SON günlerde ekonomide tartışılan konulara baktığınızda, hepsinin gelip "mali disiplin"de düğümlendiğini, herhalde görüyorsunuz.
IMF’le ilgili açıklamalar, hala mali disiplinle ilgili gerekli tedbirlerin alınamadığını, bu nedenle bir türlü gözden geçirme çalışmalarının tamamlanamadığını gösteriyor. IMF de artık 2007 yılında umudunu kesti, 2008 yılını kurtarmaya çalışıyor. Yani Hükümetin 1 puan indirip yüzde 5.5 olarak belirlediği faiz dışı fazla (FDF) hedefine ulaşmak için bile, çok önemli tasarruflara ve yeni gelirlere ihtiyaç var. IMF yaptığı açıklamada, kerhen de olsa, 5.5’u kabul ettiğini belirterek, faiz dışı harcamalarda öngörülen milli gelire oranla 0.75 puanlık düşüşü olumlu karşıladı. Ancak 2008 yılı FDF hedefine ulaşılmasını garanti edecek yeni tedbirlerin geliştirilmesi gereğine de dikkat çekti. Bu kapsamda 7. gözden geçirmenin tamamlanması için başta elektrik zammı ve ÖTV artışları olmak üzere, yeni alınacak tedbirler konusunda mutabakata varılması şart koşuldu.
Gariptir, 3 yıldır konuşulan ama yapılamayan elektrik zammına hala karar verilemediği, yeni vergi artışları belirlenemediği için IMF’le gözden geçirme çalışmaları da bitmedi. Bizce, niyet mektubu için, 2008 yılı bütçe yasa tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülürken, bu mali disiplini sağlayacak maddelerin yasaya eklenmesi beklenecek.
Yanı sıra, kurallı maliye politikası veya başlangıcı olmak üzere IMF’le orta vadeye dönük, Türkiye’nin kendi mali disiplinini sağlamasını beraberinde getirecek önlemlerin tartışıldığını da biliyoruz. Bu kez IMF’e ihtiyaç olmadan Türkiye kendi mali disiplinini koruyacak yasal düzenlemelerle umarız kurumsal bir yapı geliştirebilir.
Özetle IMF’le gündemimizin ana noktası mali disiplin.
Son günlerde bir de istihdam üzerindeki yüklerin azaltılması tartışması çıktı. Başbakan Tayyip Erdoğan yılbaşında SSK primlerinin 5 puan aşağı çekileceğini söyledi ama şimdi bu iş zora girdi. Çünkü IMF’le üzerinde tartışılan mali disiplin tedbirlerinin, eğer SSK primleri inip bu kaynak başka yerden bulunacaksa, sıkılaştırılması gerekecek. İşte Bakan Mehmet Şimşek ve ekonomiyle ilgili diğer bakanların tartışması 5 puanlık indirimin maliyeti ve genel olarak mali disipline ne kadar zarar vereceği noktasında kilitleniyor.
ENFLASYON VE MALİ DİSİPLİN
Mali disiplinle ilgili olarak konuşulanlar, doğal olarak gelip enflasyon ve faiz indirimi tartışmalarında da kendini buluyor.
Her şeyden önce şunu söylemek gerekir ki; IMF’in Merkez Bankası’nın faiz indirimleri konusunda temkinli tutumunu desteklediğine memnuniyetle şahit olduk. Bizce IMF’den önce bu ülkede çağdaş ekonomi oluşmasını isteyen herkesin, her kurumun bu tartışmalarda Merkez bankası’na haksız olarak yüklenildiğine görüp, çok önceden tepki vermesi gerekirdi.
Bizce bu konuda hala da geç kalınmış sayılmaz; Merkez’e mutlaka sahip çıkılmalı.
Son enflasyon raporunda da ortaya çıktı ki; faiz indirimi konusunda hala temkinli olma ihtiyacı yüksek. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın dediği gibi; Türkiye’de enflasyonla mücadelede epey yol alındı ama fiyat istikrarı henüz sağlanabilmiş değil.
Kimse unutmamalı ki; eğer Merkez Bankası hala temkinli olma ihtiyacı duyuyorsa, hala risk primi nedeniyle faizler yüksekse, bunun nedeni ekonomiye olan, geleceğine ilişkin belirsizlik ve güvensizliğin hala var olmasıdır.
Yani mali disiplin yeterince sağlanamadığı için Türkiye’de faizler hala yüksek.
Bunun nedeni, ekonomide yaptığı olumlu şeylere karşın, AKP Hükümetinin hala kalıcı istikrar için gerekenlerin hepsini yapmamış olmasıdır.
Bunları yapmak için geçen 4-5 yıl, dünya konjonktürü nedeniyle çok uygun yıllardı ancak iki yıl hızlı çalışıldı daha sonra duruldu. Şimdi ise uluslar arası ekonominin seyri değişti ve artık büyümek çok daha zor. Mali disiplini bozarsak büyümeyi de sağlayamayacağımıza göre "mali disiplini bozmadan büyümeyi sağlayıp sağlayamayacağımız" hayati öneme sahip.