreci alınmasını engelleyeceğinin iyice anlaşılması halinde ise piyasalarda asıl hareketin başlaması bekleniyor. Daha doğrusu, bu hareketin başlamasından korkuluyor.
Yazarın Tüm Yazıları