Ekonomi Bakanı piyasaya güven veremiyor

DEVLET Bakanı Mehmet Şimşek’in bir iktisatçı gibi değil, daha çok klasik bir politikacı gibi davrandığını, bu köşede, çeşitli demeçlerini örnek vererek yazmıştık.

Şimşek’in son açıklamasıyla, bu yargımız tam anlamıyla ispatlanmış oldu. Şimşek’in toplantılardaki tavırlarını gören işadamları, "Hükümet kurulurken bakan olmasını bu kadar istedikleri" için pişman olduklarını söylemişlerdi. İşadamlarıyla konuştuğumuzda, hemen hemen hepsinin, "Bakan Şimşek’in ekonomiden sorumlu bakanlığı layıkıyla yerine getireceği konusunda ciddi endişeler taşıdıklarına" şahit olmuştuk. İşadamlarının bu görüşleri, Şimşek’in yaptığı açıklamalarla, zaman içinde aşama aşama teyit edildi.

Son olarak Şimşek, ekonominin aslında iyi gittiğini, gelinen noktada siyasi belirsizliğin her işi bozan unsur olduğunu ve siyasi belirsizliğin faturasının 20 milyar doları bulduğunu söyledi.

Her şeyden önce şunu söyleyelim ki; piyasadaki oyuncuların hiçbiri, dealing room’larda yeni çalışmaya başlamış genç dealarlar bile, Şimşek’in sözlerini ciddiye alma gereği duymadılar.

Bir bakan için, hele hele Hazine’den sorumlu bir bakan için, bence bu durum ibret alınacak bir aşamaya gelmiş demektir. Çünkü bu durum sadece bakana güvensizlik değil, hükümetin ekonomi politikalarına duyulan güvensizliği de göstermektedir.

Ki; piyasadaki oyuncular, kapalı kapılar ardında yapılan ekonomi toplantılarında, Bakan Şimşek’in Başbakan’dan gelen harcama artırıcı kararlara ne kadar büyük bir iştahla katıldığını bilseler, herhalde hayal kırıklıkları çok daha büyük olurdu. Ekonomi bürokratları Bakan Şimşek’in bu hareketlerine yakından şahit oldukları için, bir süredir, "Şimdiye kadar Başbakan’ın her istediğini yapmaya çalışan böyle bir Hazine Bakanı görmediklerini" söylüyorlardı. Çünkü Hazine, ekonominin bir anlamda freni demektir, yatırımcı bakanlar ve başbakanlar her zaman harcamayı artırmak ister, Hazine’den sorumlu bakanlar ve maliye bakanları da bu harcama artırıcı kararları engellemeye çalışırlar. Bu kez tam tersi oluyor ve Hazine Hakanı harcama artırıcı bir tavır alıyor. Öyle olunca da artan harcamaların, yani bozulan ekonomik dengelerin bir sorumlusunun olması gerekiyor.

Moody’s’in açıklaması

MEHMET Şimşek, belki de kendi sorumluluğunu yerine getiremediği için, kendisine "siyasi kargaşa"yı günah keçisi olarak seçmiş durumda. Siyasi kargaşa henüz çıkmadan, küresel kriz başladıktan sonra tüm uyarılara rağmen önlem alınmamasını neye bağlıyor, o belli değil. Sanki Bakan Şimşek gerekli tüm tedbirleri hükümetten istedi, bu arada istikrarı bozmamak için harcamaları artırıcı popülist kararlara yeterince karşı çıktı, küresel krize karşı önlem önerdi de, bunlara rağmen siyasi gerginlik ekonomik dengeleri bozdu. Siz bu kadar borçlanır, üstüne üstlük iki-üç aya, yüklü borç geri ödemelerini yığar, üzerine harcamaları arttırır ve ardından böyle demeçler verirseniz güven sağlayamazsınız. Güven veremezseniz enflasyon da azar, "risk primi" dediğimiz üzerine verilen reel faiz de artar....

20 milyar dolarlık faturanın bu çerçevede nereden kaynaklanmış olabileceğini bir kez daha düşünmekte yarar var herhalde... Dün Moody’s’den gelen açıklama da, bir anlamda Bakan Şimşek’i yalanlıyordu. Moody’s, AKP kapatılsa da kapatılmasa da Türkiye’nin kredi notunu aşağı yönlü değiştirecek bir bozulma beklemediklerini açıkladı. Moody’s yayınladığı raporda, kredi notunun hükümetin gelir yaratma kapasitesini artırması ve yapısal reformları uygulaması sonucunda yükseltilebileceğini, ekonomik ve politik karışıklığın borç rasyolarını bozmasının kredi notu üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturabileceğini kaydetti. Böylesine kritik bir dönemde keşke piyasaların sözüne güveneceği bir bakan görevde olsaydı.
Yazarın Tüm Yazıları