Hükümet ekonomik gerçekleri kabul etmek zorunda

PİYASALAR bugün açık olacak ama fazla bir hareket olması beklenmiyor. Belki bazı dealarlar bilgisayarlarının başında olacak ama asıl karar alıcıların hemen hepsi tatile çıktı.

Bayram tatili bence tam zamanında yetişti. Özellikle ABD’deki gelişmelerin yoğun olacağı bir hafta yaşanacak ama bizde haftanın büyük bölümünde piyasalar kapalı olacak.

Yani ABD’deki 700 milyar dolarlık kurtarma paketi Kongre’den geçecek mi, bu yeterli olacak mı, diğer banka batışlarına piyasalar ne tepki verecek, bütün bu gelişmeler önümüzdeki hafta boyunca biraz netleşmiş olacak.

Bu haftanın ardından, bayram sonrasında dışarıdaki tüm bu gelişmeler iç piyasalara yansıyacak. Yani piyasa oyuncularının bu hafta iyi dinlenmeleri gerek, önümüzdeki hafta işleri çok zor...

Geçen hafta yine kabus gibi bir haftaydı. ABD’deki kurtarma paketinin Kongredeki tartışmaları, ABD’nin en büyük bankasının fona alınması, ABD’de piyasa ekonomisi kalıp kalmadığı, ABD’ye ve dünyaya ağır gelen tartışmalardı...

Geçen hafta gözlerin üzerinde olduğu finans gelişmelerinin yanı sıra, özellikle Avrupa’dan gelen veriler durgunluğun da hızla yayılmaya başladığını gösterdi.

Bence işin yönü belli olmaya başladı... ABD ve Avrupa’da hem enflasyonun yüksek olduğu hem de büyüme oranlarının çok düştüğü hatta gerilediği bir dönem yaşayacağız. Bu dönem de öyle kısa sürecek bir dönem gibi gözükmüyor.

Bu gelişmelerin bize de aynen yansıması kaçınılmaz. Zaten Ağustos ayı dış ticaret verileri, Avrupa’ya ihracatımızdaki duraklamanın artık iyice belirginleşmeye başladığını gösterdi. Önümüzdeki aylar bu eğilimin iyice güçleneceği hemen hemen kesin gibi...

Türkiye Avrupa dışındaki diğer ülkelere ihracatı artırıyor gibi gözüküyor ama bu artış üretim düzeyinin korunmasında ne kadar rol oynar ki... Örneğin Avrupa’ya sattığınız otomobilleri olmadı Afrika’ya satalım diyebilir misiniz?

Onun için ihracatçı kuruluşlarının temsilcileri ve bakanlar, "Avrupa’ya ihracatımız son yıllar azaldı o nedenle Avrupa’daki durgunluktan etkilenmeyiz" dediklerinde biraz komik oluyorlar.

Düşük büyümeyi içimize sindirmeliyiz

TÜRKİYE’nin küresel ekonomiden etkilenmeye başladığını artık görüyoruz. Önümüzdeki dönem bunu iyice hissedeceğimiz için aklı başında özel sektör kuruluşları şimdiden planlarını revize etmeye başladılar. Özellikle 2009 yılı için yapılacak planların da, revize edilecek bu yılki planlar üzerine kurulacağı,ı yani katmerli bir beklenti düşüşü kaçınılmaz. .

Hükümetin ise "Biz Avrupa’daki durgunluktan o kadar etkilenmeyiz" örneğinde olduğu gibi, piyasalara "kuru kuruya umut vermek"ten başka bir şey yapmadığını görüyoruz.

Önümüzdeki günlerde bizi bekleyen çok önemli bir Hükümet tercihi bulunuyor.

Hükümet ihracat nedeniyle meydana gelecek üretim düşüşünü sineye çekip kabul edecek ve ona göre mi önlem alacak, yoksa "ihracattaki gerilemeyi iç taleple karşılama" yolunu mu seçecek? Hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

Açıkcası Maliye Bakanlığı’nın hazırladığı vergi paketi, gelir projeksiyonlarını henüz bilmemekle beraber, bana biraz popülist bir düzenleme gibi geliyor.

Kısacası AKP Hükümeti 2009 yerel seçimlerinin de etkisiyle, içtalebi artırmak, bu yolla büyümedeki yaşanacak düşüşün bir kısmını absorbe etmek yolunu seçebilir.

Olur mu demeyin, "Yüksek faiz enflasyonun artmasına neden oluyor" diyen bir mantık, çok rahatlıkla böyle bir tercihte bulunabilir.

Bu tercih mali disiplinin kaybolması, enflasyonun iyice azması, güvensizliğin büyümesi, bu nedenle de büyümede beklenen canlanmanın gerçekleşmemesi anlamına gelir..

Buna rağmen böyle bir yol tercih edilir mi derseniz, burası Türkiye belli mi olur.Yıllarca imkanlarının ötesinde büyüyen Türkiye şimdi de düşük büyümeyi içine sindirmek zorunda.
Yazarın Tüm Yazıları