Enerji yasa değişikliği AB kaygısıyla donduruldu

YAKLAŞIK 10 gündür doğalgaz ve elektrikte, piyasaya aykırı yasal düzenlemeler getirilmek istendiğini, bunun AB açısından sorun olacağını yazıyoruz. Dünkü Referans Gazetesi’nde Begüm Gürsoy, ‘bu düzenlemelerin AB korkusu nedeniyle dondurulduğunu’ yazdı.

Bu düzenlemelerin AB müktesabatına aykırı olduğunu, verilen sözlerden geri adım niteliği taşıdığını bile bile bunu çıkarmak istiyorlardı, ama olmadı.

Şimdi bu yasal değişiklikler TBMM’nin yeni yasama dönemine, yani ekim ayına bırakıldı. Biz bu süre içerisinde AB ve Dünya Bankası ile yeniden müzakereler yapılıp, çıkarılacak yasanın bambaşka bir hal almasını ve piyasaya aykırı maddelerin ayıklanmasını bekliyoruz.

Haberden öğrendiğimize göre; doğalgaz ve elektrikte piyasaya aykırı bu düzenlemeler hakkındaki tepkiler, işalemi tarafından Devlet Bakanı Ali Babacan’a, AB kanalıyla da Dışişleri Bakanlığı’na gelmiş. İki bakan devreye girmiş ve yapılan düzenlemelerin AB’ye verilen sözlere aykırı olduğunu, AB ile müzakerelere zarar vereceğini Başbakan Tayyip Erdoğan’a iletmişler. Bunun üzerine bu yasal değişikliğin dondurulması ve yeni yasama dönemine bırakılması kararlaştırılmış. Şimdi bunlar yeniden masaya yatırılacak.

Bu yasa değişiklikleri AB Komisyonu Enerjiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Loyola de Palacio’nun Ankara temaslarıyla aynı günlere denk geldi. Palacio, bu değişiklikler ile ilgili bir şey söylemek istemedi ama AB Türkiye temsilciliğinin bu işin üzerinde olduğu da biliniyor.

DEVLETÇİ ANLAYIŞ

Peki, bu değişiklikler daha önce AB’ye verilen sözlere aykırılık taşıdığı halde neden getirildi? Bunun yanıtı ‘devletçi’ anlayışta...

Daha önce Botaş’ın doğalgazdaki payının yüzde 20’ye indirileceği sözü verilmişken, yüzde 75’lik payla tekel konumunu sürdürmesini öngören yeni yasal düzenlemelere gidiliyor. Elektrik piyasasında hem üreticiye ihracat izni veriliyor, hem de özel sektöre geçeceği sözü verilen elektrik satışında geri adım atılıp, kamu şirketine nihai tüketiciye satış izni veriliyor.

Bütün bunlar hem Dünya Bankası’na verilen sözlere, hem de AB’ye verilen sözlere aykırı ama Enerji Bakanlığı inatla bu değişiklikleri savundu. Bakan ve bürokratları, regülasyon ile görevli Üst Kurul'un uyarılarına, hatta AKP’li milletvekillerinin itirazlarına rağmen ‘Başbakan böyle istiyor’ diyerek, TBMM komisyonlarında, bu değişikliklerin yapılmasını kabul ettirdi.

Bu sadece enerji ile sınırlı bir durum da değil. AB uyumu nedeniyle getirilen yeni ihale sistemi Bayındırlık Bakanlığı tarafından geri alınıp, eski sisteme dönülmek isteniyor. Bunun için komisyonlar kurulup, çalışmalar yapılıyor.

AKP’li bazı bakanlar ellerindeki yetkiyi bırakmamak için, getirdikleri bürokratların dediklerine uyup, piyasa ekonomisinden uzaklaşmayı öngören, geri adımlar atmaya devam ediyor.

Bu anlayış AB sürecinde Türkiye’nin başına büyük bela açacak. Takvim alınınca müzakerelerin yüzde 70-80’lik kısmının ekonomik konular olacağı, tek tek sektörlere girilip uyum sürecinin en detayına kadar yapılacağını biliyoruz.

Demek ki müzakere takvimi almakla iş bitmiyor, asıl iş ondan sonra başlıyor.

Kısacası; piyasa ekonomisi derken, AB ile bütünleşeceğiz derken, küreselleşmenin sonucu regülasyon ekonomisi derken, tam tersi işler yapılıyor. Burada da kalacak gibi gözükmüyor.

Yani devletci zihniyete sahip bakan ve bürokratlarla bu işin kotarılması, AB sürecine uyum sağlanılması pek mümkün değil.

AKP’nin, Başbakanın önümüzdeki günlerde oturup karar vermesi gerekiyor: Ya gerçekten AB’ye uyum için piyasa ekonomisini içine sindiren, samimi adımlar atılacak, ya da kapalı bir ekonomiye dönülecek...
Yazarın Tüm Yazıları