Hükümet iş álemi örgütlerine açıkça el attı

ANAYASA Mahkemesi’nin kararından sonra siyasi konularda AKP Hükümetinin özenli ve hassas davranmaya çalıştığı gözleniyor.

Bu hassasiyetin ilk örneği olarak da Genel Başkan Yardımcısının okullara ibadethane öneren yasa önerisi sert bir dille geri çevrildi ve özellikle kamuoyuna partinin görüşü olmadığı, tasvip edilmediği açıklaması yapıldı.

Özenli davranmanın nedeni açık; Anayasa Mahkemesi kapatma kararı vermese de, unutmayalım ki; AKP’yi odak olarak kabul etti ve bundan sonrasındaki odak olmayı tasdik edecek kararlar, partinin kapatılmasına bile neden olabilir.

Şahsen AKP’nin bu tür durumlarda hassas davranmaya bir süre daha devam edeceğini düşünüyorum. AKP’nin stratejisi büyük bir ihtimalle; yerel seçimlere kadar, yani 2009 Mart ayı sonuna kadar böyle davranmaya devam edip, seçimlerden yüksek oy aldıktan sonra, ürkek davrandığı, ara verdiği siyasi konuları yeniden kamuoyunun önüne çıkarmak olacaktır.

Yani seçimleri yeniden güven tazeleme olarak lanse edip, "Halkımız bunu istiyor" diyerek, tüm tartışmalı hatta partiyi "odak" konumuna getiren konuları bile gündeme sokabilir.

Peki, tartışmalı siyasi konuları şimdilik sümen altı ederken, AKP Hükümeti tüm hedeflerinden örneğin tüm kurumların etki altına alınma planından vazgeçecek mi?

AKP Hükümeti çok göz önünde olan konularda geri adım atarken, projektörlerin çevrili olmadığı diğer alanlarda ise hakimiyetini pekiştirmeye ve hemen her kesimi inisiyatif altına alma hedefini uygulamaya devam ediyor.

Şimdiki hedeflerden biri sivil toplum kuruluşlarının inisiyatif altına alınması gibi gözüküyor. Daha önce işçi sendikaları üzerinde yoğunlaştırılan çabalarda epeyce sonuç alındığını biliyoruz. Memur sendikalarında o kadar başarılı olamasalar da işçi sendikaları konusunda epeyce yol alındı.

Şimdi ise sıra işalemi örgütlerine gelmiş gibi gözüküyor.

Zaten kendi inisiyatiflerinde işalemi örgütleri kurup belirli bir parçalanma sağlamışlardı. Şimdi çok daha etkin, geniş tabanlı işalemi örgütleri üzerinde çabalarını yoğunlaştırıyorlar.

İhracatçılar biat edecek mi?

ŞİMDİ sıra ihracatçıların örgütü TİM’e gelmiş gözüküyor. İstanbul’da konuyla ilgili herkes Başbakan’ın, arasının iyi olduğu mevcut Başkana haber gönderdiğini, Başkanlık görevini mevcut yönetimde bulunan bir kişiye devretmesini istediğini konuşuyor.

Bunun üzerine zaten mevcut başkan da bir daha aday olmayacağını resmen açıkladı.

Başbakan’a yakınlığı ile bilinen AKP Hükümetiyle birlikte birçok yerde görev almış, mevcut TİM yönetimindeki bir işadamı, aday olduğunu açıkladı. Ardından da sorular üzerine "Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kendisini istediği laflarının doğru olmadığını" açıklama gereği duydu. Bu ismin Bakana rağmen başkanlığa aday aday olduğu bile söyleniyor.

Açıklamalar bir yana, maydene gelen gelişmeleri çok açık bir operasyon olduğunu gösteriyor.

Şimdi söz sırası ihracatçılarda. Hükümetin isteği üzerine, "Biat etme" yolunu mu seçecekler yoksa özgür iradeleriyle istedikleri kişileri mi temsilcileri olarak atayacaklar, göreceğiz.

Ancak bu operasyonun ortaya çıkardığı bir başka gerçek daha var ki; AKP iktidarı, isteği doğrultusunda çalışan, kendi dediklerini yapan, yani biat edenleri bile tam olarak özümseyemiyor. Sırası geldiğinde, kendilerine biat etmiş olsalar dahi, kendilerinden görmedikleri kişileri tasfiye edip, "kendilerinden olan" kişileri göreve getiriyorlar.

Kendilerinden olmanın herhalde bir sürü kıstası var ama en görünen kıstasların "yaşam tarzlarının kendileri gibi olması", "koşulsuz biat etme" olduğu görülüyor.

İhracatçılardan sonra sıra İstanbul Sanayi Odası başta olmak, üzere büyük odalara geliyor.
Yazarın Tüm Yazıları